Antalya, turizm ve tarımda yeni başarı hikayesi arıyor

Hızlı bir ekonomik gerileme yaşayan Antalya, tarım ve turizm sektörlerinde yeni bir başarı hikayesi yazmak için yüksek katma değerli projelere yönelmek istiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Fikri CİNOKUR

ANTALYA - Türkiye’de örtü altı üretim ve turizmin başkenti Antalya, son iki yıldır yaşadığı derin ekonomik krizden tarım ve turizm sektörlerinde katma değeri yüksek üretim ile çıkmak istiyor. Turizm sektörü temsilcileri krizden çıkış için yenilik ve markalaşmaya ağırlık verilmesi, yeni bir teşvik sistemi getirilmesi ve otellere inavasyon için kredi desteği sağlanmasını istiyor. Yeni alan ve trendlerin ışığında ulusal turizm politikasının oluşturulmasına ihtiyaç olduğunu kaydeden sektör temsilcileri Turizm Yasası’nın da değiştirilmesinden yana.

Tarım sektöründe de inovasyon talebi öne çıkıyor. Üretimden tüketime kadar olan süreçte soğuk zincir sağlanmasını isteyen sektör temsilcileri, AB ile yeni açılacak tarım müzakerelerinde ihracatı kısıtlayıcı uygulamalardan kurtulmak gerektiğini ifade ediyor. Üretimde daha büyük ölçekte ve profesyonel üretim yapılması ve zirai danışmanlık sisteminin daha da geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu kaydeden sektör temsilcileri, üretim alanlarının da gençleştirilmesini istiyor.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, tarım, turizm ve konut sektöründe aşırı büyümeden kaçınılması gerektiğini belirterek, “Aynı ürünlerde arzı artırmaya son vermek gerekiyor. Antalya yenilik ve markalaşmayı temel koşul olarak benimsemeli, aksi halde sürümden kazanmaya kalkmak Antalya gibi bir ilin nisbi olarak fakirleşmesine yol açmaktadır. Yüksek katma değerli tarım ürünü, turizm ürünü ve konut üretimi aynı zamanda yüksek gelirli göçü de teşvik ederek Antalya’da refah artışını sağlayacaktır” diye konuştu.

Uluslararası dev organizasyonlar yapılmalı

Profesyonel Otel Yöneticileri Birliği (POYD) Başkanı Hakan Duran ise bu sürecte dünyanın her yerinde tanıtıma aralıksız devam edilmesini gerektiğini belirterek,”Sektördeki yatırımcı, işletmecisi ve çalışanlarıyla turizm barış ve kardeşlik ortamıdır. Sektörde ayakta kalmak için yeni pazarlar gerekli. Avrupa pazarına ağırlık verilmeli. Uzakdoğu ülkeleri, Çin ve Hindistan gibi ülkelerde daha fazla tanıtım yapılmalı” dedi.

Başta Antalya olmak üzere Türkiye’nin uluslararası dev organizasyonlara ev sahipliği yapması gerektiğini anlatan Duran, “Türkiye ve Antalya olarak uluslararası dev organizasyonlarla dünyaca ünü sanatçıları getirmeliyiz. Uluslararası müzik, opera, bale, piyano, caz festivalleri, uluslararası film festivalleri düzenlenmeli. Yabancı sanatçıların kendi ağızlarından Antalya’nın güvenli olduğunu söyletmemiz lazım. Futbol başta olmak üzere spor turizminde önemli bir bölgeyiz. Dünyaca ünlü onlarca takım Antalya’da kamp yapıyor ama uluslararası futbol turnuvası yapamıyoruz. Son 2 yıldır Avrupa futbol takımlarını getiremiyoruz. Avrupalı futbol takımları İspanya’yı tercih ediyor. Antalya Avrupa ve Rusya tarafından vazgeçilecek bir kent değil. Turizmde alternatif çeşitlilik çok önemli. Müşterilerimiz Antalya’da kayak yapılıp yapılmadığını soruyor. Saklıkent ve Isparta Davraz’da kayak yapılıyor. Bugün golf oynarsınız yarın Saklıkent’te kayak yaparsınız.

Yeme-içme turizmi önemli. Yerel şarap üreticilerimiz çok iyi. Yeme-içme üzerine yeni konseptler yaratılmalı. Otellerimiz artık yeni konsept yaratmalı. Rixos Otelleri bunu yapmaya başladı. Bir otelimiz spor, bir başka otelimiz yeme içme ve benzeri… Otellerimizi çeşitlendirmeliyiz” şeklinde konuştu. Sektörde kalifiyeli eleman sıkıntısı olduğunu vurgulayan Duran, “Sektörde oda ve yatak kapasitesi arttıkça kalifiyeli eleman sayısı da azalıyor. Turizm okullarında da öğrencilerin ancak yüzde 20’si sektöre giriyor. Yeni oteller devreye girerken, 15-20 ve 30 yıllık otellerimiz var. Otellerin inovasyonu için kredi desteği sağlanmalı. Bankalar kredi olanakları sağlamalı” dedi.

Türkiye’nin turizm envanteri yok

Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜ- ROFED) Başkanı Osman Ayık ise turizm sektörünün yeniden başarı hikayesi yazabilmesi için öncelikle turizmde yeni stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini dile getirerek, “Yeni bir bakış açısı ile 1980’li yılların Turizm Yasası’nın yeniden ele alınması gerekiyor. Kamu ve özel sektör işbirliği ile turizm ulusal politikaya dönüştürülmeli. Turizm Yasası ile birlikte bunun hukuksal altyapısını da hazırlamak lazım. Sektörün önünü açmak gerekir. Turizmde yeni alanlar, yeni trendleri de dikkate alıp ulusal turizm politikası oluşturulmalı. Kamu ve özel sektör olarak uzlaşılmalı. Turizmde yeni teşvik sistemi oluşturulmalı. Bizim sıkıntılar belli ama Türkiye’nin bu konuda bir envanteri yok. Çifte standart var. Turizm yeme içme sektörü gibi belli değil. Gri bir alan. Yeni ürün yaratmalıyız. Müşteri zaten bizi yönlendiriyor” diye konuştu.

İhracatta daha küçük ambalaj ve özenli paketleme yapılmalı

Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Başkanı Mustafa Satıcı da tarımda başarı hikayesi için komşu ülkelerle ilişkilerin geliştirilerek sorunların azaltılmasına ihtiyaç olduğunu ifade ederek, “Tarımda inovasyon hızlandırılmalı. 10 yıl önce tek çeşit domates varken bugün 10 çeşit domates var. Başta Rusya olmak üzere ihracat yapılan ülkelere daha küçük ambalaj ve özenli paketleme yapılmalı. Üretimden tüketiciye kadar olan süreçte soğuk zincir sağlanmalı. Limanlarda, gümrüklerde soğuk hava depolarına ihtiyaç var. AB ile tarım müzakereleri açılıyor. Bu süreçte ihracatı kısıtlayıcı müeyyideler var. Bundan kurtulmamız gerekir. Bu bize gümrük vergisi ile tarife dışı engel olarak geliyor. Bunlar aşılırsa Avrupa pazarında daha etkili oluruz. Üretimde daha büyük ölçekte ve profesyonel üretim yapılmalı. Zirai danışmanlık daha da geliştirilmeli. üretim alanları gençleştirilmeli” açıklamasını yaptı.

Kent 35 yıldır turizm sektörünün lokomotifi

Antalya son 35 yılda turizm sektörünün adeta lokomotifi oldu. Türkiye’nin Rivierası olarak adlandırılan Antalya, 5 yıldızlı otelleri, deniz, kum güneş, tarihi eserleri ve doğal güzellikleriyle 2000’li yıllardan sonra her yıl artan potansiyeli ile en az 10 milyon turist ağırlamaya başladı. Kent, 2014 yılında 12 milyondan fazla turist ağırlayarak zirve yaptı. Turizmle birlikte inşaat sektörü de gelişti, lüks konutların yapımı arttı. Yabancıların Antalya’da konut alımının yoğunlaşması tüm gözleri kente çevirdi. Antalya ve kıyı ilçelerinde başta Rus, Alman, İngiliz ve İskandinav ülke vatandaşları olmak üzere 50 bine yakın yerleşik yabancı yaşıyor. Yurtiçinden de büyük göç alan Antalya, başta emekliler olmak üzere her kesimin ilgisini çekiyor. Turizm sektörü ülke genelinde işsizlerin de iş kapısı olunca nüfus artışı da Türkiye ortalamasının üzerine çıktı. Tarımda da özellikle sera (örtü altı) üretimin her alanında, tohumculuk, fidecilik, topraksız tarım ve Ar-Ge çalışmaları ile büyük bir başarı hikayesi yazdı.

Tarım ve turizmde Rusya’ya bağımlı hale geldi

Türkiye bütçesine aldığından daha fazla veren iller sıralamasında da üst sıralarda yer alan Antalya’nın tarım ihracatı ve turizmi 2000’li yıllardan sonra Rusya’ya bağımlı hale geldi. Yılda 4 milyon Rus turist ağırlayan Antalya, tarım ihracatının büyük bölümünü de yine bu ülkeye gerçekleştiriyordu. ABD ve AB ülkeleri komşusu Ukrayna’nın Kırım bölgesini işgal etmesi sonucu Rusya’ya ambargo koydu. Rusya ekonomik olarak sarsılmaya başladı. 2015 yılında ruble büyük değer kaybetti. Son yıllarda Türkiye-Rusya ilişkileri de sekteye uğradı. Suriye’de Rus savaş uçağının düşürülmesi sonrası ilişkiler gerildi. Rusya, vatandaşlarının Türkiye’ye gidişini yasaklarken Türk tarım ürünlerine de ambargo koydu. Böyle olunca Antalya başta olmak üzere Türkiye turizmi ve tarım ihracatı krize girdi. Antalya ekonomisinde olumsuzluklar domino etkisiyle birer birer açığa çıktı. Kentin tarım ürünleri ihracatı düştü. Antalya’ya gelen turist sayısı da 2016 yılında yüzde 45 azaldı. Kent o yıl 5 milyon turist kaybetti.

Krizde 70 bin kişi işsiz kaldı

ATSO’nun yaptığı araştırmaya göre, Antalya’nın toplam GSYH yıllık brüt kar, ücret, kira ve faiz gelirleri 2004 yılında 18 milyar TL iken 2014 yılında 65 milyar TL’ye çıktı. GSYH sıralamasında 2004’de 5. sırada bulunan Antalya 2014 yılında bir basamak geriledi. 2004-2014 döneminde kişi başı gelirin en az arttığı il Antalya oldu. Kişi başına gelirde 2004 yılında beşinci sırada yer alan Antalya 2014’de ise 9. sıraya düştü. Tarım sektörü geliri 2010 yılından sonra yüzde 25 düştü. 2004-2014 dönemi rakamlarının üzerine 2015 ve 2016 turizmindeki ve tarımdaki büyük kayıplar eklendi.Turizm kriz i 2016’da otellerdeki istihdam artışını da olumsuz etkiledi. SGK verilerine göre, 2015’de yüzde 5 istihdam artışı olan otellerde çalışan sayısı, 2016 ‘da yüzde 20 düştü. Krizde 70 bin kişi işsiz kaldı. Turizmde parlak sezon yaşanan 2014 yılında kent dolar bazında en fazla ihracatını yaptı. Batı Akdeniz ihracatı kriz başlangıcı olan 2015 yılı sonunda yüzde 9.8, 2016 yılında da yüzde 0.3 düşüş gösterdi.

TARIM SEKTÖRÜNÜN 5 TALEBİ

1-Tarımda da inovasyon hızlandırılsın.

2-Üretimden tüketime soğuk zincir sağlansın.

3-AB ihracatı kısıtlayıcı uygulamalar ortadan kaldırılsın.

4-Büyük ölçekli ve profesyonel üretim yapılsın, zirai danışmanlık geliştirilsin.

5-Üretim alanları gençleştirilsin.

TURİZM SEKTÖRÜNÜN 5 TALEBİ

1- Yenilik ve markalaşmaya ağırlık verilsin.

2- Ulusal Turizm Politikası oluşturulsun.

3- Yeni teşvik sistemi oluşturulsun.

4- Turizm Yasası değiştirilsin.

5- Otellerin inovasyonu için kredi desteği sağlansın.

Bu konularda ilginizi çekebilir