Mil kavgasının arka planında ne var?

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

THY, ‘bayrak taşıyan’ havayolu şirketimiz. Son dönemde hızlı bir büyüme gösteriyor. Dünya havacılık endüstrisi yüzde 3’lerde büyürken, THY’nin çift haneli büyümesi ‘rahatsızlık’ yaratıyor. Son rahatsızlık dost havayolu Lufthansa ile ‘mil’ anlaşmazlığında su üstüne çıktı. Peki, THY ile Lufthansa arasında ‘kara kedi’ neden girdi?

Hatırlıyor musunuz?

Geçen yıl bu zamanlar, “dünyayı uçuracak ortaklık”tan söz ediliyordu...

Başbakan Tayyip Erdoğan ile Şansölye Angela Merkel anlaşmıştı...

Türk Havayolları ile Lufthansa ortak olacaktı...

Birleşme ile Delta Airlines’tan sonra dünyanın ikinci büyük havayolu şirketi doğacaktı...

Birkaç hafta önce, Lufthansa ile THY arasında bir anlaşmazlık haberi kamuoyuna yansıdı...

Anlaşmazlık ‘ortak uçuş ve mil kazanma’ konusunda...

Alman havayolu şirketi, önümüzdeki ocak ayından itibaren Türk havayolu şirketi ile seyahat eden müşterilerinin hesabına düşen millerin sadece dörtte birini kabul edeceğini duyurdu...

Daha açık bir anlatımla, Lufthansa, başlattığı bu uygulamayla THY’ye ‘senin dört liran benim bir liram eder’ diyordu...

THY, bu tek taraflı işbirliğini sınırlama kararına tepki gösterdi. 

THY ve Lufthansa, United Airlines, US Airlines, Singapore Airlines, EVA Air gibi birçok önemli havayolu şirketinin üye olduğu bir birliğin üyeleri:

Star Alliance...

Bu birliğe üye havayolu şirketleri arasında mil işbirliği yapılıyor...

Müşteriler de ortak uçuşlarda bu milleri kullanabiliyor...

Şimdi Lufthansa, ‘rekabet koşullarını’ gerekçe göstererek, THY ile uçan müşterilerinin millerinin ancak dörtte birini kabul edeceğini ilan ederek THY karşısında yeni bir pozisyon aldı...

Ne oluyor, merak ettim...

Dünya havayolu rekabetinde birbirini destekleyen...

SunExpress Havayolları’nda ortak olan...

Bir yıl öncesinde ‘birleşme’den söz eden bu iki dost havayoluna ne oldu?

Deyim yerindeyse, aralarına neden ‘kara kedi’ girdi?

Doğrusu, bu sorunun yanıtının sadece ‘mil’ kavgası olduğuna inanmak zor...

İşin arka planına bir göz atmakta yarar var...

Sivil havacılık bu yıl 100’üncü yılını kutluyor...

Havacılık endüstrisinin tepe örgütü Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği...

Kısa adı IATA...

THY dahil, 240 havayolu şirketi çatısı altında...

Küresel trafiğin yüzde 84’ünü temsil ediyor...

Geçen hafta Cenevre’de Global Medya Günü düzenledi...

Toplantıya katılan ANKA Ajansı’ndan Necmi Çelik’in haberine göre, 2014 yılında havayolu şirketlerinin gelir hedefi 743 milyar dolar...

Bu rakam bugüne kadarki en yüksek mutlak gelir...

Ama karlılığa gelince işin rengi değişiyor! Sadece şu kadarını söyleyeyim; 2013’te tüm havayollarının kâr beklentisi 13 milyar doları bulmuyor...

IATA Başkanı Tony Tyler, “Havayolu şirketlerinin karlılığı diğer sektörlere oranla çok düşük” diyor ve sözlerini bir örnekle sürdürüyor: “Yolcu başına düşen gelirimizi, McDonald’s sadece dört hamburgerden kazanıyor...”

“Tabii ki McDonalds’ın karlılığında gözümüz yok” diyor Tyler, “Ama hesap ortada. Cenevre’de dört adet Happy Mönü’nün fiyatı 30 dolar. McDonald’s’ın küresel net kâr marjı yüzde 20 düzeyinde... Onca teknoloji, onca insan kaynağı yatırımı, onca sermaye... Buna karşın havacılık endüstrisinin yolcu başına 6 dolara bile ulaşmayan gelirinin ne kadar kabul edilebilir bir ödül olduğunu sormak isterim!”

Havacılık endüstrisinde gelişim aynı hızda değil...

Kimileri yavaş, kimileri hızlı, kimileri daha da hızlı büyüyor...

THY, en hızlı büyüyenlerden biri...

Amerika ve Avrupalı şirketler ortalama yüzde 3 büyüyor...

THY’nin büyümesi yüzde 20’nin üzerinde...

Son 10 yıldaki büyüme oranı yüzde 450’yi aştı...

2003’te 101 destinasyona uçuyordu Türk Hava Yolları...

Bugün 243 destinasyona...

2008 krizi yaradı THY’ye...

Krizde birçok havayolu küçüldü...

Hatlarını iptal etti...

Verdiği siparişleri de...

O süreçte, THY tam aksine büyümeye karar verdi...

Verilen uçak siparişlerine talip oldu...

Dile kolay 105 uçak siparişi verdi...

Sektördeki daralmanın da etkisiyle uygun fiyatlarla uçakları filosuna kattı...

Filo büyüdükçe, THY’nin frekans sayısı da artmaya başladı...

2003-2013 dönemindeki artış tam 5 kat...

Moskova’ya örneğin, günde bir olan uçuş sayısı beşe çıktı...

Londra, günde ikiden sekize çıktı...

Uzun uçuşlarda da frekans arttı, örneğin New York günde üçe çıktı...

THY, peş peşe açtığı hatlarla bugün dünyanın en büyük ‘ağ’larından birine sahip...

Dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu unvanına sahip...

105 ülkede 243 kente uçuyor...

Dünyada en geniş uçuş ağına sahip 3 havayolundan biri konumunda...

Yeni açılan hatların çoğu Washington, Los Angeles, Houston gibi kıtalararası hatları kapsıyor...

İşte 16 Mayıs’ta Boston uçuşları başlıyor...

Sipariş edilen uçaklar geldikçe THY hatlarına yenileri eklenecek...

Örneğin San Francisco hattı...

Uçağın gelmesini bekliyor...

THY, yıl sonunu 233 uçakla kapatacak... Filo, 2014 sonunda ise 300 uçağa çıkacak... 2021 yılına kadar teslim edilmesi öngörülen siparişler ile ise 421 uçağa ulaşılacak... Bunların birçoğu yüzde 15 yakıt tasarruflu yeni nesil uçaklar...

THY, 2003’te 10 milyon civarında yolcu taşıyordu...

Verilen bilgiye göre, 2013 sonu 49 milyon yolcu ile tamamlanıyor...

Bugünkü büyüme hızıyla THY’nin 2020’li yıllarda 100 milyon yolcuyu aşması çok mümkün...

Ama 2015 hedefini 2011’de geçtiğine göre, bakarsınız bu rakamı daha da önce görebilir...

Sadece transit yolcu sayısı 2003’te taşınan toplam yolcu sayısını geçti...

Olaya bu cepheden bakınca manzara biraz daha netleşiyor...

Lufthansa, bugün dünyada havayolu taşımacılığını şekillendiren oyunculardan biri...

Şöyle açayım bu söylediğimi:

Dünya havayolları arasında üç büyük ittifak var...

Her birine belli havayolları liderlik ediyor...

American Airlines, Cathay Pasific, Finnair, İberia, Airberlin gibi havayollarının oluşturduğu ittifakın Avrupa’daki seri başı British Airways...

Aeroflot, China Airlines, Delta, KLM, AreoMexico, Korean Air gibi şirketleri çatısı altında toplayan Skyteam ittifakının seri başı ise Air France...

Lufthansa ise, az önce bahsettim, THY’nin de üye olduğu Star Alliance ittifakının seri başı...

Ancak gel gelelim, verilere göre, dünya havacılık endüstrisinin en iyi üç şirketi arasında sayılan Lufthansa, THY kadar hızlı büyüyemiyor...

Geçen yıl Lufthansa’nın yolcu sayısı yaklaşık yüzde 2.5 arttı...

THY’nin ise yüzde 25’e yakın...

Böyle bakınca THY 10 kat daha hızlı büyüyor...

Dün, THY dar gövdeli uçaklarla ancak kısa mesafeli uçuşlarda boy gösterebilirken, bugün geniş gövdeli uçaklarıyla pazarda Lufthansa ile karşı karşıya geldi...

Ve görünen o ki, ibre THY’den yana...

 

Havada savaş!

Havacılık endüstrisi analistlerine göre bir mesele daha var, Lufthansa’yı rahatsız eden...

Unutmadan onu da söyleyeyim:

Düne kadar, Körfez bölgesinin öne çıkan üç önemli havayolu Emirates, Etihad ve Katar’ı kendisine rakip görüyordu...

Hatta, dar gövdeli uçaklarıyla THY’nin Körfez’den İstanbul ve Frankfurt’a yolcu taşıması hoşuna gidiyordu Lufthansa’nın. Bir anlamda, pek de para hesabı yapmayan tehlikeli rakiplerle ‘ateş hattı’nda THY çarpışıyordu... 2010’dan sonra ise THY geniş gövdeli uçaklarla Afrika dahil kıtalararası uçuşlara ağırlık vermeye başladı ve hesaplar da bozuldu... Şimdi analistlere bakarsanız, ‘Körfez’i kenara bırakıp, yanında büyüyen tehlikeye bakmak’ durumunda hissediyor Lufthansa.

Her ne kadar bize pahalı gelse de, birçok hatta THY yüzde 30’a varan fiyat farkıyla Lufthansa dahil birçok havayoluna göre ‘rekabetçi’ konumda....

Sonra başka büyük bir avantajları var THY’nin:

En başta da ikram kalitesi...

THY ile Atilla Dogudan’ın DO&CO ikram şirketinin ortak kuruluşu TURKISH DO&CO’nun hazırladığı ‘uçan şef’li ikramlarla bu yıl boşuna Skytrax tarafından “En İyi Business İkram Servisi’ veren havayolu olarak seçilmedi...

Keza, yeniden ‘Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi’ ödülünün üçüncü kez alınması da bunun bir göstergesi...

Aynı şekilde, CIP hizmetleri de öyle... Artık İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki CIP o kadar talep görüyor ki, alt kat da kiralandı, iki kata çıkıyor...

Bu koşullarda, Lufthansa da tedbir almakta haklı...

Çünkü görünen o ki, THY bu rekabetçi özellikleriyle, Lufthansa’nın bahçesine girmiş...

THY, yolcuyu Almanya’dan alıp İstanbul’a getirmekle kalmıyor, bir de Uzakdoğu’ya götürüyor. Örneğin Hong Kong’a ya da Tokyo’ya...

Sonra o yolcu geliyor, kazandığı milleri Lufthansa’nın iç hat uçuşlarında bire bir kullanıyor...

Üstelik THY bir şey daha yapmış... Bakmış Almanya’da bir milyona yakın uluslararası iş yapan şirket var. Onlarla Ortadoğu, Uzakdoğu uçuşları için anlaşmalar yapmış...

Aralarında çok yakından tanıdığımız büyük Alman grupları da var... Diyelim ki, yılda 100 milyon euro uçak parası mı veriyor o grup...

Yapılan anlaşmayla 40 milyon eurosu THY’nin cebine giriyor...

Durun bitmedi, dahası da var...

THY bugün 12 Alman şehrine uçuyor: Berlin, Bremen, Düsseldorf, Frankfurt, Friedrichshafen... Liste uzayıp gidiyor... Kısa sürede iki kent daha eklenecek listeye; etti mi 14... 2014’teise sayı 17’ye çıkacak... Eh, Lufthansa’ya baksanız kendi iç hatlarında 20 kadar uçuşu var...

Tabii aynı haklara Lufthansa da sahip... O da gidip Trabzon’a, Malatya’ya uçabilir...

Ama uzun sözün kısası, THY’nin rüzgarı son dönemde rakiplerine fazla gelmeye başlamış...

Pazar savaşı sertleşiyor...

Büyük resmi görenler bu savaşın havada, yerde, sahada, masada süreceğini belirtiyor...

Belki sahada yenemeyen rakibinin bileğini masada bükmeye çalışacak...

Sivil havacılıkta Lufthansa-THY çekişmesiyle de iyice açığa çıkmış bir tür ‘savaş’ yaşanıyor... Önümüzdeki birkaç yıl son derece kritik... Bazı havayolları için bir ölüm-kalım savaşı bu...

İsviçre’nin Swissair’i, Lufthansa tarafından, İspanya’nın İberia’sı, British Airways tarafından satın alındı...

Belki onlar şanslıydı...

Örneğin uzmanlara göre, Alitalia da yaşadığı sıkıntıları böyle bir satın alma ile atlatmak istiyor ama talip bulamıyor...

Bu ‘kurtlar sofrasında’ oyuncu olmak kolay değil...

Öne çıkmak hiç kolay değil...

Özellikle büyükler kendi ‘çöplüğüne’ girilsin istemiyor...

THY, Polonya Hava Yolları’nı almaya kalktığında, karşısına Avrupa Birliği’nin, ‘havayoluna yatırım yapabileceği ama kontrol edemeyeceği’ kuralı çıkmıştı...

Portekiz Havayolları ‘bizi alın’ diye geldiğinde ise kuralı, artık ‘tecrübe’ kazanmış olan THY hatırlatmak durumunda kalmıştı...

Evet, konunun uzmanlarına göre havacılık endüstrisinde ‘savaş’ sürecek... Hem sahada hem masada... Üstelik oyunun pek de ‘fair play’ olması beklenmiyor...

Sonuçta, bloklar, ulusal devletler ve hatta gizli servislerin yer aldığı bir savaş bu...

Siber saldırılar dahil, ayak oyunlarının, bel altı vuruşların her an beklenmesi gereken bir mücadele...

Filler tepişirken, muhakkak ki, arada ezilenler olacak...

THY cephesi, ‘biz artık ezilecek noktayı geçtik’ görüşünde...

Doğrusu, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ve ekibinin getirdiği nokta da bu görüşü destekler nitelikte...

Yine de, şu kritik dönemlerde dikkatli olmakta fayda var...

Neden derseniz, ortaklık yapısına bir bakın derim:

Hisselerinin yüzde 50.88’i halka açık..  Yüzde 49.12’si Türkiye Cumhuriyeti’nin...

THY hepimizi yakından ilgilendirir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar