Rekabetçi strateji ve yaratıcı strateji

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 guventurk@portakalonline.com

Günümüzün en fazla tartışılan kavramlarından biri strateji. Strateji üzerine konuşmayı da yazmayı da seviyoruz. Bu konuda televizyonlarda filan da bol bol konuşan uzmanlarımız var. Askerlik dünyasını elbette bilmiyorum. Ancak üstünde bu kadar konuşmamıza rağmen, ne iş dünyasında ne de siyasette iddia edilenin aksine stratejik derinliğimizin pek fazla olduğunu söyleyemeyiz. 

Önceki yazılardan birinde de dediğim gibi, askeri stratejiler konusunda epey uzun ve büyük bir tarihsel birikimimiz var, ama her ne hikmetse neredeyse genlerimizde olan bu bilgiyi günlük hayatın başka bir alanına aktaramıyoruz. Belki de eğitim öğretim sistemimizde bu konuda ciddi bir sorun var. 

Strateji dediğimizde, bir amaca yönelik, tutarlı ve uygulanabilirliği olan kararlar ve hareketler dizisini anlıyoruz. Bu kararlar ve hareketler dizisi de iki temel veriye dayanıyor. Birincisi eldeki olanaklar, ikincisi ise dış dünyadaki koşullar. Yani iyi bir stratejinin; eldeki olanaklarla dış koşulları mümkün olan en uygun şekilde biraraya getirerek, mümkün olan en düşük maliyetle, bizi hedefimize ulaştırması gerekiyor. İşte işin sırrı tam da burada!. “Eldeki olanaklar ve dış koşullar” dediğimizde aslında “amaç” veya “hedef”den söz ediyoruz. Yani stratejinizin çalışabilmesi için öncelikle hedefinizin doğru, bir başka deyişle gerçekçi olması gerekiyor. Bu, stratejik düşünüşün ilk ve en zor adımı. Diğer yandan maliyet dediğimizde insan, zaman, para gibi maddi manevi her tür maliyetten söz ettiğimizi ekleyelim. 

“Hedefin doğru ve gerçekçi* olması elbette gerçekçi olup imkansızı istememize engel değil. Ancak bunun için de gerçekten “gerçekçi” olmak ve imkansızı isteyebilecek ölçüde zeka, bilgi ve deneyim sahibi olmamız gerekiyor. “Gerçekten gerçekçi” olmak çok önemli. Bunu bir kelime oyunu olarak kullanmıyorum. Çünkü yeterli zeka, bilgi ve deneyim sahibi olmayanların gerçekçi olması çok zor hatta neredeyse imkansız. 

Dünyada belki de üzerinde en fazla konuşulan ve en fazla dile çevrilen strateji kitabı olan Savaş Sanatı'nda Sun Tzu (Sun Zu) yani Sun Usta, öğütlerinden birinde tam da bunu özetliyor:

“Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan da tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen, bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne başkasını bilirsen, girdiğin her savaşta tehlikedesin demektir.”

Sun Zu adlı Çinli komutan tarafından yazıldığı düşünülen Savaş Sanatı, az önce sözünü ettiğimiz gibi, en az kayıpla en yüksek başarının nasıl elde edilebileceğini anlatıyor. Bundan 2400 yıl önce cephelerde geçerli olan kurallar ve yöntemler dizisi bugün hem siyasette, hem askeri harekatlarda hem de ekonomik rekabet ortamında hala büyük ölçüde geçerliliğini koruyor. 

Geçerliliğini koruyor, ama bu durum stratejik düşünme alanında hiçbir yenilik olmadığı anlamına gelmiyor. Mavi Okyanus Stratejisi kitabında Chan Kim ve Renee Mauborgne stratejileri ikiye ayırıyor; birinci grupta rekabetçi stratejiler, ikinci grupta ise yaratıcı stratejiler yer alıyor. Birinci gruptaki stratejiler belirlenmiş bir oyun alanı içinde, rakiplerden üstün gelme çabasına odaklanıyor. İkinci gruptaki stratejilerse rakipleri bir yana bırakıp, kendiniz için yeni bir oyun alanı açma amacını taşıyor. Yani rakiplerin göremediği yerleri görüyorsunuz ve tüm rakipleriniz birbirleriyle kıyasıya mücadele ederken siz onların arasından sıyrılıp yepyeni, o güne kadar kimsenin keşfetmediği bir yeri ele geçiriyorsunuz. Tabii, yaratıcı stratejileri kullanıp yeni bir alan yarattıktan sonra o alandaki üstünlüğünüzü devam ettirmek de yine rekabetçi stratejilerde ustalaşmanızı gerektiriyor. Yeni alandaki rekabet yoğunlaştığında da yine yaratıcı stratejiler devreye giriyor ve sonuçta yaratıcı-rekabetçi stratejileri birbiri ardına kullanarak elde ettiğiniz üstünlüğü sürdürülebiliyorsunuz. 

İş dünyasında olduğu gibi siyasi ve askeri alanda bu sözünü ettiğim yaratıcı ve rekabetçi stratejilerin örneklerini görmek mümkün. Ancak ortalama şirketlerin, ortalama ülkelerin ve ortalama siyasetçilerin temel ilgi alanının yaratıcı stratejilerden çok rekabetçi stratejiler olduğuna da hiç kuşku yok. Orada da “ne kendini ne de başkasını bilemeyenlerin” eline kaldığınızda, tehlikenin ne zaman nereden çıkacağını bilemeden yaşamaya çalışmaktan başka bir şey gelmiyor elinizden.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018