Acente sayısı ülke genelinde kapasitenin üstünde

Potansiyel sigorta pazarını en iyi değerlendiren 3 il Edirne, Çanakkale ve Balıkesir. Mevcut sigortalı potansiyelini en alt seviyede değerlendiren iller ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu illeri

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

yakup-009.png

Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) yurt çapındaki acentelerin röntgenini çekti. SAİK tarafından Başkent Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Erdem Kırkbeşoğlu danışmanlığında gerçekleştirilen “Sigorta Acenteleri Bölgesel Gelişmişlik ve Taşıma Kapasitesi Araştırması”na göre, ülke genelinde acente sayısı taşıma kapasitesinin üzerine çıkıyor. 

SAİK tarafından alanındaki ilk araştırma olma özelliğini taşıyan raporun amacı, illerdeki acentelerin sağlıklı ve etkin şekilde faaliyette bulunacağı sayı aralığını belirlemek olarak ifade ediliyor. Araştırmada anket tekniği kullanıldı. Anketlerin cevaplanması için 30 günlük bir bekleme süresi konuldu ve bu süre sonunda beklentinin çok üzerinde bir katılım elde edildi. E-posta gönderilen 15 bin 590 acentenin 3 bin 558’i (yüzde 23) ankete cevap verdi. Ankete en yüksek katılımı Kilis (yüzde 80), Zonguldak (yüzde 53) ve Kars (yüzde 50) illeri sağladı. 

Araştırmada, sigorta pazarındaki bu rekabet ortamının aynı müşteri tabanından beslenen acenteler için en büyük çevresel tehdit unsurunu oluşturduğunun altı çiziliyor. Sigortalanabilir nüfusu ancak belirli bir düzeye kadar çıkarmanın mümkün olduğu belirtilirken, acente sayısının bir ilde sayıca artışının ise pastadan alınacak payı azaltacağı ifade edildi. Araştırmada, bunun sonucunda da sahip olduğu sigortalı portföyünden memnun olmayan acente sayısının da artacağı ve rekabetin çok arttığı durumlarda ise, işletmelerin gelir gider dengelerini kontrol etmesinin zorlaşarak işletme ölümlerinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekildi. 

Raporda Türkiye’nin en doğusu ve batısındaki illerin çoğunlukla taşıma kapasitesinin altında veya yakınında olduğu görüldüğüne işaret edilerek şu ifadelere yer verildi: “Özellikle Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Aydın, Muğla, Manisa, Kütahya, Uşak, Kocaeli gibi batı illeri acente sayısı bakımından çok olmalarına rağmen taşıma kapasitesinde veya yakınında değerler almıştır. Bunun temel nedeni, taşıma kapasitesi denkleminin ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyleri ile kişi başına düşen sigorta priminden önemli ölçüde etkileniyor olmasıdır. Diğer yandan taşıma kapasitesi denklemi tek yönlü bir denklem değildir. Örneğin, sadece acente sayısına duyarlı değildir. Bu nedenle batı illeri yüksek acente sayılarına rağmen bunu kaldırabilir bir sigortalı nüfusuna ve acente sayısına sahiplerdir.” 

Araştırmaya göre, doğu illerindeki durumun çok daha farklı olduğu görülüyor. Birçok doğu ilinde acente sayısı 6-25 arasında olduğu ortaya çıkıyor. Bu illerin sosyal ve ekonomik gelişmişliği ne kadar düşük olursa olsun, elde edilen sonuçlar acente sayısının olması gerekenin çok altında olduğunu gösteriliyor. 

Sonuçlar incelendiğinde potansiyel sigorta pazarının en iyi değerlendiren 3 ilin Edirne, Çanakkale ve Balıkesir olduğu ifade edildi. Diğer yandan mevcut sigortalı potansiyelini en alt seviyede değerlendiren illerin ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu illeri olduğu dikkat çekiyor. Benzer sonuçlar, bölgesel farklılıklara da yansıdığı görülüyor. Batı Marmara kapasite kullanımında en yüksek yüzdeye sahipken, Güneydoğu, Kuzeydoğu ve Orta Anadolu bölgelerinin en düşük değerlere sahip olduğu ortaya çıkıyor. 

huseyin-kasap.jpg

SAİK Başkanı Hüseyin Kasap, taşıma kapasitesi kavramıyla sigortacılığın yeni tanıştığını ancak bu kavramın hizmet sektörleri için çok önemli olduğunu belirtti. Kasap, Başkent Üniversitesi ile birlikte hazırladıkları araştırmayla bölgelere göre sigorta ihtiyacının belirlendiğini ve sektörün tüm aktörlerinin bu sonuçlardan faydalanacağının altını çizdi.

Ortalama aylık komisyon geliri 13 bin 474 TL 

Rapora göre, Türkiye’deki tüm acentelerin aylık komisyon geliri ortalaması 13.474 lira olarak hesaplanıyor. En yüksek komisyon gelirine sahip iller; İstanbul, Elazığ, Ankara, Gaziantep ve İzmir’ken; en düşük komisyon gelirine sahipler, Tunceli, Siirt, Ardahan, Hakkâri ve Iğdır olarak görülüyor. Türkiye’deki tüm acentelerin aylık acente gideri ortalaması ise, 6.678 lira olarak belirtiliyor. En yüksek acente giderine sahip iller Bartın, İstanbul, Ankara, Gaziantep, İzmir’ken; en düşük acente giderine sahip iller Tunceli, Hakkâri, Ardahan, Kilis ve Adıyaman olarak ortaya çıkıyor. 

Araştırmanın sonucuna bakıldığında Türkiye geneli için acenteler, üzerlerindeki en büyük baskı unsuru olarak ekonomik ve sosyal baskıları (yüzde 72.1) gösteriyor. Daha sonra rekabet baskısının (yüzde 71.6), en az da yasal ve hukuki düzenlemelerden kaynaklanacak baskıların (yüzde 69) etkili olduğunu belirtiyorlar. 

Hangi ilde kaç acente olmalı?

 Raporda, “Hangi ilde ne kadar sayıda acente sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebilir?” sorununun yanıtı aranıyor. Sorunun cevabını belirlemesi için, doğrudan il ya da bölgedeki gelişmişlik koşullarına bakılıyor. Çalışmada durum şöyle özetleniyor: “Türkiye’deki tüm illerin birbirinden farklı düzeyde ekonomik ve sosyal gelişmişlikleri bulunmaktadır. Dolayısıyla ekonomik gelişmişliği düşük olan bir şehirde bulunan bir acente için bir ayda belirli bir miktar prim üretimi yapmak yeterli olabilecekken, bir sanayi şehrinde bulunan acente için aynı rakamı yeterli bulmak mümkün olmayabilir.”

İngiltere’de 7 bin acente ve 350 milyar dolar üretim

SAİK raporuna göre, taşıma kapasitesinin hesaplanması birçok açıdan sektöre fayda sağlıyor. Bu fayda, raporda Birleşik Krallık üzerinden örneklenerek şu ifadelere yer verildi: “Dünya’nın en büyük 3. sigorta pazarı olan Birleşik Krallık, 350 milyar dolarlık prim üretimine rağmen bugün yaklaşık 7 bin sigorta acente ve brokerine sahiptir. Ülkemiz prim üretiminin yaklaşık 10 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde, 15 bin 590 sigorta acentesinin bu pastadan ne kadar kârlı bir pay alacağı sorgulanmalıdır. Dolayısıyla taşıma kapasitesinin hesaplanması ilk olarak, mali açıdan güçlü, fiziki şartları sağlam, acenteliğini sürdürdüğü sigorta şirketine kârlı bir portföy yaratabilecek, sürdürülebilir bir istihdam hacmi olan, yeri geldiğinde kötü riski reddedebilecek, mesleğin norm ve kurallarına riayet edebilecek bir acente modelini referans sunacaktır.”

Bu konularda ilginizi çekebilir