Seçilmeyecek başkan adayı

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM edip.oymen@outlook.com

ABD 2016 Başkanlık Seçimi için iki esas partiden aday adayları ortaklıkta. Ama seçime kadar sürü sepet başkaları da seçim kampanyası yapabilecek. Bunlardan biri de ülkenin “en” milyarderlerinden John McAfee. 

Kendi ismiyle tanınan anti virüs programının yaratıcısı, bilişimin “delisi” John McAfee, Siber Parti adlı bir de parti kurdu. Halen ABD’de Cumhuriyetçi Parti’de önde giden emlak kralı Donald Trump ile Bush ailesinin küçük kardeşi Jeb ile Demokrat Parti’de Hillary Clinton gibiler arasında, onlarla kıyaslanmayacak kadar egzantrik, çok renkli bir aday adayı. Seçilme olasılığı sıfır. Ama “teknoloji ve medeni haklar” konusunda ülke çapında bir farkındalık yaratacağı kesin. Çünkü, ABD ile Çin arasında (ve başka ülkelerin de katıldığı) sessiz ama yıkıcı siber savaşı en iyi anlayan, buna çare öneren tek aday adayı o. 

Kendi kütüphanesi midir belli olmayan, hatta raflardaki kitapların “gerçek” kitap mı oldukları da anlaşılmayan bir mekânda, ekrana, kollarını kavuşturup kameranın gözünün içine bakarak, tiyatrocu sesiyle yaptığı 4 dakikalık adaylık konuşması, ciddi fikirler içeriyor: 

“Amerikan Anayasası’nı yazanlar, gün gelip de vatandaşların, kaktüslerin içine yerleştirilen kameralarla gözetleneceğini hayal edemezdi. Hükümet, iletişimimizi gizlice kaydediyor. Mahremiyet, hızla yok olmaya doğru gidiyor. Hükümetler korktuğu zaman, korktuğu kendi vatandaşıdır. Bu durumda vatandaşın gideceği yer kalmaz.”

“Abraham Lincoln, 'Demokrasi, halkın, halk tarafından, halk için yönetimidir,' demiştir. Özel hayatımı ihlal eden bir hükümetim var. Hükümet, beni, kendimden koruyacağı bir düşman olarak göremez. Ben, siber güvenlik konusunda cahil bir hükümet tarafından yönetiliyorum. Oysa siber savaş, artık bugünün savaş tekniği. Bu anlamda benim hükümetim işlevsizdir. Diğer 300 milyon Amerikan vatandaşıyla birlikte siz de benimle aynı gemidesiniz. Özgürlüğümüzü korumak için omuz omuza verelim.” (YouTube, 09.09.15)

McAfee’nin geçen haftaki şu sözleri ise yenilir yutulur gibi değil: “ABD’nin Çin tarafından hack’lenmesi bir kâbustur ve bir imparatorluğun çöküşüdür.” Çin’in sürekli siber saldırılarla ABD’den patent “çaldığı” ve o patenti var eden inovasyonu kendine mal edip, hemen taklidini üretip dünya piyasasına sürdüğü iddiası küresel yayınlarda sürekli dile getiriliyor. Elbette tartışılması mümkün olmayacak kesinlikte kanıt gösterilemediği için ve diplomasi uğruna ABD bu durumu sineye çekiyor. Bir sürü siber saldırı içinde geçen eylülde Çin kaynaklı olduğu “düşünülen” birtanesinde, ABD Kamu Personel Yönetimi Kurumu’ndan 5.6 milyon parmak izi çalındı. Şimdiye kadarki en cüretkar saldırıydı. Ama başkaları da gelecek. 

ABD Patent Komisyonu’nun hazırladığı “Amerikan Fikri Mülkiyetinin Çalınması Raporu” her yıl 300 milyar USD kayıp yaşandığını 89 sayfada anlatıyor. Başka hesaplar yapan kurumlar da var. Bu arada, Norse Corporation sitesinden, dünyada 7/24 durmadan süren sibersavaşı “canlı” izleyebilirsiniz. (http://map.norsecorp.com)

ABD için “bu kadar” gerçek olan siber savaşa karşı John McAfee’den başka bir başkan aday adayının somut planı, projesi yok. Bilişim şirketi HP CEO’luğu yapmış Carly Fiorina da aday adaylarından ama, o bile, siber savaşın Savunma Bakanlığı bünyesinde sürdürülmesinden başka bir şey öneremiyor. 

Ülkemizin de siber savaştan payına düşeni aldığını biliyoruz. Geçen yılki duruma göre Türkiye bot saldırısı sıralamasında 8’inci. Spam sıralamasında 5’inci. Saldırı kökenli sıralamada 12’inci. Bizim bilgisayarların yüzde 45’i saldırıya uğruyor. Web uygulamalarına ataklarda Türkiye dünyada 5’inci sırada. Avrupa’da ise 4’üncü ülke (Fortinet 2014 Threat Landscape Report). Ve bizim John McAfee’miz de yok. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019