İşyerinde demokrasi olur mu?

Seçimlerden çıkalı ve demokrasinin keyifli ve zor yanlarını göreli henüz iki hafta olmuşken... Demokrasi mi, otokrasi mi: İş modelinize hangisi daha uygun?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İşyerinde demokrasi, önemli kararlar almadan tartışmak, kararları oylamak ve çoğunluk katılımıyla konsensüse varılan kararları uygulamaya geçirmek gibi demokratik uygulamaların işyerinde hayata geçirilmesine dayanır. Demokratik uygulamalar işyerinden işyerine farklı şekillerde uygulanır. Her işyeri kendi kurumsal kültürüne, patronların, yöneticilerin ve çalışanların çalışma biçimlerine göre, demokratik süreçleri ve uygulamaları benimser, bazılarını da uygulamaktan kaçınır. Bazı kar amacı gütmeyen kurumların katıksız pür demokrasiyi işyerine taşıdıklarını, her kararda demokratik çoğunluğa ulaşmak için çaba harcadıklarını görürüz.

Kâr amaçlı kurumların çoğunda demokrasi, çalışanların işi kendi işleri gibi benimsemeleri için zemin hazırlamakla gerçekleşir. Aidiyet hissini en etkili şekilde veren sistem çalışana hisse vererek onu şirketin sahipleri arasına almaktan geçer. Çalışanın hisse sahibi olmasıyla beraber, kendi çalıştığı şirkette söz ve hak sahibi haline gelir. Maaşının yanında, kendi çalışmalarının katkısını şirketin hisselerinin yükselmesiyle ve sahip olduğu hisselerin değer kazanarak kendi kazancına yansımasıyla ödüllendirilir. En basit haliyle, kendi işinin patronu haline gelir. 

Bu sayede şirketin sonuçları çalışanın sonuçları ile aynı noktada buluşur. Kendi için çalışıp performansını arttıran çalışan şirketin bütünsel verimliliğine ve karlılığına da etki eder. Tam anlamıyla kazan- kazan bir sonuç ortaya çıkar. Eşitlik modeli (Equity Model) olarak bilinen bu modelde, katılımcı yönetim ve çalışanların da içinde olduğu hissedarlar arası sağlam iletişim şirketin başarılarını pekiştirir. 

2014 yılının en demokratik şirketleri 

Dünyanın en demokratik kurumlarını çalışanlara yaptığı bir anketle belirleyen WorldBlu, 2014 yılının en demokratik 41 şirketini belirlemiş. Teknolojiden üretime, sağlıktan perakende ve hizmet sektörüne kadar birçok özel, kamu, kar amacı güden ve gütmeyen kurum listeye girmeyi başarmış. Kuzey Amerika’dan İngiltere’ye Malezya’dan Haiti’ye, Yeni Zelanda’dan Belçika ve Romanya’ya geniş bir coğrafyada bulunan bu şirketler çalışan özgürlüğünü öncelikleri haline getirmişler. WorldBlu anketinde kurumların genel tasarımları korku-bazlı mı yoksa özgürlük odaklı bir yaklaşıma mı dayanıyor detaylı bir şekilde inceleniyor. 

WorldBlu’nun demokrasi tanımı nedir? 

Demokrasi, her çalışanın her karar üzerinde söz sahibi olması anlamına gelmez. İş dünyasına uyarlandığında, demokrasi fikri daha az mutlak bir otorite üzerinden yönetim ve bireysel çalışanlara daha çok inisiyatif ve hak verilmesi olarak değerlendirilebilir. 

WorldBlu listesi ülkeler gibi şirketlerin de, demokrasiyi farklı şekilllerde uyguladığının en güzel göstergesidir. FastCompany’nin yazısına göre, her şirketin demokrasi anlayışı ve uygulaması farklıdır. 1-800-Got-Junk aylık konsey toplantıları düzenlerken, DaVita günlük operasyonel yönetimini 1300 diyaliz kliğinde çalışan yöneticilerin inisiyatifine bırakır. Yazılım firması Motek çalışanlarına yan gelirleriyle ilgili karar verme şansı verir, kaynakların nasıl dağılması gerektiğini oya sunar. 

Teknoloji işyerini demokratikleştirmekte 

Açık işyerleri lehine gelişen trendler iş geliştirmek için yeni bir düşünce sistemi oluşturmakta. MIT öğretim üyesi Tom Malone’na göre, iş dünyası tarihinde ilk kez büyük şirketlerin ekonomik avantajlarını ve küçük şirketlerdeki insan faktörünü dikkate almakta. Teknoloji sayesinde, tüm verilerin ulaşılır hale gelmesiyle beraber bugün karar mekanizmasına her düzeyden çalışanların dahil olması çok doğal. Bu yukarıdan kontrol edilen yönetim sisteminin çöktüğü anlamına gelmemekte. Büyük şirketlerin çoğunda hala küçük bir grup üst düzey yönetici şirketin ne yöne gideceğini tayin etmekte. Emir ve kontrol üzerine kurulu bu yapı hızla değişen pazarlarda faaliyet gösteren şirketler için fazla anlam taşımamakta. Böyle durumlarda yukarıdan gelen emirlere kafası yatmayan çalışanların gösterdiği direnç ile zaman kaybetmek söz konusu. Oysa, demokratik firmalarda kararların alınması sırasında zaman harcansa da, çoğunluğun kabul ettiği kararı uygulamaya geçirmek çok daha hızlı ve pürüzsüz olmakta. Bunun en önemli sebebi, çalışanların fikri kavramış, enine boyuna tartmış ve uygulamaya gönüllü olmaları. Özellikle üstün yetenekleri şirkete çekmek veya mevcut çalışanlar içinde bulunan yetenekleri kaybetmemek adına işyeri demokrasisi önemli rol oynar. Yükselen yetenekler, yaşları ve konumları ne düzeyde olursa olsun, fikirlerinin dinlenmesini ister, ciddiye alınmaktan memnuniyet duyar. Daha genç yaşlardaki çalışanların çoğu takım halinde çalışmaya alışıktır, görüşlerini blogları aracılığıyla çevreleriyle paylaşırlar. Enron gibi devlerin çöküşüyle beraber, gizlilik üzerine kurulu, otokratik sistemlere karşı çekimser hatta önyargılı yaklaşırlar. 

Center for Dispute Resolution’ın Direktörü Kenneth Cloke’ne göre, daha fazla sayıda çalışanı karar mekanizmasına dahil etmek, şirketlerin verimliliğine olumlu şekilde etki etmekte. Örneğin, bir satış takımının kotalarını tutturdukları takdirde alacakları ödülü tayin etmelerinin, üst yönetimin bonuslar konusunda söz sahibi olmasından daha etkili bir yöntem olduğunu göstermekte. Sekreterlerin başka sekreterlerin işe alımında karar verici olmalarının sağlıklı bir çözüm olacağını göstermekte. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak, yöneticilerin nasıl asistanlar aradıklarını en iyi onlar bilmekte. Daha fazla sayıda çalışanı bir şirketin yönünü belirlemede dinlemek, eğitim, ilişki geliştirmek ve takım oluşturmak konularında çalışanların istek ve ihtiyaçlarına cevap vermek anlamına gelmekte. Bu demokratik yöntem tek dezavantajı, süreçlerin uzun sürmesi ve sabır gerektirmesi. Ancak unutulmaması gereken doğru uygulamanın önemi. Kararların alınma sürecindeki planlamanın, uygulamaya inmesi ve her etapta çalışanların süreçlerin içine dahil edilmesi gerekli. 

Demokratik bir firma olmak kağıt üzerindekinden çok daha zor. İşlerine yüzde yüz bağlı yöneticilerin dahi demokratikleşme sürecinde sınıfta kaldıkları durumlar olmakta. Örneğin, internet üzerinden bir şirket kurmaya çalışırken, ürün ve iş planı konusunda herkesin görüşünü almaya çalışan girişimci, şevkle baş koyduğu demokratik süreçte kaybolmakta. Sonunda saptaması şöyle; herkes sesinin (görüşünün) duyulmasını istemekte ancak iş yapmaya gelindiğinde iş yapan sayısı yok denecek kadar az.

