Nezih Demirkent’i aramısdan ayrılışının 15. yılında andık...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Gazetemiz DÜNYA’nın kurucusu ağabeyimiz, meslek büyüğümüz, bize üretim ve Anadolu sevdası aşılayan önderimiz Nezih Demirkent’i  aramızdan ayrılışının 15. Yılında, 10 yıl önce aramıdan aynılan saygıdeğer eşi Prof. Dr. Işın Demirkent’le birlikte dün mezarları başında saygı, özlem ve rahmetle andık,

Sözü mesleimizle ilgili  büyük önem taşıyan görüşlerini sunmak için ona bırakıyorum:

- Önce gazeteciliği enformasyon olarak kabul etmek zorunluluğu vardır.  Gazetecilik haberleşme aracıdır. Bir küçük tarifle; gazetecilik sesle, resimle yada yazıyla dünyada olup biteni ulaştırma mekanizmasıdır. Bundan ötesi, yani habercilikten ötesi gazetelerin süsleridir.

- Yazılı basının, bir an için durduğunu, denetim altına alındığını düşünebiliyor musunuz? O takdirde ekonominin ne olacağını, televizyon ve radyonun ne hale gelebileceğini görüyor musunuz? Şunun bilinmesinde yarar vardır. Bir haberin yazılıp yayılmamasından doğacak sakınca yayılmasından daha büyük olur. Çünkü o zaman insan düşüncesi daha büyük bir haber gücü olarak devreye girer.

- Gazetesiz bir dünya yaratmak isteyenler, habersiz bir dünya yaratamayacaklarını bilmelidirler. Gazetelerde yayınlanmayıp da, toplumda yayınlanan haberlerin etkinliğini daha 1960’larda görmüş bir toplumuz. Bunu unutmamakta da yarar vardır. 

- Gazetelerin hergün yeniliklerle ortaya çıkması zorunludur. Bizim mesleğimizin belki de en güç yönü işte budur. Yenilik, yenilik, yenilik... Bir gün önceki  gazeteden farkımızın ne olduğunu saatler boyu tartıştığımız günler olmuştur. Çünkü dünya insanoğlu için her sabah yeniden kurulmaktadır. Kendinizi örnek alın. Sabah yatağınızdan kalktığınızda günlük bir programız vardır. Ancak az sonra bir haber bu programı altüst eder, çok kez işe giderken yolunuzu değiştirirsiniz, yapacağınız işi bırakır ya da yapmak istemediğiniz bir işi yaparsınız.

- Gazete ile okur arasında diyalog değişik boyutlarda olur. Bunu yalnızca okurun ilgisine bağlamak  ya da bir gazeteyi çok satmasıyla değerlendirmek doğru değildir. Çünkü gazetelerin okurlarına verebildikleri ile okurlarınz gazetelerden istedikleri arasında fark olabilir. Birçok okurun, “Bu gazetenin nesini beğeniyorum: ama almadan da edemiyorum” dediği olmuş, ya da tam bunun karşıtı, “Bu gazeteyi  okumazsam kendimi eksik hissediyorum” dediği duyulmuştur. İkisi de doğrudur. En azından ikisi de yanlış değiydir.

- Okur-gazete diyaloğu ya da gazetenin okurun düşündüklerini yansıtma görevi her dönemde gelişecektir. Mizanpajdan fiyata kadar her zaman her konuda okurlarımız gibi düşünmeye zorunlu olduğumuzu biliyoruz. Onun için gazetecilik kazanç mesleği değil bir hizmeti yerine getirme mesleğidir. Gazeteci kamu yararına çalışan kişidir. Gazetelerin en büyük kazancı ise okurların ilgisidir, büyüklüğüdür.

Demirkent, mesleğimizle ilgili ortaya koyduğu bu ilkeleri sürekli önde tutmayı başarmış bir gazeteici olmasının yanında, biz çalışalarında bu ilkeleri içselleştirmesini onlara aşılamış bir meslek büyüğümüzdür. Onu bu düşünceleriyle hatırlarken  bir kez daha rahmetle anıyorum...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar