Ramazan'da ağzımıza lâyık...

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Hilal göründü, kutsal ay başladı ya sahurun ve Ramazan ayının habercisi olan bir de mâni var. Şöyle:

Guş et sadâyı bu gece / Et merhabayı bu gece / Benim devletli efendim / Gördüler Ay’ı bu gece
Türkiye’nin en köklü zeytinyağı markası Komili’nin katkılarıyla Şef Ömür Akkor tarafından hazırlanan “Ramazan Lezzetleri” kitabının hemen girişinde yer alıyor bu mâni. Kitap ise Osmanlı ve Anadolu Ramazan gelenekleri ile Ramazan sofralarına ışık tutuyor. Tabii tarifler de var. Kimi zaman Adil Usta’nın fırınında yapılan eski pideler, kimi zaman da Kilis'e gelin gelen Zennup Hanım’ın yemekleri öyküleriyle anlatılıyor.

Biz, bu yemeklerden bazılarını kitabın tanıtım davetinde tatma fırsatı bulduk. Neler mi vardı? Sütlü lor (sütle çırpılmış lor, kuru et, isli tuz erken hasat zeytinyağı), pazılı kölük aşı (mercimek, sızma zeytinyağında yakılmış sarımsak, pazı, zerdeçal), humus-u âlâ, çam fıstıklı mücver, pideli kebap, soğan dolması, domates pilavı ve kuzu fırın, zeytinyağlı elmalı baklava...

İyi aşçı, iyi pilav yapandır, derler ya bu yemekler içerisinde domates pilavı öne çıktı o gece. Bakın nasıl hazırlıyor Ömür Usta:

Bir kilo domates için bir bardak pirinç kullanıyor ve su hiç katmıyor. Domatesleri soyup küp küp doğruyor. Onları iki diş kıyılmış sarımsağı zeytinyağı ile hafifçe kavurduğu tencereye ekliyor. Pirinç, tuz, karabiber ve şeker de koyup kaynamaya başlayınca altını kısıyor. Suyunu çekene kadar (yaklaşık 30 dakika) arada karıştırarak pişiriyor. Pirinçler pişince altını kapatıp kıydığı evdeki yeşillikleri ve tereyağını katıyor. En sonunda 2 yemek kaşığı zeytinyağına ezilmiş 1 diş sarımsağı katıp üzerinde gezdiriyor. Ortaya soğuk da yenilebilecek enfes bir pilav çıkıyor.

Bugün iftarda, sahurda ne pişireyim diye düşünüyor ve bunun için kitaptaki tariflerden yararlanmak istiyorsanız, “Ramazan Lezzetleri” kitabına online olarak, http://www.komilizeytinyagi.com.tr/bizi-taniyin/e-kitaplar linkinden ulaşmak mümkün.

Bodrum gecelerinde Lübnan mutfağı

Lezzetlerin peşinde yolculuğumuz soluksuz sürüyor. Uğradığımız mekânlardan birisi, Torba’daki Zeytinlikahve Koyu’nda geçtiğimiz Mayıs ayında açılan Jumeirah Bodrum Palace’tı. Süitler, villalar ve mini bir sarayın da bulunduğu 135 odası da denize bakan otelin 49’u villalara ait olmak üzere 8 aile havuzu ve mavi bayraklı plajı bulunuyor. Otel, Ortadoğu’dan gelecek konukların beğenilerine hitap edecek, onlara saraylarını aratmayacak şekilde dekore edilmiş. 
Restoranları arasında Dubai’de, Jumeirah Emirates Towers’ın altındaki Lübnan lokantası Al Nafoorah’ın Bodrum şubesi de yer alıyor. Geçtiğimiz haftasonu açılışı yapılan restoranda Türkiye’den ve yurtdışından gelen konuklara aralarında humus (Arapça nohut, tahin sos ile), mutabbal (patlıcan, nar taneleri, dip tahin sos ile), tabbule (Lübnan usulü kısır, ince doğranmış maydanoz, domatesli, soğanlı, ezilmiş buğday salatası), babagannuj (tahinli, sarımsaklı közlenmiş patlıcan ezme), şankliş (soğan, domates, maydanoz, yeşil biber zeytinyağı ile harmanlanmış yıllanmış Lübnan peyniri), sambusek (kıymalı, fıstıklı börek), fatayer (pideye benzer ıspanaklı hamur işi), labneh (sarımsaklı ve naneli süzme yoğurt), fattuş (karışık salata), sayadieh (altı pilav, baharatla pişirilmiş lagos), kebap çeşitlerinin de bulunduğu bir mönüden lezzetli yemekler ikram edildi.

Gecenin sonunda düşüncem, sayıları 100’ü aşan mezeleri, otları, baharatları, zeytinyağı ve tatlıları ile Güneydoğu bölgemiz ile büyük benzerlikler taşıyan Lübnan mutfağının Bodrum gecelerine farklılık getirdiği ve de çok yakışacağı şeklindeydi.

Yazımızı yine Ömür Usta’nın kitabından bir mâniyle, bu kez bayramı karşılayan bir dörtlükle bitirelim:

Gecenin ayazına / Baklavanın beyazına / Gül suyundan abdest alın / Buyrun bayram namazına. 
Ramazan ayınız mübarek olsun.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar