Riskimiz yine arttı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Seçime kadar stresi ve riski yüksek bir dönem geçirdik. Türkiye’nin içinde ve dışında gelişen olayların ülke riskine etkisini sıkça irdeleme ihtiyacı doğdu. Biz de böyle yaptık. Seçimden sonra bu ihtiyacın azaldığını düşünmeye başladım. Belki seçimin aşılmış olmasının verdiği rahatlama ile içeride risk unsurlarının gerilediğini, dışarıdan gelen jeopolitik risk etkisinin ise artık daha kolay kontrol altına alınabileceğini, yani ülke riski vurgusunun geri plana çekilebileceğini düşündüm. Ama gidişat böyle olmadı. Gelişen olaylar benim bu iyi niyetimi suiistimal etti. Dış riskte adeta patlama oldu. Bize dönük risk algısı yeniden arttı. Eski günlere döndük. 

Risk algısının patlaması dış riskten kaynaklandı. Dışarıda bize dönük olan risk unsurlarını daha çok Orta Doğu coğrafyasındaki kargaşa üretiyor. Şimdiye kadar adeta komşuda pişer biz de düşer durumu vardı. Biz biraz uzak duruyor gibiydik ama pişmiş aşa su katmaya da fazlasıyla meraklı bir profil çiziyorduk. Bölgenin terör örgütleri bu merakımızı tatmin ediyordu ama yine de sıcak çatışma olasılığına epeyce uzak mesafedeydik. Hafta başında bu mesafe birden kısalıverdi. Sınır ihlali yapan bir Rus uçağını vurduk. Çoklu bir uzlaşmazlığın ana aktörü haline geldik. Bize dönük risk algısı tepe yaptı. 

Koşulların sıcak çatışma olasılığına açık hale gelmesi Türkiye ile ilgili çok sayıda spekülasyonun ortalığa dökülmesine neden oldu. Bunların başında Rusya ile savaş olasılığı geliyor. Kendi adıma bunun dikkate alınacak bir olasılık olduğunu düşünmüyorum. Olayın üstünden geçen günlerde taraflarda gözlenen yumuşama niyeti de zaten bu ihtimali ortadan kaldırıyor. Sıcak çatışma olasılığının gündemden düşmesi, tarafların yumuşuyor olması “uçak vurma” olayının bizi etkilemeyeceği anlamına gelmiyor. Fazlasıyla etkileneceğiz. Bize dönük risk algısı bir süre yüksek kalacak. Zira, bu olayla birlikte, Türkiye artık sıcak bir çatışmaya, yani  savaş haline açık ve çok yakın bir ülke olarak algılanacak. Türkiye’nin ülke riski bu yeni algı çerçevesinde belirlenecek. Bir çok parametre bu yönde değişecek. 

Kaldı ki bu son olayda somutlaşan “Rusya etkisi” sadece ülke riski ile sınırlı değil. Rusya ile çatışma noktasına gelmiş olmanın ciddi ekonomik bedelleri de olacak. Örneğin, riskin yükselmiş olması sermaye girişini yavaşlatacak, sermaye çıkışını özendirecek, finansal fiyatları oynatacak. Başka ekonomik sorunların da yaşanması olasılığı yüksek. Bunların başında taraflar arasındaki ticaret akımları geliyor. Rusya bizim en önemli enerji tedarikçimiz. Petrolün yanı sıra doğal gaz bizim temel enerji kaynağımız. Doğal gaz ithalatımızın en büyük parçasını Rusya’dan yapıyoruz. Bu nedenle uçak vurma geriliminin karşılıklı ticaret akışını sekteye uğratacak noktaya taşınması bizim üretimimizi çok fazla etkiler. Sadece büyüyememe sorunumuzu ve orta gelir tuzağı konumumuzu dikkate almak bile bu yönde bir ticaret kesintinin bize nasıl bir bedel ödeteceğini görmemize yeter. 

Rusya geriliminin ekonomimize etkisi sadece doğal gaz akışının daralacak ya da kesilebilecek olmasıyla sınırlı değil. Belli bir doz sıkıntı çektikten sonra doğal gaz ithalatımızı ikame etmemiz mümkün. Bunu daha önce de yapmıştık. Bana kalırsa daha kalıcı etki ihracat akımları üzerinde ortaya çıkacaktır. Rusya Türkiye’nin yedinci ihracat pazarı. Türkiye de Rusya’nın beşinci sırada yer alan önemli bir ihracat pazarı. Yani, her iki ülke için de öteki ticaret partneri vazgeçilebilecek konumda değil. Üstelik Rusya’nın bize ihracatında mal konsantrasyonu yüksek iken (büyük ölçüde doğal gaz) bizim Rusya’ya ihracatımızın ürün bileşimi epeyce zengin. Ticaretin sekteye uğraması her iki tarafı da olumsuz etkiler ama bize dönük etki daha yaygın olur gibi görünüyor. Doğal gaz ithalatını bir şekilde ikame etsek dahi ihracat pazarını ikame etmek pek mümkün değil. Orta Doğu’daki çatışmalar nedeniyle zaten ihraç pazarı kaybına uğramış olan Türkiye’nin Rusya pazarını da kaybetmesinin maliyeti çok yüksek olur. 

Ekonomi çok değişkenli bir satranç alanı. Taşlar yerinden oynayınca bütün kurguyu yenilemek gerekir. Böyle bir durumda olduğumuzu düşünüyorum. Umarım yeni kurguda hata yapmaz, taşları doğru yerlere koyarız. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018