OECD’de en yüksek gıda enflasyonu Türkiye’de

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Merkez bankaları 1970’li yılların başında Bretton Woods para sistemi çökene kadar iktisat politikasının baş aktörü oldu. İktisat politikasının amaçlarının (işsizlik, büyüme, enfl asyon gibi) tümünden sorumlu oldular. 1973 krizi sonrasında ise, merkez bankalarının sadece enfl asyondan sorumlu olması yönündeki (neo klasik iktisadın uzantıları parasalcı ve yeni klasik makro iktisatçı okul savundu) düşünce egemen oldu. Bu görüş 2007/2008 krizine kadar tartışmasız kabul gördü. Kriz ile birlikte bu görüşün güçlü temsilcisi Fed, maliye politikası uygulamasında da (hazine tahvillerine alım yönlü müdahaleleri, büyüme artırmaya, işsizliği azaltmaya yönelik kararları) aktif rol aldı. Diğer güçlü Merkez Bankaları olarak görülebilecek olan Avrupa Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası ve İngiliz Merkez Bankası’da benzer politikalar uyguladı. Yani yeniden başa dönülmüş oldu. Fakat yaşanan krize rağmen dünya merkez bankaları için hala fiyat istikrarı önemli bir hedef değişken. Bu hedef şu anda gelişmiş ülkeler için sorun değil. Çünkü bu ülkeler deflasyon kıyısında. 

TCMB’nin tek bir amaca yönelmesi (enfl asyon, fiyat istikrarı) ancak 2001 krizi sonrası mümkün oldu. Banka enfl asyon hedefl emesi programı ile fiyat istikrarını yakalamayı çalışıyor. Bunda da kısmen kazanımlar elde etti. 1960 sonlarından bu yana, ilk defa tek haneli enfl asyon yakalandı. 

Son üç yıldır büyüme oranı yüksek seyretmemesine rağmen, TCMB hedef enfl asyon oranına erişemiyor. Bu yılda ne yılbaşında belirlenen %5 oranına, ne de revize edilen %6,6 oranına erişmesi mümkün gözükmüyor. TCMB Başkanı yılın üçüncü enfl asyon raporunu açıklarken, enfl asyondaki artışın nedeni olarak şöyle bir yorum getirdi: “Yurt içi gıda fiyatlarındaki yakın dönem gerçekleşmeler, uluslararası gıda fiyatlarından önemli derece ayrışmaktadır. Yurt içi fiyatlar ilk çeyrekte yurt dışı fiyatlar ile beraber yükselirken, yurt dışı fiyatlardaki önemli düşüşlerin aksine, ikinci çeyrekte de artmaya devam etmiştir. Kuraklık yurt içi gıda fiyatları üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.” 

TCMB enflasyon oranındaki yükselişe koyduğu teşhis, gıda maddelerinin fiyatlarındaki yükseliş. Bunda da haksız değil. Temmuz sonunda OECD tarafından yayınlanan verilere baktığımızda, üye ülkeler içinde en yüksek enflasyon oranı %9,2 ile Türkiye’de. Gıda grubu fiyat artışında %12,5 ile Türkiye yine ilk sırada. Yani sorun talepte değil, arz da. Türkiye dünya tarım üretiminde ilk sıralarda yer alan bir ülke olmasına rağmen, gıda malları üretimin de hızla ivme kaybetmeye başladı, bunun sonucunda da fiyatlar yükseliyor. Kuraklığın nedeni TCMB olmadığına göre, tarım ürünleri arzını etkileyen koşullar nelerdir diye bakmak gerekiyor. Bunların birkaçını sıralayalım: 
• 2001 krizi sonrasında uygulanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı çerçevesinde başlayan ve AKP Hükümetlerince de devam ettirilen tarım politikaları (Haksızlık etmeyelim ana muhalefet partisinin ekonomi programı da hemen hemen AKP ile aynı. Yine de seçim kazanamıyorlar. Çünkü halk coca cola dururken, taklidini içmiyor. CHP’liler bunu anlamıyor. Çünkü CHP yönetimi okur yazar, fakat okumaları yok), • Son on yıldır doğayı yok etmeye (dolayısıyla tarım sektörüne) yönelik, artık katliam noktasına gelen politikalar. 
• Ormanların yok edilmesi, tarımsal alanların inşaat sektörüne tahsis edilmesi. 
Dünya da gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de fiyatlar artıyorsa, suçlu olarak TCMB’yi görmek kuramsal anlamda da, politika uygulaması açısından da doğru değil. Bundan dolayı siyasetçilerin TCMB’ye yüklenmesi anlamlı değil.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019