Pop Marks’ın pop Kapital’i

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

 

Şu günlerde ekonomi dünyasında en çok tartışılan kitap Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin “21. Yüzyılda Kapital” adlı kitabı. Amazon.com satışları 200 bini aşan kitap, isim seçiminin amaçladığı gibi Karl Marks’ın 1867’de yazdığı Kapital ile benzerlikler kurularak tartışılıyor.

Bu yüzden kitaba sağdan karşı çıkanlar da, soldan destek verenler de Marks’ın Kapital’indeki tezler ve Kapital’in etkilerine atıflar yaparak değerlendirmeler yapıyorlar. Son global krizin temel nedenlerinden birisi sayılan gelir dağılımındaki bozulma, “Wall Street’i işgal et” hareketiyle göze batan sosyal itiraz gelir dağılımındaki adaletsizliği sıcak bir konu haline getirmişti. Piketty’nin bu sıcak konuya doğrudan ve yüzyıldan uzun bir tarihi dönemi inceleyerek parmak basması, kitabın bu kadar popüler olmasında önemli bir etken.

Piketty, 1971 doğumlu genç bir ekonomist. Anne ve babası ünlü 68 kuşağından. Mayıs 1968’deki işçi ve öğrenci ayaklanmaları sırasında Paris’te barikatların arkasında yer alan öğrenci kuşağının üyeleri. Piketty, bir dönem akademik çalışmalarını ABD’de sürdürmüş. Ancak kısa bir süre sonra ülkesi Fransa’ya dönmüş. Çocuk yüzlü yakışıklı ekonomist Piketty, kısa sürede bir pop yıldızı haline geldi.
21. Yüzyılda Kapital, 577 sayfası analizler, grafik ve tabolardan 78 sayfası açıklayıcı notlardan oluşan 685 sayfalık bir kitap. Kitap 15 yıllık bir çalışmanın ürünü. Çalışma Fransa, Almanya, İngiltere, Japonya ve ABD’nin borçlanma, büyüme oranları gibi verilerini 100 yıldan uzun süreyi kapsayacak şekilde bir araya getirerek analiz ediyor.

Kitabın ayırdedici özelliklerinden birisi, diğer ekonomi eserlerinin tersine anlatımının matematik modeller üzerine kurulu olmaması. Tersine bilim adamları dışındaki okurlar için anlaşılmaz ve sıkıcı olan matematik modeller yerine tezlerini popüler kültüre dayanarak anlatıyor. Zengin-yoksul karşıtlığını anlatırken Balzac romanlarından örnekler veriyor, Tarantino filmlerinden yararlanıyor. Enflasyonun servet dağılımı üzerindeki etkilerini anlatırken Necip Mafuz’un ve Orhan Pamuk’un romanlarına atıf yapıyor.

Kitap, kapitalist sistemin gelir eşitsizliğini sürekli artırarak aslında kendi altını oyduğunu anlatıyor. Bunu tarihi örneklerle ortaya koymaya çalışıyor. Kitabın temel tezi, servet gelirlerindeki artışın, büyüme hızından yüksek olması. Bu da servet sahiplerinin elinde daha fazla servet birikmesine ve gelir eşitsizliğinin büyümesine neden oluyor. Bu durum, sosyal huzursuzluğun yanısıra kaynakların da üretken olmayan alanlara kaymasına yol açıyor. Zenginler servetleri arttıkça bunu üretken bir şekilde kullanmak yerine lüks emlak yatırımları gibi gösteriyle alanlarda çarçur ediyorlar. Oysa bu kaynaklar gelir dağılımını düzeltecek şekilde çalışanlara ve yoksullara dağıtılsa, tüketim artacağından ekonomi daha dengeli ve hızlı büyür.

Kitap bu duruma tesbit ettikten sonra çözüm olarak servet üzerine global vergi konmasını öneriyor. Yüksek gelirlerden yüzde 80’e varan oranlarda vergi alınmasını öneriyor. Miras yoluyla servet aktarımının sınırlandırılmasını öneriyor.

Vardığı son nokta itibarıyla Piketty’nin Kapital’i Marks’ın Kapital’inden çok ayrı bir noktaya düşüyor. Marks kapitalizmin çöküşünü ve işçi sınıfının politik zorlamayla sosyalizmi kurmasını öngörmüştü. Piketty sistemin altını oyan sorunun tedavi edilerek kapitalizmin yaşatılması için yol öneriyor.
Bu sorun, aslında global krizin ardından OECD sonra IMF raporlarında aynı yaklaşımla ele alındı. IMF bu şubatta yayınladığı raporda da gelir dağılımındaki düzelmenin büyümeye olumlu katkı yapacağı tezi işlendi.

Zaten Piketty’nin kendisi de “Amacım insanları düşünmelerini sağlamak. Ben serbest piyasa ve özel mülkiyet savunucusuyum. Ama piyasanın da yapacaklarının bir sınırı var” diyor.

Bu haliyle Piketty’nin duruşu, IMF’nin son dönem yaklaşımlarının pek uzağına düşmüyor. Buna karşın kitap, soyut ekonometrik modellerin dışına çıkarak politik ekonomiyi bilimsel platformlara yeniden sokması açısından önemli bir adım. Eşitsizlik sorununa politik müdahale önermesi, serbest piyasanın tüm sorunların ilacı olduğu tezine karşı önemli bir çıkış.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar