"Sanayileşmenin Gizli Tarihi"ni niçin okumalıyız?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

 

 

Sanayileşmenin Gizli Tarihi, Ha Joon Chang'ın 2008 yılında yayınladığı kitabı... Dilimize Emin Akçaoğlu çevirmiş. Epos yayınları arasında çıkan kitabın ilginç yönleri var.
Hepimiz, kestirme yargıların tuzağına yakalanmaya yatkınızdır. Bütünü bilmeden, geçmiş değer yargılarımızdan beslenen genellemeleri kolay benimseriz. Chang'ın çalışması, kestirme genellemelerin başka yönleri, değişik boyutları, farklı sonuçları olabileceğini kanıtlayan özenli bir eser.
Bu yazıda kitabın bütününü anlatma yerine, kendisi de Güney Koreli olan Chang'ın ülkesi ile ilgili genellemelerine öncelik vereceğiz. Bu "seçici" tutumun iki nedeni var: Birincisi, bir G. Kore yurttaşının gözlemleri, dış gözlemcilere göre ayrıntıdaki dinamikleri daha iyi yakalama şansına sahip. İkincisi, G. Kore, "orta gelir tuzağına" yakalanmamış az sayıdaki ülkeden biridir; deneyimlerinin Türkiye için de öğretici olabileceğini düşünüyoruz.
Chang 1961 yılı G. Kore'sini tanımlarken, "...kardeşin kardeşi öldürdüğü savaşın bitiminden 8 yıl sonra G. Kore kişi başına geliri 82 dolar düzeyindeydi. Ortalama bir Koreli, ortalama bir Gana vatandaşının kazandığı 179 doların ancak yarısını kazanıyordu" diyor.
Yazarın aktardığı bilgilerden öğreniyoruz ki, savaşta ülke imalat altyapısının, demiryollarının yüzde 75'i yok olmuş. Kore'ye 1910'dan beri hakim olan Japonlar ülke nüfusunun yüzde 22'si okur-yazar olduğu bir toplum bırakmış geride.
G.Kore, 1961'de ülke insanının okur-yazarlık oranını yüzde 71'e yükseltme başarısını göstermiş.
Ülke kalkınmasında General Park'ın rolüne değiniliyor. General 1961'de bir darbe ile iktidara geliyor; bir zaman sonra sivilleşerek üç seçimi üst üste kazanıyor.
Ülkede 1981 yılına kadar kişi başına geliri 1000 dolar düzeyine yükseltme hedefine odaklanıyor Generel Park. O dönemde bu hedef, "hayal denebilecek ölçüde ihtiraslı kabul ediliyordu" diyor Chang.
Kore Ağır Sanayi ve Kimyasal Sanayiyi geliştirme planını 1973'te yürürlüğe koydu. Bu dönemde ilk çelik fabrikası ve modern tersane devreye girdi.1974-1979 yılları arasında dolar bazında ülkenin kişi başına geliri 5 kat arttı. General Park'ın 1981 yılı için koyduğu hedefe 4 yıl önce ulaşıldı. İhracat daha da hızlıydı; 1972 ile 1979 arasında dolar cinsinden 9 kat arttı.
Zorunlu olmayan şeyler için döviz harcaması yasaklandı. Ayrıca ithalat yasakları, yüksek tarifeler, ağır tüketim vergileri ithalatı "caydırıcı" olarak kullanıldı.
G. Kore 1980'lerin başına kadar Ekvador, Moritus ve Kosta Rika gibi tam bir "orta gelir ülkesi" idi.
G. Kore, ileri ürünleri kopyalayacak ustalığı yakaladı. Müzik, moda ürünleri ve kitaplar gibi daha incelikli üretimleri kavradı. O dönemde, entelektüel ve sistem kapasitesi, orijinal fikirler üretecek ve onları geliştirecek düzeye erişmemiş ve kendi patentini, yayın haklarını ve markalarını oluşturabilmiş değildi.
Bugün durum değişmiştir: G. Kore, Amerikan Patent Bürosu tarafından verilen patent sayısı bakımından ilk 5 ülke arasına girmiştir.
Avrupa Ülkeleri G.Kore'ye vize uygulamıyor.
Ülke, 1996 yılında OECD'nin üyesi oldu.
G. Kore'nin son 45 yılda ekonomik büyümeyi, yaşadığı değişim ve dönüşümü Chang "muhteşem" sözcüğü ile anlatıyor. Bu nitelemeye katılmamak mümkün mü?
G. Kore'nin serbest piyasa uygulamaları, güçlü para, küçük devlet, özel girişim, yabancı sermaye vb. ilkelerine dostça sarılması ve neoliberal politikaların hayal kırıklığı hakkında ayrıntı öğrenmek isteyenler kitabın ilk 30 sayfasında çok şey bulacak.
Kitabın 22'inci sayfasından 27'inci sayfasına kadar ulaşılan genellemeleri dikkate aldığımızda, G.Kore'nin, piyasanın görünmez eli ile yönetişimin görünen elini dengeleyen politikaları ve uygulamaları nedeniyle orta gelir tuzağını aşarak kişi başına 25 bin doları yakalamasının öyküsü ayrıntılı incelemek işi insanlarının ufuklarını açacaktır.
Eğer, Afyon Savaşları'nın etkilerinden "asimetrik korumacılık" uygulamalarına, Kore ile Dünya Ticaret Örgütü ilişkilerine, karşılaştırmalı üstünlük algısındaki değişmelere, bugün ülkemiz gündeminde tartışılan birçok kavramının Kore bağlamını öğrenerek karşılaştırma yapılmasından yana iseniz Sanayileşmenin Gizli Tarihi, sizin için iyi bir başvuru kitabı olarak elinizin menzili altında olmalı.

Sanayileşmenin Gizli Tarihi adlı kitapta;
- Kalkınma ve Teknoloji,
- Yabancı kaynak,
- Kaliteli işgücü sorunu,
- Kamu mülkiyeti ve verimlilik ilişkileri,
- Kamu işletmeleri ve lobicilik
- Katı ve gevşek bütçeli işyerleri,
- Dijital teknolojilerinin kopyalama kolaylığı,
- Bilginin yayılma süreci,
- Çocuklara yapılan yatırımın önemi,
- Bedensiz bilginin önemindeki artış,
- Fikri ve sınai mülkiyet sorunları,
- Teknolojinin korunması,
- Enflasyon ve G. Kore deneyimi,
- Merkez Bankalarının rolü,
- Kalkınmanın kültür boyutu,
- Sorunlara işletme-odağından bakmamanın sakıncası,
- Enflasyon ve Kore deneyimi vb. konularda, aklını hiçbir inanca, ideolojiye, düşünceye, yerleşik doğruya, kalıp düşünceye emanet etmeyen, bağımsız düşünebilen bir aydının değerlendirmeleri yer alıyor.
İnsanın bulunduğu yerde hiçbir şeşe şaşmamak gerektiğini bize Afrika halklarının akıl birikimi söylüyor. Chang'ın altını çizdiği gibi, ekonomik mucizenin "karanlık yanları da var." Koreli kızlar, bu kalkına hamlesinin bedelini çok ağır biçimde ödediler. Çoğunluğu, kentli orta sınıf aileler yanında bir oda ve karın tokluğuna, şanslı iseler küçük bir harçlık karşılığında çalıştılar.
Sanayileşmenin Gizli Tarihi adlı kitabın bizim için asıl önemli yönü, ülkemizin çok güncel sorunlarına ışık tutması: Ege Cansen, Şevket Pamuk, Erinç Yeldan, İbrahim Öztürk gibi düşüncelerini yazıyla anlatan insanların altını ısrarla çizdikleri "orta gelir tuzağına" yakalanmamak istiyorsak, iş insanından bürokrata, siyasetçiden medya mensubuna kitaptan çıkaracağımız sayısız dersler var.
Bir kitap okuyarak bütün sorunları çözmemiz mümkün olsaydı, bugüne kadar hiçbir sorunumuz kalmazdı... Kitapların kaliteli ya da kalitesiz olmaları, bizim nesnel gerçeklerimize yakın sorunları ele almalarıyla ölçülür. G. Kore'yi içten bilen bir insanın yazdığı bu kitabı özenle okuyanlar, gazete kültürü ile "...miş'li" anlatım kısırlığını aşarak, daha tutarlı ve sağlam genellemelerle kendilerini ifade edebilecek ölçülere sahip olacaktır...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar