“Şeker Kurumu ortada yok, piyasa tıkanma noktasına geldi”

PANKOBİRLİK Genel Müdürü Taşpınar, Türkiye’de şeker piyasasını regüle etmekle görevli Şeker Kurulu’nun görev süreleri dolan yönetim kurulu üyeleri ve başkanlığına atama yapılmamasından dolayı, piyasanın tıkanma noktasına geldiğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüseyin GÖKÇE

Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (PANKOBİRLİK) Genel Müdürü Taner Taşpınar, Türkiye’de şeker piyasasını regüle etmekle görevli Şeker Kurulu’nun görev süreleri dolan yönetim kurulu üyeleri ve başkanlığına atama yapılmamasından dolayı, 30 Ağustos 2016’dan bu yana piyasanın tıkanma noktasına geldiğini söyledi.

Şeker Kurulu’nun olmadığı için şeker sektöründe ihracat belgelerinin de düzenlenemediğini belirten Taner Taşpınar, kontrol döneminde bile kayıt dışı üretim yapan nişasta bazlı şeker üreticilerinin, iyice denetim dışı kaldığını bildirdi. Sektördeki özelleştirmeye yönelik PANKOBİRLİK bünyesinde hazırlanan bir raporu da paylaşan Taner Taşpınar, arsaların devlette kalması şartıyla fabrikalara işletme hakkı yöntemiyle talip olduklarını bildirdi. Taşpınar, bu yöntemle 6 yıl gibi sürede özelleştirmeden fazla gelir sağlanabileceğini öne sürdü.

Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Taner Taşpınar, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.

► Çok tartışmaların sahne olduğu şeker piyasasında, önemli bir regülasyon görevi yürüten Şeker Kurulu’nun uzun süredir yönetime atama yapılmadığı için işlevini yerine getirmiyor. Kurum’un kapatılarak bir genel müdürlük haline getirileceğini duyuyoruz. Sizce bunun sektöre etkileri ne olur?

Şeker Kurumu, 2001 yılında çıkarılan 4634 sayılı Şeker Kanunu ile kurulmuş ve yurtiçi talebin, yurtiçi üretimle karşılanması yanı sıra ülkemizdeki şeker rejimini düzenleme görevini üstlenmiştir. Kurulduğu günden bu yana şeker sektöründe otorite olan Şeker Kurumu, kurulun oluşturulması şeklinden kaynaklanan bazı sorunlara rağmen, gerek kotaların tahsisi gerekse pancar şekeri ile nişasta bazlı şeker üretiminde dengenin sağlanmasında, önemli bir görev yerine getirdi.

► Bunları biraz daha somutlaştırabilir misiniz?

Şeker Kurumu, görev yaptığı 16 yıllık zaman diliminde ülkemizde şeker talebinin tamamı yurtiçinden karşılanırken, pancar üreticilerine pazar, şeker üreticilerine ise hammadde garantisi sağlamıştır. Tüketiciler yönünden baktığımızda ise şeker fiyatları 2003 yılına göre reel bazda geriledi. Pancar şekeri fiyatı yüzde 23, NBŞ fiyatı ise yüzde 11 civarında azaldı.

► Oluşturulması şeklinde sorunlar bulunduğunu belirttiğiniz Şeker Kurulu da fiilen yok değil mi?

Evet kurumun karar olma organı Şeker Kurulu’nda başkan ve üyelerin görev süresinin dolduğu 30 Ağustos 2016’dan bu yana herhangi bir atama yapılmadı. Sizin de ifade ettiğiniz gibi Şeker Kurumu’nun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde genel müdürlüğe dönüştürüleceği yönünde çalışmalar yapıldığını biz de duyuyoruz. Ancak yaklaşık 6 aydır sektöre yönelik hiçbir kararın alınamaması, sektörü tıkanma noktasına getirdi.

DENETİM MEKANİZMASI DEVRE DIŞI KALABİLİR

► İhracat konusunda sıkıntılar olduğuna yönelik yakınmalar geliyor bize de?

Doğrudur, şeker için ihraç ön izin belgesi düzenlenmesi yetkisi de Şeker Kurulu’nda olup, ihracata konu şekerler için belge düzenlenemediği için ihracatçı firmalar mağduriyet yaşıyor. Ayrıca depolama prim ve kesinti uygulamalarının gerçekleştirilememesi nedeniyle özellikle Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ gelir kaybına uğramaktadır.

Öte yandan, 4634 sayılı Şeker Kanunu’na göre yurtiçinde pazarlanması yasak olan ve C kotası olarak tanımlanan ihraç amaçlı şekerler, normal şartlarda Serbest Bölgeler Kanunu ve Gümrük Kanunu uyarınca serbest bölgelere ihraç edilen tekrar Türkiye gümrük bölgesine ithal edilebilmektedir. Kurumun fiilen ortadan kalkması ile birlikte, kota üzeri satışların izlenmesi zorlaşacak, şeker ihracatında karşılaşılan bu tür usulsüzlüklerin önüne geçilmesi imkansız hale gelecektir.

► Uzun süredir sizin NBŞ sektörüne yönelik de eleştirileriniz olduğunu biliyoruz. Gelinen noktada Kurul’un olmaması kotaları nasıl etkiliyor?

Yürürlükteki Şeker Kanunu’na göre şeker ihtiyacının yüzde 90’ı pancardan, yüzde 10’u NBŞ’den karşılanmaktadır. NBŞ kotası Bakanlar Kurulu tarafından yüzde 50’ye kadar artırılabiliyor. Pancar şeker fabrikalarında, pancar ekimi, şeker üretimi, satış ve stok kayıtları düzenli olarak tutulmaktadır. Bunlar kontrollerde de ortaya çıkmaktadır. Ancak NBŞ sektörünün bazı firmalarında Şeker Kurumu’nun yaptığı denetimlerde, kayıt dışı faaliyetler tespit edilerek cezalar uygulanmıştır. Şimdi Şeker Kurumu’nun varlığında dahi gayri kanuni uygulamalara girmekten imtina etmeyen bu grup, kurumun tamamen ortadan kalkmasıyla kotaların üzerinde satış imkanı bularak pazar payını artırabileceği gibi, kota harici pazar payı da temin edebileceklerdir. Kurumun dağıtılması veya yeni bir yapılanmaya gidilmesi sonucunda, denetim takibatı sonuçsuz kalacak ve bu grup bir anlamda korunmuş olacaktır. Bütün bunların doğal sonucu olarak da Türkiye’ye büyük katma değer sağlayan pancar ekimi ve pancar şekeri üretimi azalacaktır.

► Yıllardır sektörde özelleştirme tartışması yaşanıyor. Bu noktada PANKOBİRLİK olarak sizin duruşunuz nedir?

Şeker konusunda büyük atılımlar yapmış ülkelere baktığımızda, dünya şeker üretimi ve ticaretini yönlendiren toplam 14 şirketten 12 tanesinin pancar üreticisi kooperatifler tarafından yönetildiğini görmekteyiz. Ülkemizde ise bugüne kadar yapılan mülkiyet devri şeklindeki özelleştirme denemelerinde sağlıklı sonuç alınamadığı ortadadır.

PANKOBİRLİK bünyesinde yaptığımız bir çalışmada şeker fabrikalarının işletme devri yöntemiyle, bize devredilmesi durumunda 10 yıllık süre zarfında, ülke ekonomisine sağlayacağı katma değeri hesapladık ve gerçekten çok çarpıcı sonuçlara ulaştık.

Bu konuda 4 farklı baz senaryo üzerinde durduk. Bunların en kötüsünde bile 5 yıllık zaman diliminde 3 milyar doların üzerinde katma değer yaratılacak ve devlete vergi ödemesi yapılacaktır. Temel senaryomuza göre üretimin 10 yıl b oyunca sabit kaldığı varsayımıyla 2022 yılına geldiğimizde toplam 3 milyar 207 milyon dolarlık bir katma değer ve vergi ödemesi miktarına ulaşılabileceği öngörülüyor. Üretimin her yıl yüzde 5 artması halinde ise katma değer miktarı 4 milyar dolara yaklaşacak. 10’uncu yılın sonunda temel senaryoya göre katma değer 6 milyar 82 milyon dolar, yüzde 5’lik üretim artışında ise katma değer 8 milyar 658 milyon dolara ulaşacak.

Çalışmamızda fabrikalara yatırım yapılmamış olmasının etkilerini de analiz ettik. Sadece 2015- 2016 kampanya döneminde gerekli yatırım yapılmadığı için şeker fabrikalarımızda toplam 61 milyon dolar zarar oluşmuştur. Oysa öngörülen yatırımın yapılmasıyla birlikte bu fabrikaların 80 milyon 545 bin dolarlık kar elde etmesi öngörülüyor.

1 MİLYAR DOLARLIK TEVSİ YATIRIM ÜRETİMİ GARANTİ ALTINA ALIR

► Mevcut durumda bu gelir sağlanamıyor mu?

Şimdi mevcut şeker fabrikalarını tektek inceledik. Bunlar, sorunsuz birkaç tanesi dışında yapılacak 1 milyar dolarlık tevsi yatırımı ile az önce bahsettiğimiz katma değer rahatlıkla yakalanacaktır.

► Ankara dahil birçok ilde şeker fabrikalarının çok değerli arsaları olduğunu biliyoruz. Siz arsaları istemiyorsunuz o zaman….

Bizim önerdiğimiz modelde hem arsalar hem de fabrika arsalarının mülkiyeti devlette kalmaya devam edecek. Bu konuda devletin hiçbir kaybı olmayacak. Aynı zamanda şeker ile pancar üretimi de garanti altında olacağı için stratejik ürün statüsünde olan şeker üretiminin devamlılığının sağlanacağı göz önünde bulundurulursa, işletme devri yoluyla PANKOBİRLİK’e devredilerek fabrikaların özelleştirilmesi yöntemi, ülkemiz ve devletimiz açısından en yüksek getirili ve rasyonel yöntem olarak karşımızda durmaktadır.

Üstelik şeker fabrikalarının mevcut durumlarıyla çalıştırılmaları bile ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Bu bakımdan kapanmaları, çalıştırılmamaları büyük hata olacaktır. Özelleştirmenin mülkiyet devri yöntemiyle işin ehli olmayan kişilere yapılması durumunda ise devlet eliyle bölgesel tekellerin oluşturulmasına paralel olarak fabrikaların sırf arsa değeri için satın alınması ya da çalıştırılsa bile orta vadede aşırı zarar ettiği veya pancar çiftçisi küstürüldüğü için kapanması sözkonusu olabilecektir.

EKİM DÖNEMİ ŞUBATTA BAŞLAYACAK

► Sektördeki tıkanma hangi noktalarda yaşanıyor?

Türkiye’de pancar ekimi kotalara bağlı olarak yapılmakta ve bu kotaları da Şeker Kurumu belirlemektedir. 2017- 2018 yılına ilişkin kotaların 2016 yılı Kasım ayında belirlenmiş olması ve bu dönemde şeker fabrikaları ile pancar çiftçisinin sözleşmeleri imzalaması gerekiyordu. Oysa pancar ekim dönemi şubat ayında başlayacak.

8 YIL ÖNCE…

FERİT PARLAK

Yaklaşık 8 yıl önce PANKOBİRLİK Başkanı Recep Konuk ile sohbet ederken, şeker fabrikalarının önemini Konya Şeker örneğiyle anlatmaya çalışmış, “Şeker pancarını üretirken oksijen salımını artırıyoruz ve Türkiye’nin ‘oksijen satın alma maliyetini’ düşürüyoruz. Şeker pancarı ekilirken ve alınırken sadece Konya Şeker olarak 60 binin üzerinde çiftçiyi destekliyoruz. Şeker, çikolata, besin değeri yüksek hayvan yemi, atık sıcak suyu değerlendirerek sera ürünleri, fidan ve bio yakıt üreterek hem bir üretimle diğerini destekliyor hem de yeni yatırımların önünü açacak kârı elde ediyoruz. O karımızla damlama sulama, hayvancılık gibi çeşitli sektörlere de yatırım yapıp hem ithalatı azaltıyor hem de istihdam sağlıyoruz. Bu model sadece burada kalacak olursa, ülkeye ancak bu kadar faydalı olacak. Modeli ülke geneline yaymamız gerekiyor.” demişti. Şeker fabrikalarının ne olacağı konusunda 8 yıl önceki ‘bekleyiş’ devam ediyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir