Petrol: kim kime karşı

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi dunyaweb@dunya.com

Petrol fiyatlarında düşüşü ağırlıklı ABD-Rus mücadelesine bağlayanlar olduğunu biliyorum. Gerçekten de daha heyecanlı bir senaryo. Ancak rakamlar incelendiğinde gerçek çok daha yalın görünüyor:2007 yılında global petrol talebi günlük 87.1 milyon varil seviyesindeydi ve OPEC'in aldığı pay yüzde 37'ydi. 2015 yılında global talep günlük 93.7 milyon varil ve OPEC'in payı bu kez yüzde 31. OPEC 'kartel' için savaşıyor. 

Pazartesi günü JODI'den gelen rakamlara baktığımızda Suudi Arabistan’ın mart ayında günlük 7.9 milyon varil ihracat yaptığını görüyoruz. Bu 2005'ten bu yana en yüksek seviye. Söz konusu ülkenin döviz rezervlerine baktığımızda ise ortalamadan çok daha hızlı bir şekilde erdiğini görüyoruz. Oysa ki Suudi Arabistan rezerv büyüklüğü açısından bunu sorun edecek bir ülke değil. Ancak daha düşük rezerve sahip ülkeler için fiyattan ziyade nakit akışı önemli ve bu nedenle düşün fiyat kısıntı değil aksine daha yüksek üretim getiriyor. Nitekim OPEC’in 11 ay üst üste hedefin üzerinde petrol pompaladığını biliyoruz. Kısacası OPEC ABD için Ruslarla savaşmıyor, kendisi için hem Ruslarla hem de ABD ile savaşıyor. Ve son toparlanmaya rağmen 5 Haziran toplantısında bir indirim düşük ihtimal (İran konusuna da bağlı olduğunu düşünüyorum). 

ABD’de de kuyu sayısında önemli bir düşüşe rağmen üretimde buna paralel bir gerileme görmüyoruz. Daha önce de bu konuya değindiğim için durumu özetliyorum. Kapanan kuyular en verimsiz kuyular ve verimli bölgelerde de maliyetler giderek düşüyor. Dahası tıpkı ülkeler gibi şirketler de yaptıkları yatırımlar, aldıkları krediler, kullanım hakları gibi uzun vadeli nakit hareketleri nedeni ile petrol fiyatları başa baş maliyetlerinin altına düştüğünde kapıyı kapatıp çıkmak yerine daha fazla petrol üreterek nakit akışlarını dengede tutmaya çalışıyor. Crack Spread olarak bilenen ve ham petrol ile işlenmiş ürün arasındaki ilişkiyi fiyatlayan göstergeler rafinerilerin önceki aylara göre daha yoğun ve karlı çalıştığını gösteriyor. Yıl başında 47 dolara kadar gerileyen WTI'da 65-67 aralığını mümkün görülmekle beraber uzun vadeli bir trend başlatacak dinamikler yok. Çin ve Hindistan gibi büyük ekonomilerin stoklarını büyütmesi veya açıklanan ekonomik paketler ara ara fiyatları yukarıya götürebilir ancak son 5 yılda görmediğimiz bir talep artışının veya spekülatif alımların ortaya çıkması zor. Elbette jeopolitik gelişmeler fiyatlar üzerinde her zamanki gibi etkili olacaktır. Irak’ta Ramadi’nin düşmesi ile Bağdat daha da savunması hale gelmiş durumda. Buna rağmen Birinci Körfez Savaşının petrolü yükselttiği ancak yükselişin kalıcı olmadığını hatırlarsak jeopolitik gelişmelerin kalıcı bir trende dönüşmesi zor görünüyor.

Kısacası Petrolde yukarı banda yakın seviyelerdeyiz ve yatay aşağı hareketi bir süre daha devam edecektir. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019