“Ölüm hep bana bana mı düşer usta...”

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Son dönemde birbiri ardından yaşanan iş kazaları ölümlerinde hep Refik Durbaş’ın Zülfü Livaneli tarafından bestelenen “Çırak aranıyor” şiirinin başlığa aktardığım dizesi melodisiyle aklıma oturup yüreğimi dağlıyor: “Ölüm hep bana bana mı düşer usta...” 

Mecidiyeköy’deki son rezidans inşaatındaki asansör kazasında on işçinin ölümünden sonra, aynı inşaatın işveren tarafından süresiz durdurulmasının ardından, işsiz kalan işçilerin TV görüntüleri, ellerinde çantaları ve şaşkın bakışları, ne söyleyeceklerini bilmez hallerini görünce, şiirin başka bir dörtlüğünü hatırlıyorum: “Gurbet ne yana düşer usta/Sıla ne yana/ Hasret hep bana /Bana mı düşer usta” 
Türkiye en çok iş kazasının, sakatlıkların ve ölümlerin yaşandığı bir ülke. Buna rağmen Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun diğer alanlardaki sözleşmelerine imza atıp uyguladığı halde, Türkiye ILO’nun İş Güvenliği ve İş sağlığı standartlarını belirleyen 167. ve 176. sayılı sözleşmelerini bugüne kadar imzalamayan ülke durumunda. 

ILO tarafından 176. sayılı sözleşme 1988’de kabul edilip 1991’de yürürlüğe girerken, inşaata kural getiren 167. sayılı sözleşmede 1995’te yürürlüğe girmesine karşın, Türkiye tarafından bugüne kadar ikisi de imzalanmadı. 167 sayılı ILO sözleşmesine göre, en az iki işçinin yer aldığı inşaatlardan başlayarak, inşaatlarda iş güvenliği ve iş sağlığının kurallarını ortaya koyuyor. Çalışmalar sırasında alınması gereken koruyucu önlemleri sıralıyor. İşverenleri inşaatın her bölümünde çalışanlar için özel koruyucu cihazlar ve kıyafetler sağlamakla görevlendiriyor. Bunun yanında sağlıklı beslenme ve temiz içme suyu teminiyle işverenleri iş sağlığı için de görevli kılıyor. 

Peki, bu sözleşmelerin imzalanmadığı ülkemizde iş kazaları ve inşaat kazalarının bunun içindeki payı açısından tablo neyi gösteriyor? 

Türkiye’de 2008 yılında 72 bin 973 kayda geçen iş kazasında 865 ölüm olayı yaşanırken, 2009-2010 yıllarında kazaların önce 64, sonra 62 bine inmesinin ardından, 2011’de 69 bine, 2012’de 74 bin 871 bine yükseliyor. Buna göre iş kazaları 2012’de 2008’e göre yüzde 2.5 ‘lik artış gösteriyor. Aynı dönemde inşaatlarda iş kazalarındaki artış ise yüzde 12.5 olarak gerçekleşiyor. 2008 yılında 5 bin 574 olan inşaatlarda iş kazası sayısı 2012’de 9 bin 209’a yükselmiş durumda. Bu da toplam iş kazalarının yaklaşık yüzde 12’sinin inşaatlarda olduğu sonucunu veriyor. Buna karşılık iş kazaları ölüm olayları içerisinde inşaatta iş kazalarının oranı ise yüzde 34 gibi büyük pay tutuyor. 
İnşaatlardaki bu yüksek iş kazalarında ölüm oranı, ILO’nun henüz imzalamadığımız 167 sayılı sözleşmesini bir an önce imzalayarak yürürlüğe koymamızın zorunluluğunu ortaya koyuyor. Başbakan Davutoğlu’da sözleşmeyi bir an önce gündeme alacaklarını belirterek, 1995’ten bu yana 19 yıldır imzalanmayan ILO sözleşmesinin imzalanacağını belirterek, “Bir musibet, bin nasihatten evladır” atasözünü doğruluyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar