Midas’ın son akşam yemeği!

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Kral Midas. Frigya uygarlığı denilince akla ilk gelen isim. Hani iki efsane ile birden anılan: Birisi her dokunduğu altına dönüşen; diğeri ise eşek kulaklı olan. Geçtiğimiz günlerde onun İ. Ö. 700’lerde yaşadığı topraklardaydım. ABD merkezli Uluslararası Yönetim Geliştirme Derneği’nin (International Management Development Association, IMDA) düzenlediği 23. Yıllık Dünya İş Kongresi’nin kapanışı, Ankara’nın Polatlı ilçesi Yassıhöyük Köyü’nde, DenizBank’ın sponsorluğunda düzenlenen bir etkinlikle gerçekleştirilecekti. 

Ankara Ticaret Odası ve Atılım Üniversitesi’nin ev sahipliğinde yapılan kongrenin son gün programına ben de katıldım, IMDA’nın 30 ülkeden gelen biliminsanı ve yöneticilerinden oluşan bir ekiple birlikte Polatlı’daki Gordion kazı alanını ve Kral Midas tümülüsü ile Gordion Müzesi’ni ziyaret ettik. 

Kazı alanına vardığımızda bizi Pennsylvania Üniversitesi Gordion Kazıları Eş Baş kanı Prof. Dr. C. Brian Rose ve Direktör Yardımcısı Dr. Ayş e Gürsan Salzmann karşıladı. Daha el bile sıkışamadan, çoğu Midas’la ilk kez tanışacak olan grubumuzu kral, şiddetli bir kum ve toz fırtınası ile selâmladı. Neyse ki tozlarla pudralanan bedenlerimizi çamurla kremleyecek yağmur yağmadı da sığındığımız otobüslerimizde kısa bir bekleyişin ardından kazı alanını gezebildik. 

Çevrede ilgilenilmeyi bekleyen 115 tümülüs vardı. Bunlardan en büyüğü, halen dünyanın en eski ahşap mezarı olan Midas’ın adıyla bilinendi. Ancak, son yıllardaki tarihlemeler, onun Midas’ın devrinden 100 yıl kadar önce yapılmış olduğunu gösteriyordu. Ama herkes Midas’ın Tümülüsü diye bildiği için, adı öyle sürdürülüyordu. Gordion, Büyük İskender’in o ünlü düğümü kılıcıyla kestiği, tarihi 3 bin yıl öncesine kadar giden Orta Anadolu’daki en önemli merkezdi. Kazılar Pennsylvania Üniversitesi tarafından 63 yıl önce başlatılmıştı ve bugün, dünyanın en eski çakıl mozaik döşemesini de barındırıyordu. 

Kral Midas’ın mezarını ziyaretimizden sonra hemen karşısındaki Gordion Müzesi’ni gezdik. Müzede kronolojik bir sergileme sunuluyordu ve her dönem, karakteristik örneklerle temsil ediliyordu. Binanın bahçesinde 1954 yılında ortaya çıkarılan bir Galat mezarı da sergileniyordu. 

Gün, Gordion Müzesi bahçesinde DenizBank sponsorluğunda verilen “Kral Midas’ın Son Akş am Yemeğ i” temalı etkinlikle sona erecekti. Boğa kanı içerek yaşamına son veren Midas’ın yemekleriyle birlikte gömüldüğü biliniyordu. Mönü, mezarındaki kapların incelenmesiyle saptanan yemeklerden esinlenerek oluşturulmuştu. Etkinliğin sonunda konuklara, mönünün yazılı olduğu tabaklar hediye edilecekti. Programda Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü’nce Frig dönemi kıyafetlerinden esinlenerek yapılan pamuk dokuma 47 elbise, mankenler tarafından sergilenecekti. Defile sonrası ise Devlet Opera ve Balesi sanatçıları Midas Operası’ndan ve Anadolu müziğinden örnekler sunacaktı. 

Ankara’ya dönerken “Bir Arkeoloji Detektifinin Maceraları” kitabımda yazdıklarımı düşünüyordum: 
Ülkemizde kazılmayı bekleyen 20 bin höyük bulunuyordu. 25 bin tümülüsün neredeyse yüzde 99’una hiç dokunulmamıştı. Dikilmiş 25 bin kadar irili ufaklı anıt yer alıyordu. Yani toplam 70 bin civarında tarihsel, kültürel, dinsel nokta vardı. Bu rakamların ortaya koyduğu gerçeği iyi etüt etmek gerekiyordu...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar