Petrol tahtasına bakmak mı, reform mu daha kolay?

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Yapısal reformun önemini dün bir kez daha gördük…

Garanti Bankası’nın yüzde 14’ü 2 milyar euroya satıldı…

Banka yönetimi ve personelinin özverili çalışması dışında, 2001 krizinden sonra bankacılıkta gerçekleştirilen yapısal reform sayesinde getirilen kurallar, verilen destekler ve arttırılan denetimlerdir bu yüksek fiyatın nedeni…

★ ★ ★

İkinci yapısal reformumuzu da bütçe uygulamaları ve mali disiplin adına yapmıştık…
O reformun da olumlu sonuçları ortada…

★ ★ ★

Üçüncü yapısal reformumuzu hatırlamıyorum…
O nedenle eğitim sistemi ekonomiye katkı sunamıyor…
O nedenle adalet sistemi ekonomiye katkı sağlamıyor…
O nedenle vergi sistemi ekonomiye katkıda bulunmuyor…
O nedenle tarımda, turizmde, madende potansiyel kullanılamıyor…
O nedenle sanayi üretiminde dışa bağımlılık artıyor…
O nedenle işsizlik yükseliyor, büyüme ve refah seviyesi düşüyor…

★ ★ ★

Yapmıyoruz…
Çok ilginçtir, yapınca da fazlasıyla yapıyoruz!
“Vur” deyince, öldürüyoruz!

★ ★ ★

Mesela bankacılık sisteminde ki reform…
Doğrudur, o reform sayesinde, sürekli olarak Hazine’ye akıtılan paranın büyük bölümü reel kesime kredi olarak döndü…
Ancak…
Sermaye Yeterlilik Oranı’nı bir dönem yüzde 20’lere kadar çıkardık…

Üretim için, ihracat için, araştırma/geliştirme için, istihdam için sermaye sıkıntısı çeken bir ülkede, bankalara, argo tabir ile, “Sermayenin üzerinde otur!” dedik…

Doğrudur, “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.”; Doğrudur, krizlerle dolu bir geçmiş var; doğrudur, her şeye hazırlıklı olmamız gerekiyor…

Ancak… Sermaye Yeterlilik Oranı’nda yüzde 8’in, “Çok iyi bir oran” olarak nitelendirildiği dünya önümüzdeyken; gelişim için sermaye gerekliliği hesap edilip yüzde 10/yüzde 12 gibi bir oran uygulanamaz mıydı?

Uygulansaydı, belki şu anda Garanti’nin yüzde 14’üne 3 milyar Euro verilmişti!

★ ★ ★

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında yapacaklarını anlatırken söylemişti…

"Dönem başkanlığımızda hem dünya için hem de kendimiz için “Yapısal reform, yapısal reform, yapısal reform” demeye devam edeceğiz" demişti…

Babacan’ın iyi niyeti ve çözüm adresi ortada… 

Ancak…“Kabul edenler, etmeyenler…” denildiği zaman kabul etmeyenlerin tarafına dahi bakılmayan bir TBMM’de, bu reformların geçmesi istek ve arzuya bağlı olduğu da ortada…

★ ★ ★

Bazı kararların alınması siyaseten zor olabilir…
İçeriden de, dışarıdan da tepkiler alınabilir…
Ki, 2001 krizinden sonra yapılan düzenlemede, bankacılık kesiminden oldukça güçlü tepkiler yükselmişti…

Türk bankacılık sisteminin güçlenmesini istemeyen bir kesim de dışarıdan harekete geçmişti… 

O kuru gürültüye rağmen inatla adım atıldı ve nasıl olduysa Türk ekonomisinin geleceği için alınan kararın uygulaması başlatıldı!

Belki de yabancıların bankacılık sisteminde çoğunluğu ele geçirmesinin de faydası oldu!

★ ★ ★

Kısacası, yapısal reformları yapmazsak, 40-50 milyar dolarlık açığımıza üzülmek yerine, petrolün 80 dolarda kalmasının cari açığımız için 13.2 milyar dolarlık avantaj sağlayacağına sevineceğiz…

3-5 sene de petrol tahtasına bakıp zaman geçireceğiz!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar