Seçim sonrası

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

1 Kasım seçimlerinin ertesindeki ilk günde tam bir bayram havası yaşadık. Borsa kuantum sıçramasına benzer, yüzde 5.40’lük bir boşlukla açıldı. Bono piyasası ise seçimin 9 iş günü ardından gelecek olan ilk hazine kağıdı satışına çıkacak. Faizlerin o güne kadar daha fazla düşme olasılığı, şu anki seviyelerine talebi körükledi. Faizlerin pazartesi gününü yüzde 5.20 düşüşle kapatmasında etkili olan ikinci nedense, bankaların ellerindeki hazine borçlanma senetleri. 

Terazinin bir kefesine bankaların yönettikleri fonlarda yer alması zorunlu bonoları, bir diğer kefesine de Hazine’nin ihale programında yapabileceği satışı koyalım. Bankaların bulundurması gerekli bono zorunluluğu kefesi ağır basar. Yani hazine kağıtları iç piyasanın ilgi odağıdır. Kamu borç yükünün milli gelire oranının yüzde 30’lar civarında seyretmesi, Hazine’nin borçlanmadaki elini rahatlatmaktadır. Öte yandan Türk lirası cuma kapanışına göre yüzde 3.98 değer kazanmıştır. Peki, bu ilk günlük sevincimiz sürekli olacak mı? 

Tek parti hükümeti sayesinde dış ticaretteki trendi tersine çevirme gücümüz var mı? Bunu ileriki günler bize gösterebilecek. Mevcut trend dış ticaretimizin çeşitli sıkıntıları olduğunun altını çiziyor. Rusya: Ukrayna sonrası batıyla arası açılınca, parası devalüe oldu, ekonomisi defl asyonist bir moda girdi. Irak: Düşen ham petrol fiyatları, yeniden yapılanma sürecinde olan ülkeyi hızla durgunluğa doğru sürüklendi. Suriye: Savaş felaket bir iç savaş içinde. Ortadoğu Ülkeleri: Düşen ham petrol fiyatlarıyla Irak benzeri bir durgunluk yaşıyor. Dünya mal ticaretinde ham petrolün çok önemli payı bulunuyor. Buradaki her düşüş, beraberinde bir çok yan ürünü de peşine takmaktadır. Grafikte dünya mal ticareti GSYH büyüme farkı yer almaktadır. Fark, 2010 yılında yüzde 9,8 iken 2011 yılında yüzde 2.4’e gerilemektedir. Bunu izleyen 2012, 2013 ve 2014 yıllarında gerileme, sıfır düzeyine çöküş ve o seviyede kalış söz konusudur. Ciddi momentum kaybediyor olduğu görülüyor. Yani umutlarımız en güçlü dış ticaret partnerimiz Avrupa üzerinde kilitleniyor. Euro için ihracat ve İthalat ile GSYH büyümesi arasındaki fark, ithalatta eksiyi işaret ediyor. İhracattaysa kararlı düşüşün anemik büyümeyle desteklendiği görülüyor. 

Sonuç olarak dış talep bir süre daha düşük seyretmeyi sürdürecek. İç talepse yapısal reformlara bağlı gelişecek. Özel sektör yatırımlarına can suyu olabilecek girişimler önem kazanıyor. Belki de tüm bunların içinde atılacak en ilginç adım; ekonomi yönetiminde hazine, merkez bankası, dış ticaret ve maliyenin bir çatı altında toplanması olacak.

321321321-g.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar