“Nobel Ödülü” yoğunlaşma serbest piyasa ekonomisinin işleyişini önlüyor

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Nobel Ekonomi Ödülü, “Piyasa gücü ve regülasyon üzerine analizleri” nedeniyle Fransız ekonomist Jean Tirole’e verildi. 

Günümüzde serbest piyasa ekonomisi hemen her ülkede kabul edilen sistem. Küreselleşme, serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaşmasına imkan veriyor. 

Serbest piyasa ekonomisinde esas olan, piyasaya giriş ve çıkışın serbest olması. Rekabetin esas olması. Ancak ülke ölçüsünde ve şimdilerde küresel ölçülerde büyüyen dev girişimler var. Örneğin bankalar. Bilgisayar ve iletişim kuruluşları. Haberleşme ağları. 

Büyüyen girişimler, piyasaya hakim duruma gelince, serbest rekabet, serbest piyasa şartları gibi sistemin ana mekanizmaları çalışmaz oluyor. 

Sisteme yeni girişlere imkan kalmıyor. O zaman da hakim girişimler tüketiciyi istismar ediyor. Ekonomilerde üretkenlik ve rekabet gibi önemli mekanizmalar yok oluyor. 

Şimdilerde ülkelerde ve hatta küresel olarak çok sayıda sanayi sektörü veya sektör içindeki bazı kesimler birkaç büyük şirketin ya da tek bir tekelin egemenliği altında. 
Özelleştirmeler, şirket satın almaları, şirket birleşmeleri sonucu belli üretim konularında güçlü şirketlerin egemenlik veya tekel oluşturmalarına imkan verdi. 
Egemenlik sahibi ve tekel durumundaki şirketler ya verimsizlikleri ya da yüksek kâr bekleyişleri nedeniyle fiyatları yüksek tutarak, tüketiciyi sömürüyorlar. 
Egemenlikleri veya tekel durumları nedeniyle ise yeni verimli, üretken şirketlerin pazara girmelerine imkan vermiyorlar. 

Bütün bunların sonucunda ekonomilerde yozlaşma ortaya çıkıyor. İşte bu noktada kamu otoritelerine, devletlere piyasayı “regüle etme” (düzenleme) sorumluluğu düşüyor. Bu yapılmaz ise ekonomide yozlaşma giderek artacak. 

Nobel ödülüne layık görülen bilim adamı bu konuları işliyor. Çalışma alanının çerçevesi kabaca böyle. 

Aslında ödülü kazananın söyledikleri, yazdıkları yepyeni, bilinmeyen konular değil ama, önemli olan ifade şekli. Sorunun sergilenmesi. 

Türkiye İstatistik Kurumu bu konuda Türkiye’de olan biteni ortaya koymak amacıyla “Sanayi ve Hizmet Sektörlerinde Yoğunlaşma” araştırması yapıyor. 2014 yılı Ağustos ayında, 2012 yılı sonuçları açıklandı. 

TÜİK 515 farklı konuda faaliyet gösteren firmaların, faaliyet alanlarındaki yoğunlaşma (tekelleşme- piyasa payı) durumlarını belirledi. 

110 üretim kolunda çok yüksek, 87 üretim kolunda yüksek, 91 üretim kolunda orta, 227 üretim kolunda ise düşük derecede yoğunlaşma var. Yoğunlaşma oranı, bir faaliyet kolunda en büyük 4 girişimin ciroları toplamının o faaliyet konusundaki toplam ciro değerine bölünmesiyle belirleniyor. 

Eğer 4 ve daha az girişimin, belli bir faaliyet kolunda pazar payları yüzde 30’un altında ise düşük derece yoğunlaşma, yüzde 30-50 arasında ise orta derece yoğunlaşma, 50-70 arasında ise yüksek derece yoğunlaşma, yüzde 70’in üzerinde ise çok yüksek derece yoğunlaşma söz konusu. 

İmalat sanayinde faaliyet gösteren girişimlerin yüzde 25.9’unda çok yüksek derecede yoğunlaşma var. 

Toptan ve perakende ticaret sektöründe yüzde71.4’ünde, inşaat sektöründe yüzde 81’inde düşük derecede yoğunlaşma görülürken, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 42.9, ulaştırma ve depolama sektöründe yüzde 33.3 çok yüksek yoğunlaşma belirlendi. 

TÜİK’in belirlemeleri genel belirlemeler. TÜİK’in çalışmasının ekinde uzun bir listede her faaliyet kolunda yoğunlaşma derecesi ayrı ayrı gösteriliyor. 

Belli konuda yatırım yapacakların TÜİK’in çalışmasını incelemelerinde yarar var. 

Nobel ödülü vesilesiyle TÜİK’in bu önemli çalışmasının gündeme gelmesi iyi oldu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018