Seküler ve üniter suriye'ye doğru

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Rusya’nın başlattığı hava saldırıları, şimdiye kadar Suriye üzerine yapılan hesapları altüst etti. Saldırıların IŞİD dışında, ılımlı muhalefete de yöneldiği suçlamalarına Vladimir Putin, hedeflerinde teröristlerin olduğu şeklinde cevap veriyor. Rus savaş uçaklarının, Türk hava sahasını ihlali, Başbakan Davutoğlu’nun demecinde belirttiğinin aksine, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin pek dostane olmadığının, tam tersine giderek bozulmakta olduğunun işaretleri olarak görülebilir. Batı ülkeleri ve Rusya’nın demokrasi anlayışı bizimkinden farklı olmalı ki, Türkiye’nin açıktan destek verdiği ılımlı muhalefetin, Batı ülkeleri ve Rusya’nın gözünde IŞİD, El-Kaide ve El-Nusra gibi örgütlerden pek bir farkı yok. Suriye’de yaşananlara objektif gözle bakabilen herkes, ılımlı muhalefet adı altında ortaya çıkan grubun, yani Özgür Suriye Ordusu’nun amacının söylendiği gibi demokrasi olmadığını; ülkede şeriata dayalı bir devlet kurmak olduğunu kolaylıkla görüyor. Ilımlı görünmelerinin amacı, tamamen taktikseldir. Amerika’nın, Esad rejimine karşı olmasına rağmen, şimdiye kadar ılımlı muhalefete silah ve mühimmat desteğinde çekimser kalmasının altında yatan neden de bu.

***
Obama’nın 2013’den bu yılın nisan ayına kadar dış politika konularında danışmanlığını yapan Philip Gordon, “It’s time to rethink Syria” (Suriye’yi yeniden düşünmek) başlıklı yazısında, Suriye sorununun çözümü için yeni bir stratejiye ihtiyaç olduğunu söylüyor. Gordon, Esad rejiminin şu anda çökmesinin ülkeye istikrar getirmek yerine, varolan kaosu daha da arttıracağını ileri süren Putin’in endişesinde haksız olmadığı görüşünde. Amerika’da Cumhuriyetçilerin başkan adaylarından Donald Trump da Putin’inkine benzer görüşlere sahip. Trump, Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’siz Ortadoğu’nun şimdi daha tehlikeli olduğunu söylerken, Esad’sız bir Suriye’nin varolan tehlike ve kaosu daha da arttıracağını ima ediyor. Bu görüşte olan siyasetçilerin sayısı dünyada az değil. Arap Baharı sonrasında başlayan olayların uzun yıllar otoriter rejimler altında yaşayan Ortadoğu ülkelerine bir çırpıda demokrasi getireceğine inanması, Batı ülkelerinin bu süreçte büyük yanlışıdır. Halbuki, laiklik olmadan demokrasinin içi boş bir kavram olduğunu görmek, Amerika’yı yeniden keşfetmek gibi bir şey.
***
Esad’ın gitmesinin en azından şimdilik doğru olmayacağını düşünenlerin sayısında son zamanlardaki artışta, Esad sonrası Suriye’de iktidarın sunni-şeriatçı güçlerin eline geçeceğine dair emarelerin payı büyüktür. Krizin başından beri Suriye’nin parçalanmasına karşı olan Rusya ve İran, bölgede şimdi eskisinden daha aktifler. Esad geçenlerde verdiği bir mülakatta, Ortadoğu’nun geleceğinin, ülkesinin Rusya, İran ve Irak’la yaptığı ittifakın başarısına bağlı olduğunu; rejimin yıkılmasının tüm Ortadoğu için felaket olacağını söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad’ın Suriye’de butik bir devlet kurmak amacında olduğunu söylüyor ama, gelişmeler bunu doğrular nitelikte değil. Obama-Putin görüşmesinin ardından biraraya gelen Amerikan ve Rusya Dışişleri Bakanları, Suriye’nin Esad sonrasında da laik ve üniter yapısını koruması gerektiğinde anlaştılar. Rusya muhalif güçlere yönelik hava saldırılarıyla, Amerika ve Batı ülkelerine, “Ortadoğu’da ben de varım” demenin ötesinde; Suriye’de laiklik karşıtı, islamcı bir yönetimin iktidara gelmesine karşı olduğunu da açıkça ortaya koyuyor. Arap Baharı sonrasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da meydana gelen değişikliklerin Türkiye’yi etkileyeceği pek düşünülmezdi. Ama görünen o ki, Türkiye’nin bu durumdan göreceği dolaylı zarar, Arap Baharı’nın merkezinde yer alan ülkelerin doğrudan zararlarını aşacak. Türkiye uluslararası siyaset arenasında giderek yalnızlaşırken, geçmişin siyasi yanlışlarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri de her geçen gün kendini daha çok hissettiriyor. Şerefli yalnızlık, umarız ülkeye pahalıya patlamaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016