Küresel kapitalizm işsizliği önlemede başarısız

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Geçen yüzyıldan bu yana Büyük Depresyon dönemi de dahil olmak üzere işsizlik, hiç bir dönemde ne şimdiki kadar gündeme gelmiş, ne de üzerinde bu kadar yazılıp konuşulmuştu. Uluslararası birçok kuruluş yüksek işsizliğin yolaçtığı ekonomik ve sosyal problemlere sürekli dikkat çekiyor. 

Dünyada 200 milyon kişi işsiz. Üstelik, bu rakam gizli işsizleri ve mecburiyetten dolayı yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda olanları kapsamıyor. AB’de İspanya ve Yunanistan yüzde 25 oranında işsizlikle başı çeken iki ülke. Bu iki ülkede genç nüfus arasındaki işsizlik yüzde 50’lerde. Birliğin üçüncü büyük ekonomisi İtalya’da da gençler arasındaki işsizlik yüzde 40’ın üzerinde. Genç işsizliğini kronik, ekonomik ve sosyal sorun olarak niteleyen IMF Başkanı Lagarde, siyasileri gençlerin eğitimi dışında, çocuk sahibi annelerin çalışma hayatına dönebilmeleri konusunda politikalar geliştirmeleri için uyarıyor. Lagarde’a göre, dünyada çeşitli nedenlerden dolayı çalışamayan kadınların sayısı yaklaşık 865 milyon. Özellikle Türkiye gibi, demokrasisini geliştirme arzusunda olan ülkeler açısından bu çok önemli bir konu. Çünkü, kadınların çalışma hayatına aktif olarak katılımının engellendiği toplumlarda ne kadın-erkek eşitliğinden ne de demokrasiden söz etmek mümkün. 

Bizim bu konuda şimdiye kadar ki karnemiz maalesef zayıf. Çağdışı gelenekler ve törelerle çocuk yaşta evlendirilen, istemedikleri hayatı yaşamaya zorlanan genç kızlar, ülkemizin bir bölümünün hala Ortaçağ karanlığında olduğunun açık delili. 

★★★

İşsizlik konusunun önem kazanmasında, ülkeler arasında artan siyasi ve ekonomik ilişkilerin olduğu kadar, şirketlere yüklenen sosyal sorumluluğun da payı var. Şirketlerin başarılarını kârlılık ve pazar paylarındaki iyileşmenin ötesinde, insana ve topluma verdikleriyle değerlendiren anlayış son otuz yıldan bu yana giderek yerleşiyor. 

Ekonomik sistem olarak kapitalizmin varlığını sürdürmesi, ekonomik sorunlar dışında sosyal ve çevresel sorunlara da kalıcı çözümler getirmesine bağlı. Sürdürülebilir büyüme (kalkınma) olarak adlandırılan bu modelin büyümenin maliyetini artırdığı argümanı ise, maliyet kadar büyümenin de ne şekilde algılandığıyla çok yakından ilgili. 

Sosyal harcamaların maliyetleri artırması bir yana, üretimin temel gir e ve üretimde kullanılan robotlar sadece verimliliği değil, işsizliği de arttırıyor. Kârı artırırken, işsizliği de artırarak yoksullaşmaya yol açan bir ekonomik sistemin ekonomi ve toplum üzerindeki sosyal maliyeti, kaybolan işler ve yitirilen beşeri sermaye nedeniyle çok daha fazladır. 

1980’lerden başlayarak giderek artan dozda uygulanan, devletin küçülmesi, ekonomiye yön veren düzenlemelerin kaldırılması ve sosyal harcamaların azaltılması görüşüne dayalı neoliberal modelin şimdiye kadar hiç ilgilenmediği maliyetin bu boyutunun önemi giderek artmaktadır. 

★★★

Küresel kapitalizm varolan sorunları daha da ağırlaştırıyor. Sosyal sınıflar arasında kutuplaşma artarken; bozulan ekolojik denge, tarım arazileri, ormanlar ve su kaynaklarının süratle yok olmasına neden oluyor. Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler’e göre, 1970 ve 2005 arasında geçen 35 yılda birçok ülkede kişi başına gelir bazında zengin ve yoksullar arasındaki eşitsizlik daha da artmış. Zengin daha çok zenginleşirken, fakir daha da fakirleşmiş. Özellikle, topraksız köylülerin, kadın ve çocukların durumlarındaki kötüleşme vahim. Dünyada gelir eşitsizliğinin giderek arttığı, varsıllar ve yoksullar arasındaki uçurumun genişlediği konusunda hemen herkes hemfikir. 

Gelir katmanının ortasında yer alanlar da durumdan memnun değil. Dünya, şirketlerin sosyal sorumluluklarının öncekilerden daha fazla olduğu bir döneme doğru gidiyor. Başka çıkış yolu da yok. Büyümenin olduğu kadar sosyal barışın sürekliliği de bu sorumlulukların yerine getirilmesine bağlı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016