Sanayicilere fırsat: 4.5G Yerlileştirme Projesi

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Bölgedeki jeopolitik risklerin artması Türk ekonomisini menfi etkiliyor. İhracatın, jeopolitik sebeplerle potansiyelin altında kalması, çarpan etkisiyle iç piyasadaki üretimi yavaşlatıcı etki yapıyor. Geçen sene üçüncü çeyrekte yavaşlayan ithalat büyümeye olumlu etki yapmıştı. Yavaşlayan ihracat, dış talebin büyüme üzerindeki etkisini de kısıtlayacak. Bu durum, orta vadeli ihracat ve üretim eğilimlerini de menfi etkiliyor. 

2002 yılından sonra devlet bütçesinden Ar-Ge’ye ayrılan fon miktarı katlandı. Türkiye bilimsel yayın artış oranlarında Avrupa’da en üst sıralara yükseldi. Ar-Ge merkezlerinin sayısı arttı. Yine bu dönemde, bazı teknolojik ürünlerin ilk üretimleri, özellikle savunma sanayinde, başladı. Ancak, sivil alanda yeni ürünlerin üretilmesi ve ticarileşmesi konusunda artan desteklere rağmen istenilen seviyede ilerleme sağlanamadı. Son yıllarda önem verilen ‘yerli projeler’ bu eğilimi tersine çevirebilir. Yerli projeler, 64. Hükümet Programı’nda açıklanan en önemli politikaların başında geliyor. Bu çerçevede üretilecek yeni ürünlerin başlangıç pazarı probleminin de kamu ve özel sektör satın alma politikalarıyla ortadan kaldırılması öngörülüyor. Nitekim İngiltere başta olmak üzere, giderek popülerleşen ‘procurement for innovation’ yaklaşımı Avrupa ülkelerinde de benzer ihtiyaçların olduğunu gösteriyor.

Bu projelerin içinde, Cumhurbaşkanlığı’nın da hükümetin de büyük önem verdiği 4.5G’deki yerlileştirme politikası en önemli uygulama örneklerinden birisi. Proje, Ulaştırma Bakanlığı ve Bilgi Teknoloji Kurumu tarafından yürütülüyor ve yeni teknoloji için gerekli haberleşme altyapısının kurulmasında seneler itibariyle belli yerlilik oranlarının (ilk sene yüzde 30, ikinci sene yüzde 40, sonraki senelerde yüzde 45) sağlanmasını ve alımların en az yüzde 10’unun KOBİ’lerden sağlanmasını öngörüyor. Ana aktörler ise bu altyapı teknolojik ürünlerini satın alarak kuracak olan üç GSM operatörü. 

Ancak her yeni (ve yerli) projeye karşı çıkan statükocu kafalar bu projeye de karşı çıkıyor. Görünürde ise öne sürülen iki argüman var. Birinci argüman kısaca ‘biz yapamayız’ şeklinde özetlenebilir. Bu görüş yanlış. Gerekli ürünler, operatör ya da operatörler bazında işbirliği yapılarak gerekli tedarikçi ‘ekosistemi’ oluşturularak sürdürülebilir seviyede üretilebilir. Buna hem makro hem de mikro seviyede dünyadan bir çok örnek getirilebilir. Ama en önemlisi, özellikle operatör bazında istek, kendine güven ve gerekli profesyonel insan kaynaklarına sahip olunması. 

Bir basit örnek; 2014 yılında 47 milyar dolar ciro yapan Huawei daha 1987 yılında bir elektronik mühendisi tarafından 3000 dolar sermaye ile kuruldu. Baz istasyonları da dahil olmak üzere haberleşme alanında ürünler imal eden Çin’li Huawei şirketi, 30 senede dünyanın en önemli 4 oyuncusundan birisi haline geldi. Bu hale gelmesinde de Türk pazarındaki operatörlere yaptığı satışlar önemli rol oynadı. Huawei’in ilk ürünleri pek de kaliteli değildi. Ama ürün kalitesini de gittikçe yükseltti. Demek ki yapılabiliyor; iyi yönetim pazara geç girmenin dezavantajlarını hafifletebiliyor. 

İkinci argüman ise: ‘Türkiye zaten her şeyi imal etmemeli’; ‘satın alma ölçeği buna yetmez’; ‘spekleri tutturamayız’, ‘ hizmet kalitesi düşer’ serisiyle özetlenebilir. Bu tür argümanlar eğer doğru ise Türkiye ve diğer tüm gelişmekte olan ülkeler ‘emekliye ayrılmalı.’ Birinci argümanla da birleştirince, ‘Türkiye gibi ülkeler basit ürünleri üretmeli; gelişmiş ürünleri ise ithal etmeli’ sonucu çıkıyor. Bunun sürdürülebilir bir opsiyon olmadığı belli. 

Ama daha önemlisi, bu argüman da yanlış. Kimse 4.5G için geliştirilecek ürünler sadece Türkiye’de satılsın demiyor. Türkiye ve diğer ülkelerin sanayileşme(me) tarihini yakından bilenler bu argümanın ne kadar yanlış olduğunu ve Türkiye (ve diğer gelişmekte olan ülkelerin) neden kişi başına gelirlerini donduran orta gelir tuzağına düşme riskini artırdığını biliyorlar. 4.5G, bu alanda teknolojik ürün geliştirecek sanayi ve teknoloji şirketlerine bir ‘ilk pazar’ imkanı sağlayacak. Bu ithalatla karşılanarak bu tren kaçırılırsa, bu ürünler ülkemizde hiç bir zaman üretilemeyecek. “Türkiye’nin ihracatının kilogram fiyatı 2 doları bile bulmayacak” tartışmaları ilelebed devame edecek.

Diğer yerli projeleri de bu köşede ele alacağım. Bugün 4.5G yerlileştirme projesinin Türkiye için altın bir politika olduğunun altını çizerek Cumhurbaşkanlığı ve hükümetin bu projeye sahip çıkmaya devam etmesinin gerektiğini söyleyerek bitireyim. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018