Şampiyonluk sinyali veren takım var mı?

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Futbolda istatistik, iskambil kâğıdından kule gibidir. Belirli çıkarımlar yapmak ve verileri analitik olarak değerlendirmek için ciddi dikkat ve efor gerekir. Öte yandan, yaptığınız çıkarımların en ufak bir terslikte çöpe gitmesi de pencereden içeri dolan zayıf bir rüzgârla kâğıttan kulenizin çökmesine benzer. Örneğin, bütün hafta analizini yaptığınız bir maçın üçüncü dakikasında hatalı bir hakem kararıyla penaltı ve kırmızı kart verilmesi gibi. O dakikadan itibaren; ne takımlar eski takımlardır, ne de maç bütün hafta kafa yorduğunuz maçtır.

Süper Lig’in geride bıraktığımız dokuz haftası değişken performans grafiklerine sahne oldu. Misal vermek gerekirse, üçüncü hafta sonunda Akhisar Belediyespor 7 puanla lider, Galatasaray 4 puanla dokuzuncu iken, bugün Galatasaray zirve ortaklarından biri. Ege temsilcisi ise yedinci sırada bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında ligimizin yavaş yavaş dengeye gelmekte olduğunu söyleyebiliriz. Elbette bu çıkarıma hatalı hakem kararlarını gerekçe göstererek, “tanrılar kurban istiyor” minvalinde açıklama getirenler de olacaktır. Ne yazık ki, Türkiye’de hakemlerin sezon genelinde bu kesimi susturacak kadar başarılı yönetimleri hiçbir zaman olmadı, olamadı. Bu da bir gerçek.

Asıl meseleye dönecek olursak, bugünkü köşemizde kafamızı kurcalayan sorunun “Acaba istatistiksel olarak dokuzuncu haftadan sezon sonuna bir projeksiyon yapılabilir mi?” olduğunu belirterek işe başlayalım. Bunu yaparken de geçmiş beş sezonun verilerini kullanacağımızı belirtelim. Örneğin 2009-2010 sezonunda şampiyon Bursaspor’un 34 hafta sonundaki istatistikleri şu şekilde gerçekleşmiş: 2.20 puan/maç, 1.91 gol/maç, 0.76 yenen gol/maç, yüzde 82 iç saha galibiyeti, yüzde 59 dış saha galibiyeti. Şampiyonun hangi takım olduğu bugün bile tartışılan 2010-2011 sezonunda ise Fenerbahçe’nin istatistikleri şunlar: 2.41 puan/maç, 2.47 gol/maç, 1 yenen gol/maç, yüzde 82 iç saha galibiyeti, yüzde 70 dış saha galibiyeti. Gelelim 2011-2012 sezonuna. Galatasaray’ın istatistikleri şöyle: 2.26 puan/maç, 2.02 gol/maç, 0.7 yenen gol/maç, yüzde 76 iç saha galibiyeti, yüzde 59 dış saha galibiyeti. Kolaylıkla hatırlayabileceğiniz gibi 2012-2013’te şampiyon yine sarı-kırmızılı takım olmuştu. Galatasaray’ın ikinci şampiyonluğundaki istatistikleri vererek devam edelim: 2.08 puan/maç, 1.94 gol/maç, 1.03 yenen gol/maç, yüzde 76 iç saha galibiyeti, yüzde 47 dış saha galibiyeti. Son olarak geçtiğimiz sezon (2013-2014) ipi göğüsleyen Fenerbahçe. Ersun Yanal yönetimindeki sarı-lacivertliler, şöyle bir performans sergilemişti: 2.18 puan/maç, 2.18 gol/maç, 0.97 yenen gol/maç, yüzde 82 iç saha galibiyeti, yüzde 53 dış saha galibiyeti. Şimdi son beş sezonda şampiyonların ortalama performanslarını bulalım: 2.22 puan/maç, 2.10 gol/maç, 0.9 yenen gol/maç, yüzde 79.6 iç saha galibiyeti, yüzde 57.6 dış saha galibiyeti.

Şampiyonluk performansı

Elde ettiğimiz verileri dokuz ile çarparak mevcut tabloda hangi takımların şampiyonluk performansı gösterdiğini ortaya çıkaralım: 20 puan, 19 atılan gol, 8 yenen gol. Bu verileri puan durumu ile çakıştırdığımızda, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın sahip oldukları 19’ar puanla şampiyonluk barajının çok yakınında seyrettiklerini görüyoruz. 17 puanlı Beşiktaş ise 9 haftada şampiyonluk barajının 3 puan altında kalmış. Bir başka deyişle, siyah-beyazlıların zirve performansı için kaybettikleri iki maçtan (Kayseri Erciyesspor ve Fenerbahçe) birini kazanmaları gerekiyordu. (Akıllara kırmızı kartlar ve hakem yönetimleri geliyor değil mi?) Atılan gol sayısı bakımından, zirvedeki üç takım da geçtiğimiz beş sezondaki şampiyonluk ortalamasının epey altında kalmış. Fenerbahçe 9 haftada rakip filelere 13 gol gönderirken, Galatasaray ve Beşiktaş’ta bu sayı 12. Şampiyonluk ortalaması ise 19. Şampiyon takımların yedikleri gol ortalamasına en yakın takım Fenerbahçe. Ortalama 8 iken, sarı-lacivertlilerde bu rakam 9. Beşiktaş aynı periyotta kalesinde 10 gol görmüş, Galatasaray 11.

Sırada iç saha/deplasman galibiyet istatistikleri var. Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynadığı beş karşılaşmanın beşini de kazanan Fenerbahçe %100 ile kayıpsız gidiyor ancak yüzde 57-58 civarında olması gereken deplasman galibiyeti sadece yüzde 25. İkinci sıradaki Galatasaray’ın Türk Telekom Arena’daki galibiyet oranı yüzde 75. Sarı-kırmızılılar, dış sahada da yüzde 60’lık ortalama ile hem dengeli hem de şampiyonluk barajının çok yakınında. Bu alanda en dikkat çekici veriler ise Beşiktaş’tan geliyor. Stat arayışlarında deyim yerindeyse “üvey evlat” muamelesi gören siyah-beyazlıların iç saha galibiyet oranı sadece yüzde 25. Buna mukabil, deplasman maçlarının yüzde 80’ini kazanmışlar.

Daha üretken bir ofans

Sonuç olarak, istatistikî verilerin rakamlar arasından dikkatlerimizi çekmeye çalıştığı çok önemli hususlar var. Bunlardan birincisi, an itibariyle zirvedeki üç takımın da ofansif bakımdan daha üretken ve verimli oynamaları gerektiği. Bu noktada fark yaratan takım bir anda öne fırlayabilir. İkincisi ise iç saha/deplasman galibiyetlerinin dengeye oturduğu tek takımın Galatasaray olması. Fenerbahçe’nin dış sahada edilgen görüntüsünü terk ederek dominant bir futbol oynaması gerekiyor. Beşiktaş ise, yönetimin son günlerdeki stat arayışlarından anlaşıldığı kadarıyla, teşhisi doğru koymuş ancak uzattığı eli tutan kimseler yok. İç saha atmosferi yaratılabilecek ve devamlılık arz edecek bir stada geçilemezse, Beşiktaş zirve yarışında geri kalacak gibi. Fenerbahçe’nin deplasman problemi takım içinde doğru taktik ve anlayışla halledilebilecek bir mesele. Beşiktaş’ınki ise ligdeki stat sahibi takımların ve federasyonun empati yapmasını gerektiriyor.

DÜNYA LİGLERİNDEN HABERLER
 

- Real Madrid’in İtalyan teknik direktörü Carlo Ancelotti, sezon başında Manchester United’a transfer olan eski öğrencisi Angel Di Maria’nın maç sırasında oyundan düşebildiğini söyledi. Ancelotti, Arjantinli futbolcunun oyun tarzını eleştirerek, “İnsanlar James Rodriguez ile Di Maria’yı karşılaştırırken iki kez düşünmeli. Çünkü farklı oyuncular. Di Maria enerjisiyle takımına maç kazandırabilecek bir isim ama kontrolünü kaybederek önemli pasları atmıyor ve oyundan düşebiliyor” ifadelerini kullandı.

- İsveç futbolunun efsane ismi Henrik Larsson, profesyonel kariyerine başladığı ve son verdiği kulübüne yeniden döndü. 2009’da Helsingborgs forması altında jübile yapan Larsson, ardından başlayan teknik direktörlük kariyerinde Landskrona ve Falkenbergs takımlarını çalıştırdı ve şimdi yuvaya dönerek Helsingborgs’un başına geçti. 2000-2001 sezonunda Celtic formasıyla kaydettiği 35 golle ‘Altın Ayakkabı’nın sahibi olan Larsson, 40 golle Avrupa’nın 2 numaralı kupası (UEFA/Avrupa Ligi) tarihinin en golcü futbolcusu konumunda bulunuyor.

- Roma, ara transferde Sanabria ile birlikte Salih Uçan’ı da kiraya vermeyi planlıyor. Sezon başında transfer olduğu Roma’da Nainggolan, Keita, De Rossi, Pjanic gibi isimlerin gerisinde kalan Salih Uçan’ın, Hollandalı yıldız Kevin Strootman’ın da sahalara dönmesiyle forma giyme şansı oldukça azaldı. Daha önce Roma merkezli Il Tempo gazetesinde çıkan haberde Cagliari’nin Salih ile ilgilendiği iddia edilmişti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016