En demokratik global firmaların birkaçı

WorldBlu’nun listesinde bulunan 41 tescilli demokratik kurumu tebrik etmek şart: Gençlerin liderlik vasıfl arının geliştirilmesinde önemli bir oyuncu haline gelen AIESEC International, Romanya’nın eğitim sistemini değiştiren Cros, sağlık sektöründe faaliyet gösteren DaVita, kişiye özel varlık yönetimi yapan Empyrian Wealth Management, tarım ürünlerini korumak üzere çözümler geliştiren Hagie Manufacturing, yönetim alanında web bazlı üniversite dersleri veren Mindvalley, güneş enerjisi alanında çözümler üreten Namaste, uzaktan çalışmayı destekleyen hizmetler geliştiren Podio, içerik pazarlama ve sosyal medya alanında faaliyet gösteren Propellernet, online ayakkabı satışında Amerika’nın bir numarası Zappos. Tüm bu şirketlerin ortak noktası demokrasiyi işyerlerine taşımaları. Belki her şirket için demokratik uygulamaları işyerine taşımak mümkün olmayabilir ancak minik adımlarla da olsa bir iki demokratik adımın iş süreçlerine dahil edilmesi çalışanlar için büyük bir motivasyon kaynağı haline gelmekte. Kim görüşlerini dile getirmek ve yönetimde söz sahibi olmak istemez ki...

Worldblu'nun 10 kurumsal demokrasi prensibi

1. Amaç ve vizyon 
Demokratik bir kurumun var olma nedeni (amacı) ve nereye gittiği ve de neleri başarmayı hedefl ediği (vizyonu) nettir

2. Transparanlık
Gizli dernek psikolojisini geride bırakın. Demokratik şirketler çalışanlarına fi nansal bilgiler, strateji ve ajandaları konusunda açık davranır. 

3. Diyalog ve dinlemek
Birçok şirkette süregelen yukarıdan çalışanlara dikte edilen monolog veya hiçbir işe yaramayan sessizlik yerine, demokratik kurumlar yeni anlamlar çıkartılan ve çalışanların bağlılığını arttıran diyaloglar kurmaya önem verirler. 

4. Adil olmak ve saygınlık
Demokratik kurumlar çalışanlarına karşı adil davranmayı prensip edinirler, çalışanlarının saygınlıklarını korumak öncelikleridir. 

5. Sorumluluk almak 
Demokratik kurumlar sorumlu kimse onu parmaklarıyla gösterirler ancak amaçları suçlamak değil, durumu düzeltmek ve sorumlu kişiyi rahatlatmaktır. Kurumdaki her şey saydam olduğundan, kimin neden sorumlu olduğu da açık ve nettir. 

6. Birey + takım
Demokratik kurumlarda, birey takımın geneli kadar önemlidir. Yani, çalışanlar bireysel katkıları bazında değerlendirildikleri gibi, takım olarak kurumun hedeflerine ulaşmasına destekleriyle de değerlendirilir ve takdir görürler. 

7. Seçim
Demokratik kurumlar çalışanlarına anlamlı seçimler sunarlar. 

8. Dürüstlük
Oyunun adı ‘dürüstlük’tür. Demokratik şirketlerin vazgeçilmez değeridir ‘dürüstlük’. Özgürlüğün disiplin gerektirdiğini bilirler ve etik anlamda ne yapmanın doğru olduğu bilinciyle hareket ederler. 

9. Sorumluluğun dağıtılması
Demokratik kurumlar gücün doğru bir hesapla paylaştırıldığından ve çalışanlar arası adil bir şekilde dağıtıldığından emin olurlar. 

10. Yansıtma ve değerlendirme
Demokratik kurumlar sürekli geri bildirime ve gelişime açıktırlar. Geçmişten öğrenmek ve öğrenilenleri geleceğe uygulamanın öneminin bilincindedirler.

www.datassist.com.tr

Bu konularda ilginizi çekebilir