Libya ve müteahhitlerimiz…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Gazetemizde Pazartesi günü yayımlanacak Ankara Sohbetleri’nin konuğu Libya Büyükelçisi Abdurrezzak Muhtar olacak…

*    *    *

6 milyon nüfuslu Libya’nın 1.5 milyon nüfuslu başkenti Trablus’a son 10 yılda 5 kez gittim…

Bu 10 yıllık süreçte, köy görüntüsündeki Trablus’un modern bir kente dönüşmeye başladığına da; o modern kentin tekrardan köy haline dönüştüğüne de şahitlik ettim…

*    *    *

Son gidişimizde silahlı / keleşli / tüfekli çocukların güvenliği sağladığı, sokak çatışmalarının devam ettiği Libya’da, bir gün geçirmiştim.

Türk müteahhitlerin ücretsiz olarak yaptığı / onardığı okulların, karakol binalarının, hastanelerin devir teslim törenine katılmıştım.

Aynı gün müteahhitlerimizin işlerine devam etmeleri için yapılan girişimleri ve belirsizliğini koruyan alacak meselesi ile ilgili son gelişmeleri de takip etmiştim.

İki ülke yetkilileri arasında güvensizlik sorununun filiz vermeye başladığını görmüştüm… 

O uzun görüşmeler sırasında…

70’li yıllardan itibaren Libya’da müteahhitlik yapan bir ağabey anlatmıştı:

“Uzun yıllar iş yaptım Libya’da.

Tamamladığımız işi, parasını almadan teslim edip yurda döndüğümüz ambargo dönemleri oldu.

O dönemin yöneticileri ellerinde para dolu çuvallarla Türkiye’ye gelip bizi ararlardı.

Sırf, tamamladığımız işlerin parasını ödeyebilmek için.

Hak geçmesin diye.

Sora sora bizleri bulup hak edilen tutarları son kuruşuna kadar öderlerdi.

Yine bir devlet binasının etrafına duvar örmem için ricada bulunmuşlardı. 

Birkaç işçiyle birkaç günde bitirdim işi. 

Para almak istemedim, hediye etmek istedim. 

Çok kızdılar. 

O işin parasını vermek için her türlü yolu denediler ve verdiler.”

Sonra susmuştu.

Susarken, “Şimdi gelinen noktaya bak” der gibiydi.

*    *    *

10 yıl önce yol boyunca kum, toz ve toprakla karışan havanın flulaştırdığı harabeliği fotoğraflarken, “3-5 yıl içerisinde buraları tanıyamayacaksınız”, “Alt ve üst yapısıyla modern bir Libya göreceksini.” şeklinde tespitler yapan Libyalı kardeşlerimizin, bana ‘hayal’ gibi gelen söylemleri karşısında gülümsemiştim.

5 yıl önce de Trablus’daydım. 

Bu kez onlar bana gülümsüyordu!

125 milyar dolarlık yatırım paketi onaylanmış ve Libya şantiyeye çevrilmişti.

Yükselen gökdelenler, binalardaki restorasyon ve yenileme çalışmaları, yapımına başlanan 110 bin konut ve başlanacak 440 bin konut için yer açma çabası, otoban inşaatları, ışıklandırılan sahil yoluyla Trablus’un çehresi değişmişti.

Uluslararası otel zincirleri, dünyanın önde gelen perakende (giyim, elektronik, gıda…) markaları ise o günden yer kapmış; Trablus’un tozdan görünmeyen caddelerini ışıklarıyla aydınlatmıştı.

“Türk markaları” birkaç örnek dışında yine geç kalmıştı. (Geç kalmışlık ilk kez işe yaradı.)

*    *    *

70’li yılların Libya’sının alt ve üstyapısına atılan imza ve kazanılan deneyim, bugün dünyanın birçok ülkesinde iş alan dev müteahhitlik şirketlerimizin temeli olmuştu.

Sonra BM’nin Libya’ya uyguladığı ambargolu yıllar…

1989-2003 yılları arasında uygulanan o ambargo dahi Türkiye ile Libya arasındaki dostane ilişkilerin devamını engelleyemedi.

*    *    *

Son dönemde ise Libya’da yaşanan karışıklığın nedeni olarak Türkiye’yi suçlayanlar türedi. 

İlişkiler daha da gerildi.

Ama şimdi…

Libya Büyükelçisi Abdurrezzak Muhtar anlattı: 

“Biz kardeşiz. Kimse aramıza giremez. Başbakanımız ve hükümet yetkililerimiz Türkiye’ye ve Türk iş dünyasına çok önem veriyor. 150 milyar doları bulacak Libya’nın yeniden inşaasında Türk iş dünyasının rol almasını istiyor. İlişkilerimiz hiçbir dönem olmadığı kadar iyi olacak.”

Muhtar’ın anlattıkları, sıkıntılı süreçten geçen yurtdışı müteahhitlik sektörümüze ‘müjde’ mahiyeti de taşıyor. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar