Kredi piyasasında limitlere dayandık

KONUK YAZAR
KONUK YAZAR

Ferda BESLİ - Besfin CEO'su

Son dönemlerde Dünya’nın lokomotif ülkelerindeki düşen büyüme hızları, gelişmiş ekonomilerdeki durgunluk ve genel olarak emtia fiyatlarındaki ciddi düşüşler dünya ekonomisindeki dengeleri etkilemiş ve değiştirmiştir. 

Bu değişimin etkileri devam ederken Türkiye kredi piyasalarının 2016 görünümünü değerlendirmek istedik. Reel sektör ve bankaların son yıllardaki finansal rasyolarını, büyümelerini ve gelişimlerini inceleyerek reel sektörün borç ödeme kapasitesini, bankaların da kredi verme iştahlarını ölçmeye çalıştık. 

Bankalara bakış 

2008 krizi sonrasında Türk bankalarının sermaye yeterlilik rasyoları %21’ler seviyesindeydi. Bankalarımız güçlü sermaye yapıları ile gelişmiş ülke bankalarından pozitif ayrışmış ve bankacılık krizinden etkilenmemiştik. 

Türkiye ekonomisinde güçlü süren büyüme trendi ile toplam kredi portföyünde önemli hacim artışları görüldü. 2009 yılında 400 milyar TL kredi kullandıran bankalar, 2015 yılı Aralık ayına gelindiğinde kredilerini 1.5 trilyon TL’ye yükseltmişlerdir. 

Aynı zamanda bankaların en önemli kredi kaynağı olan mevduatların kredileri karşılama oranı 2013 yılında eksiye dönmüş ilk kez bankaların verdiği krediler topladıkları mevduatları geçmiştir. Amerika ve Avrupa krizin de etkisi ile kredilerde daralma yaşayarak kredi mevduat oranlarını iyileştirirken, bizde tam tersi bir süreç yaşanmıştır. Ülkemizin büyüme hızının yavaşlaması, döviz kredilerinin TL karşılığının artması ile birlikte de kredilerin GSMH içindeki payı 2009 yılında %42’den, 2015 itibarı ile %77’ye yükselmiştir. Bu gelişmeler sonucunda bankaların sermaye yeterlilik rasyoları %16 seviyesine gerilemiştir. 

Ayrıca yüksek büyüme dönemlerinin sona ermesi ile birlikte daralan piyasa koşulları kredi geri dönüşlerini daha fazla olumsuz etkilemeye başlamış ve NPL (sorunlu krediler) oranlarını giderek artarken 2009 yılında %18 olan özkaynak karlılığı 2015 yılında %11’e düşmüştür. 

catskonuk.jpg

Yukarıdaki birinci tabloda görülmektedir ki 2016 ve daha sonraki yıllar bankalar için farklı bir dönem olacaktır. Sınırlı oranda ekonomik büyüme, kısıtlı mevduat, artan maliyetler, potansiyel yüksek kur riski, düşen karlılık, azalan sermaye yeterlilik rasyosu ve NPL (sorunlu krediler) baskısı bankaların kredi verme motivasyonunun azalmasına yol açan faktörler olacak ve kredi süreçleri sıkılaştırılacaktır. 
Bankalar kredilendirmede mali yapısı güçlü, yan işi ve çapraz satış potansiyeli yüksek olan firmaları ve daha az sermaye tahsisi gereken düşük riskli kredileri tercih edecekler ve krediye erişim şirketler açısından zorlaşacaktır. 

Şirketlere bakış 

Şirketler faaliyetlerini sürdürdükleri varlıklarını (aktifl er) özkaynakları ile ya da dış kaynaklar ile finanse etmektedirler. Varlıkların büyümesi (Türk şirketleri için alacaklar ve stoklardan oluşan İşletme Sermayesi artışı en büyük sebeplerden birisidir) daha fazla kaynak ihtiyacına sebep olmaktadır. Şirketlerin özkaynaklarını incelediğimizde aktifler içerisindeki payının 2008 krizinden bu yana önemli ölçüde gerilediğini görmekteyiz. 6 yılda yaklaşık 10 puan gerileyen özkaynaklar, şirketlerin borçlanmasını artırmaktadır. Buna bağlı olarak banka kredileri 2009 yılında öz kaynakların yarısı iken şimdi %100’e yaklaşmıştır. Düşen karlılıkların da etkisi ile yükselen finansal borçlar tüm borçlanma rasyolarını negatif yönde etkilemiştir. Artık firmalar varlıklarını finanse etmek için daha çok kredi kullanmak durumundalar, bunun sonucu olarak da daha fazla kredi faizi ödemekte olup Operasyonel karlarının (FVÖK) yaklaşık %50’sini faiz olarak ödemektedirler. 

Şirketler her yıl büyümenin finansmanı için daha fazla yabancı kaynak ve banka kredileri kullanmak zorunda olduklarından borçlanma rasyoları kötüleşirken borç ödeme kapasiteleri zayıflamakta, düşen karlılıklar, yüksek kambiyo zararları ve artan finansman giderleri nedeniyle firmaların kredi ratinglerindeki bozulma devam etmektedir. Bankaların kredilendirmede uyguladıkları prosedür ve standartların sıkılaştırıldığı ve fon kaynakları, öz sermaye karlılığı ve Sermaye Yeterlilik Rasyosu nedeniyle risk iştahının azaldığı bu dönemde kredi almak zorlaşacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar