“Sanayiyi öksüz bırakmamalı...”

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Art arda gelen seçimler döneminde “belirsizlik” yaşayan iş dünyası temsilcileri, yeni hükümet kurulurken taleplerini dile getirmeye başladılar. Ortak talepleri içerisinde, uzun süredir siyasal gündemin gerisinde kalan ekonominin, gündemin ilk sırasında yer alması, sorunlarının çözümü için atılacak adımların kendilerinin dahil olduğu katılımcı yöntemle ,bir an önce saptanması. Belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve üretimi esas alan yatırımların hızlandırılması konuları yer alıyor. 

Hafta içerisinde oda meclisinde konuşma yapan Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de yeni dönem beklentilerini ortaya koyarken hem taleplerini dile getiriyor. Hem de iş ortamında gördüğü bazı çarpıklıklara değiniyor. 
Özdebir, iş dünyasındaki çarpıklığa değinirken, son 16 yılda çeşitli sektörlerdeki fiyat artışlarını sıralayıp, imalat sanayinin en altta yer aldığını belirtiyor. Özdebir, 1998- 2014 yılları arasında ülkemizde fiyatların ortalama 14 kat arttığını, bazı sektörlerde bunun çok üzerinde artışlar olurken, imalat sanayiindeki artışın bunun altında kaldığını belirterek, “Yeni hükümet üretimi merkeze almalı sanayiyi öksüz bırakmamalıdır” diyor. 

Özdebir’i bu yargıya iten ele aldığı 14 yıllık dönemdeki sektörel fiyat artışları şöyle: Madencilikte 30 kat, gayrimenkulde 29 kat, Eğitimde 27 kat , Sağlıkta 16 kat, elektrik- gaz ve suda 15 kat, ticarette 13 kat fiyat artışına karşın, imalat sanayiinde fiyat artışı 9 katta kalmış. Özdebir, “Eğer bir sektörde fiyat artışları GSMH artışının gerisinde kalıyorsa, bu göreceli olarak o sektörde fiyat düşüşü yaşandığını ortaya koyar” diyerek. imalat sanayiindeki olumsuzluğun altını çiziyor. 

Nurettin Özdebir, küresel kriz nedeniyle emtiada fiyat artışlarındaki farklılaşmanın, sektörler arasında fiyat artışlarına yol açtığını belirterek, “Bunun sonucunda birçok sektörde yeterli rekabet olmadığını ve birkaç büyük firma hakimiyetiyle tekelleşme oluştuğu için fiyatların yüksek oluştuğu ” değerlendirmesini yapıyor. 

İmalat sanayiindeki firmaların bu sektörlerden girdi sağlarlarken yüksek fiyat ödemelerine karşın, ürünlerini satarken tekeller karşısında düşük karlılıklarının söz konusu olduğunun altını çiziyor. Rekabetle karşılaşmayıp yüksek karılıkla satış yapan tekellerin, yüksek yoğunlaşma nedeniyle teknolojik gelişim ve inovasyona etkilerinin de olumsuz olduğu, Özdebir’in iddaları arasında yer alıyor. 
Özdebir, bu tür tekellerin içerdeki üreticilerden ara malı alma yerine, ithalatla daha ucuz girdi sağlama yolunu seçtiklerini, bunun da sanayimizin sağlıklı gelişmesine engel yarattığını söylüyor. Bunun sonucunda büyük firmaların tekellerin karları artarken, küçük firmalar KOBİ’lerin çok küçük karlara çalışmakla yetindiklerini belirtiyor. 

Nurettin Özdebir, yeni Hükümet döneminde ekonominin gündemin ilk sırada yer almasıyla sanayiciyi öksüz bırakan sorunların önüne geçecek çözümlerin gündeme gelebileceğini, bunun için üretimi esas alan, üreticilerin katılımcı olduğu çözüm yollarına ihtiyaç olduğunun altını çiziyor. 

Bana göre bu değerlendirmeler, yeni hükümetin ekonomi yönetiminin üretici kesimden gelen taleplere kulak vererek, bir an önce onların katılımıyla yol haritası çizerek, üretim esaslı bir büyüme modelini hayata geçirmelerini zorunlu kılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar