LİMME projesine ilişkin bir anı

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

Herhalde günümüzde LİMME adını hatırlayanların sayısı çok azalmıştır. LİMME Projesi veya LİMME Programı 1990 yılının bir ürünü. Hükümetlerimizin bazen yeterince hazırlanmadan ortaya attığı ve iktidarlarının bitmesiyle birlikte ortadan kalkan, hatta unutulup giden projelerden biri. 

LİMME’nin açık adı “Lise Mezunlarına Meslek Edindirme Projesi.” www.airporthaber.com adlı sitede rastladığım bir haber beni 1990 yılındaki bir anıma götürdü. Haber şöyleydi: “MEB, 90’lı yıllarda Lise Mezunlarına Meslek Edindirme (LİMME) projesi başlatmıştı. TRT’de yayınlanan ve projenin tartışıldığı bir açık oturum programına meslek lisesi mezunları adına katılmış ve programa katılan MEB yetkilisine aşağıdaki soruları sormuştum: 1) Endüstri meslek lisesi bölümlerinden mezun ve İŞKUR’a kayıtlı çok sayıda işsiz varken aynı bölümleri LİMME bölümleri olarak açmak ne kadar doğru? Kaynak israfı ve haksızlık değil mi? 2) Düz liseyi tercih edenlere mezun olduktan sonra meslek lisesi mezunu olma imkanı sunuyorsunuz. Fakat endüstri meslek lisesi mezunları için üniversite kazanmaları adına ek bir çalışma yapmıyorsunuz; nerede fırsat eşitliği? Sayın MEB yetkilisinin cevaplarını tam hatırlamıyorum, fakat çok zorlandığını söyleyebilirim. Daha sonra ne oldu dersiniz? LİMME Projesi iptal edildi.” 

Benim LİMME anıma gelince. Akademik görevim yanında Başbakanlık danışmanlığı da yaptığım dönemde, 20 Temmuz 1990 günü, MEB tarafından düzenlenen LİMME Projesi Koordinasyon Toplantısı'na katılmıştım. O dönem Milli Eğitim Bakanı olan rahmetli Avni Akyol da toplantıda hazır bulunuyordu. Hazırun genellikle bakanlık müsteşarları, ilgili genel müdürler ile rektörler ve ilgili MEB bürokratlarından oluşuyordu. Az sayıda da STK temsilcileri vardı. Bakanın hoş geldiniz konuşmasından sonra MEB Müsteşarı LİMME Projesi'ni açıklayan bir konuşma yaptı. Daha sonra katılımcıların projeye ilişkin soru, değerlendirme ve dileklerine geçildi. Söz alan katılımcılar projeye övgüler düzdü. MEB Bakanı rahmetli Avni Akyol da bu sıcak Temmuz gününde, bembeyaz elbiseleri içinde toplantıyı gurur ve mutlulukla izliyordu. 

Toplantıda katılımcılardan son konuşmayı o dönem TİSK Başkanı olan Refik Baydur yaptı. Yanlış hatırlamıyorsam Refik Baydur’un başkanlık döneminin henüz birinci yılıydı. Baydur görüş ve değerlendirmelerini aşağı yukarı aşağıdaki sözlerle dile getirdi: “Projeye ilişkin bu güzel övgülerden sonra, ben belki sayın Bakanımızı da kızdırmayı göze alarak, projeyi eleştirmeye çalışacağım. Lee Iaccoca, bir kitabında, ABD’de eğitimin nisbeten gerilediğini dile getirerek, bunun ülke için taşıdığı tehlikeye işaret ediyordu. Ioccoca, bu görüşünün kanıtı olarak da, ABD’de ve Japonya’daki öğretmelerin gelir durumlarını mukayese ediyordu. Yazar, ABD’de bir öğretmenin bir fabrika işçisinden yılda sadece bin 500 dolar fazla kazandığını, Japonya’da ise bir öğretmenin en yüksek gelir elde eden kesimde ilk yüzde 10’un içinde yer aldığını belirtiyordu”. (Bu bilgiler Lee Ioccoca’nın Sözün Özü adlı kitabında yer almaktadır. TM.) Refik Baydur Lee Ioccoca’nın kitabından bu aktarmayı yaptıktan sonra konuşmasını aşağıdaki sözlerle sürdürdü: “Benim öğretmenim ise Vatan Caddesinde karpuz satarak ailesinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Burada Vatan Caddesi terimini özellikle kullanıyorum. Zira bu durumun ülkemin en önemli sorunlarından biri olduğunu düşünüyorum. Türk öğretmeninin bu durumunu düzeltmeden, onu bu girdaptan esenliğe çıkarmadan eğitim sorunlarımızı çözmemiz mümkün değildir. Öğretmen nitelikli gençlerimizin severek ve gururla seçtikleri bir meslek durumuna kavuşturulmalıdır.” 

TİSK Başkanı Refik Baydur son sözünü de şöyle bağladı: “Sayın Bakan, LİMME Projesi gibi çalışmalarla değerli vaktinizi boşa harcamayın. Şimdiye kadar uygulanabilirliği ve yararları iyice hesaplanmadan yapılan bu tür projeler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ne yapılması gerektiğine gelince! Ioccoca’nın ABD ve Japonya örneğini özellikle verdim. Ülkemizin milli eğitimine yararlı işler yapmak istiyorsanız, yapılması gereken ilk iş bellidir: Türk öğretmeninin toplumumuzdaki konumunu maddi ve manevi açılardan yükseltmek. Gerisi arkadan kendiliğinden gelecektir. 

Bu konuşmadan sonra Milli Eğitim Bakanı rahmetli Avni Akyol tekrar söz alarak TİSK Başkanı'nın görüşlerine katıldığını açıkladı. 

Hakikaten bir toplumun öğretmenlerine düşük bir hayat seviyesini lâyık görmesi, hele hele bir zamanlar olduğu gibi, lise mezunu gençlerimizin “hiçbir şey olamazsam öğretmen olurum” sözleriyle mesleğin aşağılanması bizi kendimize getirmeli, tehlikeyi gözler önüne sermelidir. 

Bilindiği gibi ülkemizdeki mesleki ve teknik eğitim, endüstri meslek lisesi, ticaret lisesi ve kız meslek lisesi gibi okullara bağlanmıştır. Bu okulların yanı sıra, farklı proje ve programlarla da meslek eğitimi alan kişi sayısı artırılmaya çalışılmaktadır. Bu projelere aşağıdaki örnekler verilebilir: Okul-Sanayi Ortaklaşa Eğitim Projesi (OSANSOR), Mesleki ve Teknik Eğitim Projesi (METEP), Mesleki ve Teknik Eğitim Geliştirme Projesi (METGE), Lise Mezunlarına Meslek Edindirme Projesi (LİMME), Mesleki Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi (MTEM), Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi (UMEM.) Bunlardan UMEM, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi arasında imzalanan bir protokolle hayata geçirilmiştir. 

Yine KOÇ Topluluğu tarafından MEB işbirliği ile yürütülen “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” projesi başarılı bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Diğer önemli bir girişim de OSB’nde özel sektör tarafından kurulan meslek liselerine öğrenci başına verilen devlet desteğidir. Destek farklı teknoloji alanları için öğrenci başına 4 bin ila 5 bin TL arasında değişmektedir. 

Bu son örneklerde olduğu gibi gençlerimize meslek edindirme konusunda uygulanacak devlet projelerine o mesleklere ilişkin uygulamacıların, üniversitelerin, ilgili STK’nın da dahil edilmesi muhakkak ki projenin başarısını olumlu yönde etkileyecektir. 

20 Temmuz 1990 tarihinde MEB LİMME Projesi Koordinasyon Toplantısı'nda o dönem TİSK Başkanı Refik Baydur’un bizi çok etkileyen konuşmasında dile getirmek istediği meramı da herhalde buydu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017