Küresel ekonomide dans etmek

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Küresel ekonomide yer alıp, dans etmek kolay değil. Üstelik bu dans bizim yerel danslarımız gibi kısa süreli değil, uzun soluklu bir vals. Bir iki figür ile başlangıçta idare ediliyor, ancak dansın içine daldıkça figürler zorlaştığı gibi, karşınızda dans eden rakiplerde dişli hale geliyor, bu arada çürük rakipler danstan çekiliyor. Yükselen ekonomilerin küresel ekonomide oynadıkları rol de, dans kurgumuz gibi. Küresel ekonominin içinde yer almak isteyen ülkeler, bu işin başında yani regülasyon kısmında, önce dış ticaret, sonra finansal serbestleşmeye gittiler, bu arada özelleştirmeler ile sistemin başrol oyuncusu ülkelerin şirketlerini ülkelerine çekmeye çalıştılar/bir kısmı da bunu başardı. Ancak iş kurumsallaşmaya ve hukuki zemini oluşturmaya gelince birçoğu tekledi. 

Üstelik bu süreci yaşayan ülkelerde uygulanan sermaye birikimi modelinin bir sonucu olarak kollayıcı kapitalizm gelişti, oligarklar türedi. Elbette geniş kitlelerde unutulmadı, büyüyen ekonomiden küçük de olsa pay almaları sağlandı (basit bir dille örnek verelim, bu geniş kitlenin otomobil sahipliği arttı, cep telefonları oldu), onlarda sisteme iman ettiler, karşı bir tez sunana da eski kafalı, devletçi, (rahmetli Mîna Urgan’dan aldığım ödünç kavram ile) dinozor dendi. Bu ülkelerin bazıları kimi sektörlerde önemli ataklar yaptılar: Bankacılık, turizm, inşaat, (enerji kaynağı varsa, enerji) başı çeken sektörler oldu. 

Şimdi bu ülkelerin bazıları tekliyor. Kimler mi tekliyor? Sermaye birikimi için gerekli olan büyümeyi dış kaynaklarla, özellikle da yüksek faize dayalı kısa vadeli sermaye hareketleri ile finanse edenler (yabancıların carry trade, olarak tanımladığı, halk değişi ile taşıma su ile değirmen döndürenler) tekliyor. Küresel finans çevreleri bu durumda olup da riskleri ile öne çıkan ülkelerin sayısını, şimdilik sekiz olarak veriyorlar. Son iki ayda sekiz ülkenin ulusal paraları dolar karşısında hızlı değer kaybetti. Değer kaybı Rusya Rublesi’nde %11,1’e, Brezilya Reali’nde %9,3’e ve Türk Lirası’nda % 8,3’e ulaştı. Öte yandan sekiz ülkenin içinde Cari Açık/GSYH oranı en yüksek olan, %5,8 ile Türkiye, %5,4 ile Güney Afrika ve %3,6 ile Brezilya risk algısında da ilk sıraları kaptılar. 

Bu yazı yazıldığında henüz Fİtch’in Türkiye için yeni notu belli olmamıştı. Not ne olursa olsun, Türkiye kucağında adı döviz kuru riski olan bir ateş topu ile oturuyor. TCMB’yi faiz tartışmaları ile epeyce yıprattığımız için, Bankanın faiz oranları ile oynayarak kurlar üzerinde hakimiyet kurması eskisine göre daha zor. Özellikle enfl asyon oranının TCMB’nın kontrolü dışına çıkma noktasına gelmesi, bu riski daha da artırdı. 

Sonuçta enflasyon oranı yüksek ise, diğer fiyatlarda buna uyacak. Aksine bir çözüm için güçlü bir el (ekonomik ve sosyal yapı, hukuk sistemi) gerekir, bunlarda şu anda Türkiye’de yok. 

Tüm olumsuzluklara rağmen iyi bayramlar.

colak.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019