Mukayeseli üstünlük alanlarının önemi

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

 

Samsun medikal kümelenmesindeki firmaların anlattıkları, sağlık  sektöründe bu alanrda da önemlibir mukayasali üstünlüğümüz olduğunu gösteriyor. Gerçekçi taleplerinin dikkate alınması ile 7 milyar dolarlık  sağlık gereçleri ithalatının çoğunun yerli üretimle kapanabileceğini belirtiyorlar.

Samsun’da Medikal sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen “Kobi İşbirliği ve Kümelenme “ toplantısının haberini okuduğumda “mukayaseli üstünlüğümüz olan bu alandaki kuruluşların haklı taleplerinin ele alınılması gerektiğini bir kez daha düşündüm.

Çatalca'da dünya kalitesinde stent ve kalp cihazları üretimi yapan Alvimedica, konusunda benzer  yakınmaları olan İshak Alaton’u aramak bugün çıkacak haberden onu haberdar etmek istedim:

“Bizim gazetede Samsun’da medikal üreticilerinin bir haberi olacak, oku dertleri senin derdine benziyor” dedim. “Onlara söyle kendilerine katılmaya her türlü yardıma hazırım. Bir de sana bir mucizenin haberini vereyim. Bugün Alvimedica’nın bir yöneticisi Amerika’da onlara ürettiğimiz stentleri satıyoruz”dedi.

Son dönemdeki birçok örnek Türkiye’nin hem sağlık sektöründe birçok alanda, hem de sağlık aletleri, gereçleri üretiminde önemli imkanlaraulaştığımızı ve bu alanda mukayeseli üstünlüğe sahip olduğumuzu gösteriyor.

Şanlıurfa’da çevre ülkelerden gelen hastaların sayıları  kalp başta olmak üzere önemli ameliyatları, iyi bakım altında iyi sonuç elde ederek, uygun ücretle sonuçlandırabildikleri için her geçen gün artıyor. Malatya’ya aynı şekilde karaciğer naklin başta olmak üzere birçok önemli ameliyat için yabancı hastalar geliyor. Antalya’ya gelen turistlerin bir bölümü göz ve diş tedavilerini de bu geziler sırasında gerçekleştiriyor. Balçova Almanyalı emeklilerin özel sigorta imkanlarıyla termal turizminden yararlandığı bir bölge olarak hizmet veriyor. Ülkenin daha birçok kenti başta İstanbul olmak üzere sağlık turizminde mukayeseli üstünlüğünü ortaya koyup  Avrupalı ve Ortadoğulu hastalara öne çıkıyor.

Sağlıkta bu mukyeseli üstünlüğümüze karşın, tıbbi cihaz alanında sektör temsilcileri önemli imkana sahip olduklarını ve desteklenmeleri halinde 7 milyar dolarlık bu alandaki ithalatımızın önünü kısa sürede kesebileceklerini savunuyorlar. Ayrıca, ihracatta 1.58 dolar ortalamaya karşın kendi ihracatlarının kilosunun ortalama 300 dolara geldiğini belirterek, bu alanda da büyük imkana sahip olunduğunu belirtiyorlar.

Medical ürün üreticilerinin bu konudaki taleplerinin başında 3 yıl önce Başbakanlık genelgesiyle gündeme gelen, ama işlemeyen “Alımlarda yerli ürüne öncelik” konusunun işletilmesine uyulmasını bekliyorlar. Fason olarak Alman  firmasının kendilerine ürettiği bazı ürünlerin bile Almanya’dan satın alındığını öne sürüyorlar.

Kamunun yıllık alımları konusunda şeffaf listeler açıklamadıkları için, üretim yaparken önlerini iyi göremediklerini, bu alandaki şeffaflığın  gelişmesinin yerli üreticileri geliştireceğini söylüyorlar.

Kamu alımlarında ödemelerin sekiz aya kadar sarkmasının alım yapılan üretici firmaları zora soktuğunu, bu ödemelerin daha kısa süreye çekilmesini istiyorlar.

Organize sağlık sanayi bölgelerinin kurulmasının desteklanmesini, Ar-Ge altyapısının ortak kullanımının sağlanmasını ve sektörde nitelikli işgücü açığının giderilmesi için eğitim alanının desteklenmesini talep ediyorlar. Oysa, Çatalca’da 90 dönümde kurulan önemli labaratuarlara sahip eğitim kurumunun bu yıl eğitime başlaması bakanlık tarafından sonuçlandırılamadı.

Bütün bunlar sağlık  sektöründe de sağlık gereçlerinde de mukayeseli üstünlüğümüz olduğunu, kamunun basit destekleri ve ihalelerde kuralara uymasıyla 7 milyar dolarlık ithal sağlık gereçlerinin önemli oranda  yerli üretimle ikame edilebileceğini ortaya koyuyor. Tıpkı bir dönem yurt dışına ameliyat ve tedaviye giden hasta sayısının yüksekliği nedeniyle yurt dışına döviz öderken, şimdi yurt dışından daha çok sayıda hasta gelmesiyle bu alanda döviz girişinin artması gibi bir sonuç doğabilecektir.

Bu konuda Samsunlu medikal kümelenmede yeralan firmaların seslerine kulak verilmesi, önerilerine dikkat edilmesi, taleplerine cevap  verilmesi  gerekir. Bunun sonucu ithalata döviz çıkışı yerine, yerli üretimin artışı ve döviz girişi olacaktır...    

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar