Örnek bir OSB, etkileyici bir konuşma...

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI hilmideveli@gmail.com

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu’nun (OSBÜK) daveti üzerine 1-3 Ekim’de çevre OSB’lerin başkan ve bölge müdürleri ile OSBÜK ortak toplantısı ve Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nce (AOSB) düzenlenen “2014 yılı En Başarılı Firmalar Ödül Töreni”ne katılma fırsatını buldum.

Antalya; binlerce yıllık tarihi ile açık hava müzesi, doğal güzellikleri, denizi ve güneşi ile tabiat harikasına sahip olmakla ülkemizin turizmin başkenti olarak tanımlanmayı hak ediyor.

Bu değerlerin yanında kentte sanayileşme çabaları her geçen gün kentte sanayinin ağırlığını arttırıyor.

1976 yılında kurulmasına karar verilen OSB, bugün sanayicisine en ucuz elektriği, en ucuz suyu, en ucuz enerjiyi kullandıran, meslek lisesi açarak eğitime kazandırmış, en çevreci ve en yeşil OSB ödüllerine lâyık görülmüş, her yönüyle ülkemizde örnek çağdaş bir OSB konumunda görülüyor.

Programda, OSB’de faaliyet gösteren işletmelerden AGT entegre MDF üretim tesislerinden Selçuklu mimari tarzda yapılan modern camii ile sanayicilerimize, yılda 200 bin adet mevsimlik çiçek üreten seraya, arıtma çamurunu yakıt olarak kullanılabilecek yerden ısıtmalı solar kurutma tesisinden mart ayında hizmete açılması planlanan 30 odalı otel; restoran; spor salonu; 6 hektarlık orman alanı ve 75 kişilik kreşin inşaatına kadar örnek bir OSB’yi gezme olanağını bulduk.

AOSB Yönetim Kurulu Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bahar,  OSB’nin çağdaş anlayışla tasarlanan, teknolojinin gelişmiş enstrümanlarıyla donatılmış yönetim binasını gezdirirken “Burada emeği geçenleri şükran ve minnetle anıyorum” diyerek vefanın  örneğini sergiliyordu.

Konuşmasında “AOSB olarak edindiğimiz bilgi ve deneyimlerimizin Antalya ile sınırlı kalmasını düşünmüyoruz. Isparta Süleyman Demirel, Isparta Deri, Isparta Yalvaç, Burdur I., Burdur II., Burdur Bucak, Antalya Kumluca organize sanayi bölgelerini bu bağlamda değerlendiriyoruz” sözleriyle ezberbozan farklı bir başkan profili çiziyordu.

Ödül töreninde yaptığı etkileyici konuşmasında da; ülkemizin ekonomisinde, sanayinde bugüne kadar yapılan güzel çalışmaları sıralarken, eksiklikleri, yanlışlıkları yapılması gerekenleri nazik ancak kararlı bir üslupla dile getirmesi salonu dolduran sanayici ve eşlerince uzun süren  alkışlarla desteklendi... 

Konuşmanın bir bölümünü paylaşmak istiyorum: 

“Hepimiz biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş vizyonu olan çağdaş uygarlık düzeyinin ilerisine geçme ülküsü, bilgi ve teknolojiye dayalı güçlü bir sanayi sektöründen geçmektedir. Bu nedenle bizim sanayiciler olarak çabamız ve başarımız bireysel girişim meselesi değil, tamamen bir memleket meselesidir. Her fabrika bir kaledir. Bizlerde bu kalelerin, kalbi, ülkesi ve milleti için atan neferleriyiz. Bu törenin amacı da bu doğrultuda sanayinin neferlerine, kadirşinaslık göstermek, takdir etmek, teşekkür etmektir. 

Buraya kadar bardağın dolu tarafını anlattım, ancak yaşadığımız gerçek Bölgemizin başarılarından ibaret değildir. Bizim dünyamız, bizim aşkımız sadece Antalya’dan da ibaret değildir, bizim aşkımız Anadolu’dur, bizim aşkımız Türkiye’dir. Dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim...Türkiye varsa biz varız, Türkiye yoksa biz yokuz. Biz sanayiciler bunun bilincindeyiz.

Bizim için gerçek başarı, anaların ağlamadığı, gençlerin erkek ve kadınların geleceğe güven ve heyecanla baktığı, Mevlana’nın, Yunus’un aşkının yaşadığı, dünyanın övgüyle söz ettiği hoş görülü Türkiye’dir. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin şu anda bir başarı örneği olduğunu söylemek bizim için kolaycılık olur. 

Sözü eğip, bükmeden söyleyeceğim. Bugünlerde hiçkimse eleştiri duymak istemiyor, oysa eleştiri olmadan, ortak akıl olmaz, doğrular bulunamaz. Ortak akıl demokrasiyle, tartışmakla olur. Türkiye’de bürokrasi, hukuk sistemi, eğitim sistemi anayinin ve sanayicinin performansının gerisinde kalmıştır. Türkiye ilerlemeden biz ilerleyemeyiz. En önemli ayak bağlarımızdan birisi eğitim sistemidir. Artık tek tip insan eğitim sistemimiz, özgür düşünmeyi, sorgulamayı,  insan sevgisini, dürüstlüğü öğreten bir sisteme dönüştürülmelidir. Bilim en önemli ışığımız olmalıdır. Artık, üniversiteleri bina olarak gören anlayıştan kurtulmalıyız. 

Her üniversiteyi görevlendirildiği stratejik ürünlerin geliştirildiği bir kurum haline getirmeliyiz. Her ilde bir üniversite, her ilçede bir fakülte gibi bir anlayış doğru değildir.

Üniversiteler hükümsüz diploma veren binalar olmaktan çıkmalı, sanayiciye nitelikli işgücü ve bilgi üreten, ülkeyi ve bölgeyi yönlendiren gerçek evrensel bilim ortamlarına dönüştürülmelidir.”

Başkan Ali Bahar’ın konuşmasının uzunca alkışladığımız bölümünden aktarabildiklerim bunlar. Çevre OSB’lerin başkan ve bölge müdürleri ile OSBÜK ortak toplantısını haftaya yazacağım..  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar