Madencilikte başka bir hikaye mümkün…

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Çayeli’ndeydim… 
Yerin 600 metre dibinde… Ne yapıyordun derseniz… ‘Madende kaza kader mi?’ sorusuna yanıt arıyordum… 
Uzun söze gerek yok, yaşadığımız acılar ortada… 
Biri dinmeden diğeri başlıyor… 
Ve bu süreçte herkes birbirini suçluyor… 
“İşçi tedbir almadı” diyen de var… 
Tartışılacak çok şey var. Özellikle kaza dönemlerinde çok tartışıyoruz. Televizyonlar, gazeteler bu tartışmalardan geçilmiyor… 
Sonra? 
Sonra, bir süre ah-vah ediyoruz ve unutmaya başlıyoruz. Taa ki, bir sonraki kazaya kadar. O zaman yeniden aklımıza düşüyor. O da ölü sayısı yüksek olursa… 

★ ★ ★ 

Bir türlü düzeltemiyoruz da bu tabloyu… 
Ne madende, ne başka yerde… 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in bir soru önergesine verdiği yanıt, son 12 yılda iş kazası geçiren ve ölen işçi sayısında rekor bir artış olduğunu ortaya koyuyor… 
2002’de 72 bin 344 sigortalı iş kazası geçirmiş… Bunların 872’si ölümle sonuçlanmış… 2013’te iş kazası geçirenlerin sayısı 191 bin 247… Hayatını kaybedenler ise 1356… 
2002-2013 yılları arasında yaşanan iş kazalarındaki can kaybı 13 bin 510…
Bakan Çelik’in verdiği bilgiye göre, 2002-2014 döneminde başhekim onaylı iş göremezlik raporu alan kişi sayısı ise, dile kolay; 15.5 milyon…
Tabii, bu rakamlar sadece sigortalı işçiler için geçerli… 
Yani görece daha iyi koşullarda çalışanları kapsıyor… 
Sigortasız, kayıt dışı çalışanlardan iş kazası nedeniyle ölenlerin sayısını Allah bilir… 

★ ★ ★ 

Acımasız ama gerçek... 
Bu tablo içinde arayışım şu: Acaba Türkiye’de iyi örnekler de var mı? 
İş güvenliğinde ileri gidebilmiş işletmeler var mı? Kazaları en aza indirmeye çalışan, örnek alınabilecek, uygulamalarından ders çıkarılabilecek işletmeler… 
Varsa, nasıl başarıyorlar? 
Örneğin kamuoyunda en çok tartışılan madencilik sektöründe… 

★ ★ ★ 

Çayeli Bakır İşletmeleri 1994 yılında kuruldu… Türk ve yabancı sermaye ortaklığı olarak… 
2004 yılındaki özelleştirme sonrasında Kanadalı Inmet, işletmenin yüzde 100’üne sahip oldu… 2013’te ise yine bir Kanadalı maden şirketi First Quantum Minerals, Inmet’in bütün bakır operasyonlarını satın aldı. 
Dolayısıyla Çayeli Bakır da bu şirketin sahipliğine geçmiş oldu. 
First Quantum, bugün dünyada bakır madeni işletmeciliğinde ilk 10 arasında… 
Güney Amerika’dan Avustralya’ya yatırım projeleri var… 
Bu projelerin hayata geçmesiyle birlikte hedefi ilk beşe girmek… 

★ ★ ★ 

Çayeli Bakır, bugün günde yaklaşık 4 bin ton cevher işliyor… 
Yılda 1.3 milyon ton cevher üretme ve işleme kapasitesine sahip… 
Tek başına Türkiye’nin bakır madeni üretiminin üçte birini yapıyor… 
Geçen yıl 36 milyon doların üzerinde vergi ödedi… Türkiye’de en çok kurumlar vergisi ödeyen firmalar sıralamasında 32’nci sırada… 
2013 yılında 248.3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi… 
Metal madenciliği sektöründe ihracat şampiyonu… 
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan 2013 yılı verilerine göre, tüm sektörleri kapsayan ilk 100 ihracatçı listesinde de 42’nci sırada. 

★ ★ ★ 

Çayeli Bakır aynı zamanda Türkiye’de iş kazalarının en düşük olduğu maden işletmelerinden biri… 
Son 15 yılda sadece iki ölümlü kazaları var… Soma’daki kazanın ardından madeni ziyaret etmek için sözleşmiştik… Böyle dönemlerde herkes konuşmaz… 
Basından uzak durur… 
Hele hele kapılarını açıp, sizi maden ocağının içine sokmaz… 
Kısa bir süre sonra Ermenek patladı. 18 madenciye hâlâ ulaşılamadığı bir ortamda herhalde vazgeçerler diye düşündüm… 
Ama vazgeçmediler… 
Böylece, geçen cuma gittik, Rize’nin Madenli Beldesi’nde ocağa girdik… 

★ ★ ★ 

Gerek maden ocağının galerilerinde, gerekse işletmenin yer üstündeki birimlerini dolaşırken dünya kadar bilgi aldım, pek çok şey gözlemledim… 
Çayeli Bakır’ın Genel Müdür Yardımcısı Sabri Altunoluk, Dış İlişkiler Müdürü Dr. Ercan Balcı, İşçi Sağlığı, Güvenliği ve Çevre Müdürü Mehmet Eğriboyunoğlu, Maden Operasyonları Müdürü Bülent Paralı, Çalışan İlişkileri Müdürü Fatih Koç, Dış İlişkiler Koordinatörü Neslihan Tok, Tesis Başmühendisi Zafer Göller… 

Ve tabii Çayeli Bakır İşletmeleri Genel Müdürü Iain Anderson’dan… 

Ne sonuç çıkardın derseniz, şöyle özetleyeyim: Bir, madencilik son derece riskli ve tehlikeli bir iş. Bunu yerin yüzlerce metre altındaki karanlıkta daha fazla hissediyorsunuz. Üstünüzdeki binlerce ton toprak, sanki her an üzerinize düşecek gibi. Püskürtme betonla kaplı galerilerde bile duvarlardaki gerginliği, boşluğa doğru yaptığı baskıyı çıplak gözle görebiliyorsunuz. 

İki, bütün risklerine ve tehlikelerine rağmen, Türkiye’de acı bir şekilde alıştırıldığımız yüksek sayıdaki ölümlü maden kazaları bir kader değil. Madencilikte başka bir hikaye mümkün. Mühendislik bilgisi, eğitim ve sürekli kontrol ile her kazayı önlemek için fırsatımız var. 

Üç, iş güvenliği ile ilgili kurallar, sıkı sıkıya uygulanacak. Sıkıcı gelse de, zaman kaybı gibi görülse de uygulanacak. En basitleri bile… Maden içinde 20 km. hızla giderken bile emniyet kemeri takılacak. Sadece önde oturan değil, arkada oturan da. Yapmayanı gördüğünüzde uyarmak, gerekiyorsa ispiyonlamak ayıp değil. Bir ihmal, bir boşvermişlik, onlarca cana mal olabilir. İşin şakası yok. 

Dört, işletmedeki herkes ama istisnasız herkes kazalara karşı alarmda olacak. Hem de sürekli şekilde. Güvenlik, kelimenin tam anlamıyla içselleştirilecek. Kurallar sadece kağıt üzerine değil, zihinlere de yazılacak. İçselleşmenin gücüne maden dışında da tanıklık ettik. Bizi Çayeli’nden Trabzon Havalimanı’na götüren taksi şoförü arka, koltukta oturan ÇBİ’nin iletişim danışmanı Ufuk Çarşıbaşı’ndan kemerini takmasını ‘kibarca’ rica etti. Madenci, hayat kurtardığına inandığı, öğrendiği kuralları, çoluğuna, çocuğuna, akrabasına, arkadaşlarına da aktarıyor. 

Beş, güvenli çalışma ortamı çalışanların sadece hakkı değil, aynı zamanda yükümlülüğü… Çayeli Bakır’da buna “Tehlikeli İşi Reddetme Yükümlülüğü” deniyor. Eğer herhangi bir çalışan, yapacağı işin kendini ve diğer insanları tehlikeye atacağını düşünüyorsa, o anda işi durdurma hakkına sahip. Ve de bundan sorumlu. Bunun için kimseden izin istemiyor. Belki inanmakta zorlanacaksınız ama, Çayeli’nde böyle davranan ödüllendiriliyor, davranmayan disipline sevk ediliyor. Aynı şekilde her madenci tehlikeli bulduğu işi, ondan kim isterse istesin reddetme hakkına sahip. Aynı haklar ve yükümlülükler çevreye zarar verecek herhangi bir işte de geçerli. 

★ ★ ★ 

Çayeli Bakır’ı ziyaretimden aktaracağım sadece bunlar değil… 

Ama özetleyerek anlattıklarımla bile koca bir sayfayı kapladım… Önümüzdeki günlerde aktarmaya devam edeceğim… 

Çünkü Çayeli Bakır’ın uygulamalarından, Türkiye gündeminde önemli bir yer tutan ‘sığınma istasyonları’ndan mevzuattaki boşluklara kadar uzanan hem örnek alınabilecek, hem ders çıkarılabilecek daha pek çok nokta var… 

Umarım, “madende ölüm kader değil” algısına faydası olur…

IAIN ANDERSON: BU İŞTE MUCİZE YOK, TÜRKİYE MADENCİLİĞİNİN BÜYÜK YATIRIM AÇIĞI VAR 

Madeni gezdikten sonra, Çayeli Bakır İşletmeleri Müdürü Iain Anderson ile sohbet ettik. Anderson, Avustralyalı. Mühendis olarak 1985’ten bu yana çalışıyor. Madencilik kariyeri 1998’de Yeni Zelanda’da mekanik mühendisi olarak çalıştığı Waihi Altın Madenleri’nde başlamış. Sonra bir süre Türkiye’de Ovacık Altınmadeni’nde çalışmış. Bergama köylüleriyle hayli anısı var. Özbekistan’da ve Gine’de çeşitli görevlerde bulunmuş. 2009 Ocak ayından bu yana Çayeli Bakır’ın Genel Müdürü. Rize’de yaşıyor. Eşi Türk. Türkiye için “evim” diyor. Bölgenin yaylalarını adeta karış karış biliyor. Hafta sonu ailesi ile birlikte Kaçkar Dağları’na doğru kah yürüyerek, kah bisikletle, kah jipiyle tırmanmayı ihmal etmiyor. 

■ Ne kadardır Türkiye’desiniz? 

10 yılı aştı. 2012’den bu yana da artık Türk vatandaşıyım. Bir Türk ile evliyim. 

■ Soma’da onca insanın öldüğü kazayı duyunca ne hissettiniz?

 Çok üzüldük. Mesleğim adına, madencilik sektörü adına kötü hissettim. Aynı gün yardım ekiplerimizi göndermeyi teklif ettik. Ancak valilik kurtarma ekiplerinin yeterli olduğunu belirterek gerek olmadığı yanıtını verdi. 

■ Çayeli Bakır’da ölümlü kaza oluyor mu? 

Uzun bir süredir olmuyor. Son 15 yılda iki ölümlü kazamız var. 2004’te bir işçimiz, 2007’de Polonyalı bir mühendisimiz maalesef hayatını kaybetti. 

■ Yaralanma? 

Oluyor. Ama son bir yılda sadece bir tane kayıp zamanlı yaralanmamız var. Bir arkadaşımızın başparmağı koptu. 

"İŞLETMENİN KÜLTÜRÜ ÖNEMLİ“ 

■ Aşağıda madenci arkadaşlarla konuşurken, Çayeli Bakır’ın “yabancı” bir şirket tarafından yönetiliyor olmasının çok önemli olduğundan bahsedildi. Madenlerde güvenli bir çalışma ortamı yaratmak için en kritik nokta nedir sizce? 

Liderlik. Önce yöneticiler inanacak. Ben, Çayeli Bakır’ın Genel Müdürü ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Üyesiyim. Sorumluluğum First Quantum Minerals’in prensiplerini, strateji ve amaçlarını burada uygulamak. İş güvenliğini sağlamak da önce benim sorumluluğum. Sorunları görüp, değişimi yapacak olan yönetici. Ama bunun “yabancı” olmakla hiçbir ilgisi yok. Burada bütün yöneticiler Türk. Mesele, işletmenin hangi kültürle yoluna devam ettiğidir. Bu da esas olarak liderliğin ne istediğine bağlı… 

■ Çayeli Bakır ne kadar kâr ediyor? 

Geçen yıl 248.3 milyon dolarlık ihracat yaptık. Avrupa, Asya ağırlıklı olmak üzere neredeyse tüm üretimimizi ihraç ediyoruz. Geçen yıl Türkiye’ye yaptığımız katma değer miktarı ise 169 milyon dolardı. Kâr oranı bakır ve çinko fiyatları başta olmak üzere dalgalanır ama 2014 yılı için yüzde 30 diyebiliriz… 

■ İyi bir kâr oranı sayılır mı bilmiyorum ama bu sizin iş güvenliğini sağlarken daha yüksek maliyetlere katlanabilmenizi kolaylaştırıyor diyebilir miyiz? 

Öncelikle, bizdeki kâr oranları sektör ortalamalarına yakındır. Bizden çok daha yüksek olanlar da vardır. Ama iş güvenliğinde temel mesele para harcamakla ilgili değil. Sorunun üzerine gitmekle, değişimi kabul edip, başlatmakla, güvenlik konusunu işletmede en baştan başlayarak herkesin içselleştirmesinde ve sonuçlarını izleyip görmekle ilgili… 

■ Peki ya yasalar, düzenlemeler? 

Ufak tefek sorunlar olabilir ama regülasyonlarda bir problem yok, sorun kontrolde. 

■ Madende kaza kader midir? 

Hayır ama risk vardır ve kazalar olabilir. Önlemini alırsanız önüne geçebilirsiniz. Biz madende galeriler açarak çalışırız. Önce bir galeri açarız, sonra onun altına bir galeri daha açarız. Arada kalan bölgeye girer cevheri alırız. Bunu kepçeler aracılığıyla yaparız. Belki aşağıda gördünüz… 

■ Evet, gördük. Ama ne kepçe… Her kepçelemede 14-15 ton alıyor. Kendisi de rahat 30 ton var… Operatör var mıydı içinde? 

■ Hayır, yoktu. Yukarıdan kumanda ediliyordu.

Oysa şoför koltuğu, direksiyonu var. Ama biz uzaktan kumanda ediyoruz. Çünkü ocağın ağzından madeni alırken, zaman zaman çökmeler olabilir. Kepçe toprak altında kalabilir. Ve bazen öyle çökmeler oluyor ki, biz kepçeyi orada bırakmak zorunda kalıyoruz. Toprağın altından alamıyoruz. Bu demektir ki, kepçenin içindeki insanı da alamayız. 

■ Peki bu düzeyde iş güvenliği çok maliyetli olmuyor mu? 

Madencilik maliyetli ve çok yatırım gerektiren bir iştir. Biz de çok yatırım yapıyoruz. Bugüne kadarki toplam yatırım miktarı 368 milyon dolar. Bunun yaklaşık 10 milyon doları First Quantum Minerals tarafından yapıldı. 

"GEREKLİ YATIRIMLAR YAPILMIYOR” 

■ Türkiye’de maden işletmelerinde yeterli yatırımın yapıldığını düşünüyor musunuz?

Maalesef, hayır. Herkes için söyleyemem ama gerekli yatırımın yapılmadığını görüyorum. Madencilik sektöründe çok fazla yatırım açığı var. 

■ Kaza meselesine geri dönersek, size göre işin temelinde ne var? 

İşin temelinde felsefe var. Sizin iş yapma felsefeniz var. Biraz önce ‘yabancı’ şirket dediniz. Bizim yaptığımız Batı’nın, madencilik konusunda gelişmiş ülkelerin en iyi sistem parçalarını alıp, Türkiye’nin koşullarına uygulamak. Güvenliği burada yaşayan herkesin sorumluluğu haline getirdik. Biz insana önem veriyoruz. Aşağıda en az sayıda insan çalıştırmaya özen gösteriyoruz. Makineleşmeye önem veriyoruz. Onun için de yatırıma önem veriyoruz. 

■ Bu kadar güvenlik tedbiri işleri yavaşlatmıyor mu? 

Aşağıda sordum, mühendis arkadaşlar, “güvenlik ne kadar artarsa, üretim de o kadar artar” dedi… Bakın Soma’da 5 bin kişi çalışıyor. Bizde yaklaşık 500 kişi… Yıllık üretim miktarımız aynı. Kaza demek, aynı zamanda kayıp zaman demek. Makineleşmeye yatırım, insanı riskten korumak içindir. Bizim sürekli yaptığımız bu. Çayeli Bakır İşletmeleri, hiçbir zaman bundan daha güvenli ve aynı zamanda verimli olmadı… 

■ İşin sırrı yatırımda mı? 

Bu işte mucize yok. Olumlu sonuçlar için 5-10 yıllık süreçler gerekli. 

■ Şimdi hükümet, madenciye çift maaş, daha az süreyle çalışma gibi önlemler getiriyor. Maden şirketleri bunları yerine getirebilir mi?

 Bildiğim kadarıyla çift maaş uygulaması kömürde. Ama şöyle söyleyeyim, işçi maliyetleri yükselirse, makineleşmeye yönelim artar. Madencilik modernleşir, kazalar da azalır. Ama dediğim gibi bu bir süreç meselesi… 

"EN YÜKSEK ÜCRETLER BİZDE” 

■ Madende daha az çalışma saati konusunda ne diyorsunuz? O sizi de ilgilendiriyor… 

Makineleşmiş madenler için daha kısa çalışma zamanı uygulamasının gerekli olmadığını düşünüyorum. Bizim çalışanlarımızın fiili çalışma süresi zaten eğitim ve benzer nedenlerle yasal sürenin altında… 

■ Ücretler ne düzeyde? Madencilik sektöründe herhalde en yüksek ücretler bizde… 

■ Rakam verebilir misiniz? Yeraltında çalışanlar için ortalama 5.600 ile 7.500 lira arasında. 

■ Aylık ücret mi bu? 

Evet, aylık… 

■ Brüt mü?

Brüt, neti de 4.700 ile 6.300 lira civarında… 

■ Ya yer üstünde çalışanlar? 

Brüt 5.000 liranın üzerinde… 

■ Bu rakamların madencilik sektöründe başka bir işletmede verildiğini sanmıyorum… 

Sadece madencilikte değil, diğer sektörlerde de öyle…

 ■ Peki yüksek bulmuyor musunuz? 

Hayır, hakları…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar