Makine sektör buluşması ve gözlemler

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Bizim kuşak, 1960’lı yılların başlarında Devlet Planlama Teşkilatı’nın ilk Müsteşarı Albay Şinasi Orel’ in adını anımsar. 

Şinası Orel, Osman Nuri Torun, Atilla Sönmez, Ayhan Çilingiroğlu, Necat Erder, Atilla Karaosmanoğlu plan çalışmalarının olgunlaşmasına önemli katkıları olan vatan evlatlarıdır. 

Attilla Karaosmanoğlu’nun anılarını dinleyen ya da okuyanlar anlatacağım notu mutlaka anımsayacaktır: Uzmanlar çok güzel bir plan metni hazırlayarak Şinasi Orel’e sunarlar. Bir süre sonra hazırlanan metnin sorumlusu olan Atilla Karaosmanoğlu’nu odasını çağıran müsteşar, “Bu eksik bir plan olmuş. Metinde yazılanların hayata taşınmasında kimlerin sorumlu olduğu belirlenmemiş. İşin zamanlama boyutu tanımlanmamış. Uygulamanın nerede yapılacağı ve hangi öncelikleri gözeteceği netleştirilmemiş. Uygulama sırasında ‘geri-bildirimin’ nasıl yapılacağı açıklanmamış. Sapmaların nasıl düzeltileceği ve sisteme işlerliğin nasıl kazandırılacağı öngörülmemiş. Bu metni alın, eksiklerini tamamlayarak getirin!” demiş. 

Makine Sektör Buluşması 20 Eylül 2014 günü Bolu’da yapıldı. Bu toplantıyı anlamlı kılan iki önemli gözlemim oldu: 

Gözlemlerimden ilki, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın toplantının başından sonuna kadar ekibiyle birlikte bulunması idi. Bir siyasi irade temsilcisinin, kamu görevlilerini de yanına alarak, eli taşın altında olanların dertlerini sabırla dinlemesi önemli bir gelişmedir. Son dönemde siyasiler ve kamu yetkililerinin sahadaki insanları dinleme eğilimlerinin güçlenmesi ülkemiz adına önemli bir kazanımdır. 

İkincisi, Makine İhracatçıları Birliği ve Makine Tanıtım Grubu’nun birlikte hazırladıkları, Adnan Dalgakıran’ın sunumundaki netlikti. Önce, dünya imalat sanayilerindeki temel eğilimlerin fırsat ve tehlikeleri aktarılarak, ülkemizin bu gelişmeler karşısında nasıl konumlanabileceği açıklandı. Ardından, dünya makine imalatı sanayindeki gelişmeler hakkında temel bilgiler verildi. Türkiye ekonomisi ve sanayisine ilişkin gözlem ve değerlendirmeler paylaşıldı. Sunumun son bölümünde de ülkemizdeki makine sanayi bütünüyle değerlendirildi. 
Toplantıda, bakanından bürokratına, makine imalatçısından gazetecisine herkesin, ihracat hedefl erinin yüzde 20’sini gerçekleştirmesi beklenen bir sektörün sorunlarına içtenlikle eğilmeleri önemli bir adım. İyi niyetli yaklaşımlar önemliydi ama yeterli değildi. 
Hep birlikte “işlerin nasıl yapılması” gerektiğine,daha etkili yol ve yöntemlerin bulunmasına kafa yormalıyız. 
Birincisi, Şinasi Orel’in yarım yüzyıl öncesindeki uyarısını dikkate almalıyız. Alınan her kararın siyasi irade, bürokrasi ve üretici temsilcilerinden oluşan bir “izleme ve koordinasyon komitesi” olmalı. Bütün gelişmelerden haberdar olan, başarıları da başarısızlıkları da net bir şekilde not eden bir “merkez” oluşturulmalı. Başarının gerek şartlarından biri, işleri belli merkezlerden yönetmektir. 

İkincisi, izleme ve koordinasyon komitesi, öngörülen her işin “zaman boyutunu” belirlemeli, işlerin ne zaman hangi aşamaya geleceğini saptamalı; sorumlu olanlara ve kamuoyuna yapılacak işlerin hangi zaman aralığında hayata taşınacağına ilişkin öngörüler sunulmalı. Bu angajmanlar “hesap verebilir” olmaya iyi bir baz oluşturacaktır. Verilen söz,alınan sonuç izlenmezse,saptamalar boşlukta kalır. 

Üçüncüsü, “izleme ve koordinasyon komitesi” işlerin önceliklerini ve uygulama yerlerini mutlaka belirlemeli, önceliklerin gerekçesini hem doğrudan ilgili olanlarla hem de kamuoyu ile paylaşarak, entelektüel ve sistem kapasitemizi kullanabilecek net angajmanlara girmelidir ki, sorunlar ve çözümlerin toplumsallaşsın ve kitle desteği sağlanabilsin. İşlerin kitlelerin zihninde meşrulaştırılması için geniş tabanlı paylaşımlara özen göstermeliyiz. 

Dördüncüsü, uygulamalarla ilgili ‘geri bildirim’ yöntemleri mutlaka tanımlanmalı; geri bildirimlerin işaret ettiği “sapmaların” nasıl ele alınacağı; sapmalardan çıkarılacak hataların nasıl düzeltileceği daha işin başında yazılı hale getirilmeli ki gidişat kontrol altında tutulabilsin. 

Beşincisi, sapmalardan çıkan dersleri ışığında yeni formülasyonlar geliştirerek, sistemin işlerliği ve ilerlemesinin sağlamaktır. Sapmaları analiz edilmeyen herhangi bir iş, alışkanlıkla yönetim aşamasından analizle yönetim aşamamasına geçemez. Sapmaları analiz edilmeyen hiçbir işin sürdürebilirliğini güven altına almak mümkün olmaz. Sapmaları belirlemenin ilkeleri, kuralları, standartları, gözetim ve denetim mekanizmaları,ölçüleri mutlaka netleştirilmelidir, mutlaka... 

Toplantıda birçok katılımcıya beklentilerini sorarak, algılarını öğrenmek istedim. Aldığım yanıt açıktı: “Bu kaçıncı toplantı, toplanıp hep aynı şeyleri konuşuyoruz ama yeterli ilerleme olmuyor .” 

Bir ülke ihracat hedeflerinin yüzde 20’sini karşılama iddiasında olan bir sektör için yoğun çaba göstermiyorsa. Toplum böylesine önemli bir alanla ilgili değilse. İşler tam, doğru ve düzgün bir biçimde yapılamaz. Önce hep birlikte iş yapma metodumuzu gözden geçirmeliyiz, sonra da toplumsal katılımın tabanını genişleten önlemler almalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar