Putin iktidarı sarsılıyor mu?

Rusya'nın faiz artırım kararına rağmen rubledeki kayıpların önüne geçememesi, Devlet Başkanı Vladimir Putin'i gücünü zayıflatabilecek bir döviz kriziyle karşı karşıya bıraktı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Rusya'da Merkez Bankası'nın politika faizini dün ani bir kararla yüzde 10.5'ten yüzde 17'ye yükseltmesi; düşen petrol fiyatları, yaklaşan resesyon ve Batılı ülkelerin yaptırımlarının yarattığı sarsıntıda para birimi rublenin rekor düşük seviyeleri görmesine engel olamadı.

Putin rubledeki çöküş için spekülatörleri ve Batılı ülkeleri suçlarken, devlet başkanlığı sözcüsü dün yaptığı açıklamada piyasadaki dalgalanmanın "duygusallık ve spekülatif ortamdan" kaynaklandığına dikkat çekti.

Rus rublesi dün dolar karşısında yüzde 11'lik kayıpla 1998'deki Rusya krizinden bu yana görülen en büyük günlük düşüşü kaydetti. Hafta başından beri yüzde 20 değer kaybeden rublenin bu yıl için kaybı ise yüzde 50'nin üzerinde.
              
Moskova'da yaklaşan bir krizi beklerken, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Putin'in gerginliği azaltmak için daha fazla adım atması ve Ukrayna'daki soruna son verme amaçlı ateşkese bağlı kalması durumunda yaptırımların kaldırılabileceğini söyledi.
              
Kerry Londra'da gazetecilere yaptığı açıklamada, "Bu yaptırımlar Putin'in tercihlerine bağlı olarak haftalar veya günler içerisinde kaldırılabilir" dedi.
              
Rusya ekonomisi açısından döviz krizi, yüksek faiz oranları büyümeyi engelleyeceğinden gelecek yıl için daha derin bir resesyon beklentisi anlamına geliyor. İş dünyası için daha fazla belirsizlik ve fonlara daha az erişim demek olan kriz, merkez bankası açısından da "kredibilite krizi" anlamına geliyor.
              
Putin için ise sahip olduğu desteğin dayandığı temel unsurlardan ikisi olan "finansal istikrar ve refahı" kaybetme tehlikesini artırıyor. Bu durum Batılı ülkelerle ilişkilerin zaten krizde olduğu bir dönemde politik olarak sıkıntı yaratacak istenmeyen bir gelişme olarak görülüyor.
              
Londra'daki Spiro Sovereign Strategy'nin direktörü Nicholas Spiro, "Putin göreve geldikten sonraki yıllarda yüksek petrol fiyatlarının yarattığı dalgadan faydalandı. Ancak ekonominin siyaseti ters yönde etkilemeye başlayacağı konusunda hiç şüphe yok" dedi.

"Bu iktidarın sürdürülebilirliğini etkilemeye başlayacak taşlar yerine oturmaya başladı."
              
Rusya'da 1999 sonunda başa gelen Putin'in popülaritesine dair anketlerdeki desteği, Mart'ta Kırım'ın Rusya'ya bağlanmasından sonra yüzde 80'i aşmıştı.
              
Haberleri çoğunlukla devlet kontrolündeki medya kuruluşlarından izleyen halkta ise panik yönünde belirgin bir işaret görülmüyor. Ülkede 1998'de yaşanan krizdeki kaos ortamında yaşananlardan farklı olarak, döviz büroları önünde kargaşa veya panik halinde gıda alımı görülmüyor ve neredeyse hiç protesto eylemi görülmedi.
              
Kamuoyu araştırmaları yapan uzmanlara göre, rubledeki düşüş ve ekonomideki bozulmanın artması giderek büyük şehirlerde gelişmeye başlayan orta sınıfa zarar verecek ve bu daha sonra Putin'in diğer idari bölgelerdeki desteğini etkileyecek.
              
Bağımsız araştırma şirketi Levada Center'ın başkanı Lev Gudkov, "Bana göre (Putin'in) 1.5-2 yıl sürebilecek bir destek stoku var. Memnuniyetsizliğin ilk işaretlerini ilkbahar aylarında göreceğiz" dedi.