Krizleri israf etmemeliyiz…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, dün, “Fırsatları kaçırma fırsatını kaçırmayan bir milletiz.” hipotezimize, yeni bir hipotez ekledi… Krizleri israf eden bir millet olduğumuzu ima eden bir şey söyledi… 
Daha doğrusu, “Krizleri israf etmemeliyiz.” dedi. 
“Zorlukları, önemli reformları yapmak için birer fırsat olarak görmeliyiz.” şeklindeki tespiti de her zamanki ‘yerinde’ ve ‘doğru’ tespitlerinden biri.

***

Aslında, sanayici ve ihracatçılarımızın 10 yıl önce Irak’ta yapmaya başladıkları şey ve gelinen nokta Babacan’ın haklılığını ortaya koyuyor.

***

Şöyle ki: 
Yıl 2003… 
O dönem gazeteniz DÜNYA’yı, Gaziantep’te temsil ediyordum. 
Irak’a yaptığımız ihracat tutarı 800 milyon dolara ulaşmıştı. 
Büyük çoğunluk bu rakamı rekor olarak niteleyip seviniyordu. 

Biz ise, bine yakın ihracatçımızın Irak’ın o zor döneminde her türlü sıkıntıya katlandıklarını, bu özveri sayesinde Irak halkının sempatisini kazandıklarını, Türk ürünlerine olan ilginin/ sevginin / bağımlılığın arttığını görüyorduk. 

Ve sık sık iki ülke ticaret hacminde 10, 20 milyar dolarların konuşulması gerekliliğini tekrarlıyor, daha fazla üreticimizin Irak’ın o zor dönemlerinde Irak’ta boy göstermesi gerekliliğini ve yaptığımız analizleri gazetemiz aracılığı ile okurlarımızla paylaşıyorduk. 

***

Nihayet 2013 yılında, Irak’a olan ihracatımız, bizim 10 yıl önce telaff uz ettiğimiz minimum rakamı yani 12 milyar doları aştı. 
Bu 10 yılda 13 kat artış anlamına geliyordu. 
Büyük çoğunluk bu rakamı da şaşkınlıkla karşıladı.

***

Irak’ın Türk sanayici ve ihracatçısının en önemli pazarlarından biri haline gelmesinin sırrı neydi? 

Sanayisi gelişmiş ülkeler Mısır, İran, Lübnan, Ürdün, Suriye, Arabistan, Kuveyt üzerinden bu pazara girip mal satmaya çalışırken; Türk üreticilere her türlü zorluk (siyasi, ekonomik…) çıkartılırken; nasıl oldu da bu görkemli pazarı Türkler ele geçirdi? 

Bu sonuç Bakan Babacan gibi “Krizleri israf etmemeliyiz” şeklinde düşünen sanayici ve ihracatçılarımız sayesinde gerçekleşti. 
Bu sırrın aktörleri: 
Yıllardır devam eden kargaşa döneminde, elinde çantasıyla kent kent gezip pazarlama yapan;
Halkın sıkıntısına ortak olan; 
Üretimini devam ettirmek, işçisine maaşını gününde ödemek adına riskler alan; 
Gönderdiği ürünlerin ödemesinde yaşanan gecikmelere rağmen pazarı kaybetmemek adına bölgenin taleplerini karşılamaya devam eden üreticilerimiz. 

Bazen “Barzani’nin ortağı”, bazen “Talabani’nin ortağı”, bazen "PKK’ya para aktaran şirket” yaftalarıyla işinden soğutulmaya çalışılan, ‘bizim’ üreticilerimiz.

***

Benzer bir dönemden geçiyoruz… 
Şanslıyız, çünkü tecrübeliyiz… 
Ticaret yapanımızın, ihracatı artırmak için ter dökenimizin, ülkeler arasındaki ilişkileri geliştirmek isteyenimizin, “Bu şunun adamı”, “Şu bunun adamı” gibi yaftalarla soğutulmaya çalışılacağını; 
İran’da da yapılan gibi “Bölge çok karışık”, “Bölgede gelecek yok” gibi yatırım önleyici spekülatif cümlelerin sıkça kurulacağını biliyoruz… 

***

Girişimcilerimizi Irak pazarından soğutan / soğutacak spekülatif açıklamalar arasında, sağduyulu açıklama Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Konukoğlu’ndan geldi: 
“Irak ve Suriye’ye olan ihracatımız tüm bu sıkıntılara rağmen artıyor. 
Çalışan makineyi durdurmamak, paniğe kapılmamak gerekiyor.” 

***

Kötü günde yanında olan unutulmuyor… 
12 milyar dolarlık ihracat, Irak’ın kötü günlerinde yanında olduğumuzu gösteriyor… 

En küçük pazarların dahi çok kıymetli olduğu günümüzde, Irak pazarını kaybetmemek için, çok dikkatli ve özverili hareket etmemiz / politika uygulamamız gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar