Kuramsız, çerçevesiz, modelsiz dünyada işyeri yönetmek?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

 

Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, "Gün geçtikçe dengesini yiterin dünya düzeninden" söz ediyor. Ünlü yönetim bilimcisi Gary Hamel, "Dünya her geçen gün biraz daha türbülanslı bir hale geliyor; ancak şirketler kendilerini aynı hızda sağlamlaştıramıyor" diye uyarıyor. Sabiti olmayan, kuramsız, modelsiz, çatısız ve çerçevesiz düşünme ve karar verme ortamı hakim. Belirsizlikleri aşarak "üstlenebilir risk alanı" haline getirme giderek daha farklı yetenekler gerektiriyor.    

Sözü dolandırmadan söylemek gerekiyor: Gelecek on yılda, bizim Cumhuriyet'in yüzüncü yılına ulaştığımız günlerde, sektör yapılarını ve sınırlarını alt-üst eden gelişmeler yaşayacağız. Bu nedenle, hep birlikte "yapıların nasıl gelişeceğini, işlevlerin nasıl farklılaşacağını, rakipler arasındaki rekabetin" ne yönde ilerleyeceğini düşünmek ve bir fikre ulaşmak zorundayız. Yarınların bizim için yarattığı fırsat ve tehditleri algılamaya hazır olmalıyız. 

Ne dersiniz, gelecekle ilgili düşünmeye, fikirleri olgunlaştırmaya, projeleri tartışmaya hazır mıyız?

Hakimiyetçi rekabet giderek yaygınlaşacak ve yoğunlaşacak. Hakimiyetçi rekabetin temel yaklaşımı belli: "Rakibinin bütün hatlarına saldır; bütün potansiyellerini yok et; eğer yok edemiyorsan işbirliği yap!" İş yaşamının özünde hakimiyetçi rekabet anlayışının yerleştiğinin farkındaysak, kâr marjlarımızı daha düşecek, öncelikle bu nedenle, ardından da sabit maliyetlerimizi yaymak için ölçek büyütme zorunda kalacağız.

Bir kez daha "hakimiyetçi rekabet"

"Hakimiyetçi rekabet" küçük ve orta ölçek işyerlerinin de yadsınamaz gerçeği... Bu yadsınamaz gerçeğin zihinlerimizde ne karşılık bulduğu konusunda çok net bir düşünceye sahip olmalıyız.

Porter ve Heppelmann'ın analizleri, akıllı ve bağlantılı ürünlerin; çok yakın gelecekte aşağıdaki etkileri yaratacağını öngörüyor:
• Ürünlerde yeni farklılaşma ve katma değer sunma potansiyelleri her geçen gün yükselecek.
• Ürünler pazara, daha dar segmentlerde sunulacak ve önerilen ürünler ihtiyaca göre biçimlenecek.
• Kişisel isteklere göre ürün sunabilme olanakları alabildiğine genişleyecek.
• Değerli veri ve genişletilmiş hizmet sunma potansiyeli büyüyecek ve uygun fiyat    gerçekleşebilecek.
• Rekabetteki dönüşüm fiyattan uzaklaşacak, sabit ve değişken maliyet yapıları farklılaşacak.
• Yazılım geliştirmenin başlangıç maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle daha karmaşık ürün tasarımı, daha fazla "teknoloji yığını" kullanılabildiği için sabit maliyetler üzerine etki yapacak.
• Sabit maliyetteki yükselmelerin yarattığı fiyat baskısına karşı savunmasızlık nedeniyle, maliyeti yaymak için kitle üretimi ihtiyacı ve konsolidasyon eğilimi güç kazanacak.
• Geliştirilen yeni ürünlerdeki " işlev yarışı" nın, "gelişmiş ürün performansında ödün vermek"     gibi bir sonuç yaratabildiği; böylesi bir gelişmenin sektör karlılığını düşürdüğü gözlenecek.
• Akıllı ve bağlantılı ürünlerin,ürün yelpazesinde payları artıkça rekabetin daha da kızışacağına tanıklık edeceğiz.     

İş yeri yöneticileri, yukarıda özetle aktarılan rakipler arasındaki rekabet savaşının neresinde durduğunu bilmek zorunda. Çünkü faktör koşulları, talep koşulları, karşılıklı-bağımlılık ilişkileri ve rakipler arasındaki rekabet stratejileri artan hızla değişiyor.

Alışkanlığı kıranlar başarılı oluyor

İstanbul'da, Bursa'da, Adana'da, Denizli'de, Konya'da "alışkanlıktan analize geçme becerisini gösteren" işyeri yöneticileri duruma hakim olabiliyor; Bunu sahadaki gözlemlerimizle izliyoruz.

Özellikle yaşanan son krizden sonra öngörme ve önleme alma disiplinini harekete geçirenler "geliyorum" diye bağıran tehlikeyi görmüş, ülke sisteminin yarattığı potansiyeller ve kendi olanakları çerçevesinde gerekeni de yapmıştır. Gereği yapanlar kazançlı çıkmıştır. 

Uzakdoğu kültüründeki, "Düşmanını öğretmen yap!" özdeyişini harekete geçiren, krizlerin fırsat yanını kollayan işyeri yöneticilerimizi ilgiyle izliyoruz. Değişimi ve dönüşüm bizim ezberlerimizi ve alışkanlıklarımızı alt-üst ediyor. Değişme karşısında panik yaratmanın ve özgüvensizliğin en tehlikeli yol olduğunu unutmayalım. İnsan aklının çözümler üretmek için var olduğunu bilerek hareket edersek, çok tehlikeli bir tutum olan "kendi korkularımızdan korkmanın" önünü kesmiş oluruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar