Sen kovmuyorsun ben istifa ediyorum

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Ersun Yanal’ın gündeme bomba gibi düşen istifa kararıyla birlikte, ligimizdeki “şampiyon olup takımdan gönderilen hocalar” zincirine bir halka daha eklendi. Hem “istifa” hem de “gönderilme” tabirlerini aynı cümle içinde kullanmamızdan dolayı okurların zihni bulanabilir. Ancak tecrübeli hocanın önündeki diğer seçeneklerin bizzat başkan Aziz Yıldırım tarafından masadan kaldırıldığını da açık yüreklilikle söylemek gerekiyor. İstifa tek tarafl ı bir tercih gibi gözükse de bazen futbolda zorunlu istikamettir. Ters yöne girmekten de evlâdır. Tabi bu benim fikrim. 

Dünyanın dört bir yanındaki liglerde şampiyonluk, üçlü bir sacayağının stabil ve güçlü biçimde duruşuna bağlıdır. Futbolcu kadrosu, teknik heyet ve yönetimin oluşturduğu bu üçlü sacayağına kimi görüşlere göre taraftar desteği de eklenir ancak camianın genel anlamdaki desteği, alınan sonuçlarla yakın ilişki içerisinde olduğundan çoğunlukla değişkendir ve bizzat çarkları döndüren sistemin biraz daha dışında değerlendirilebilir. Sezonu şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe takımını hatırladığımızda, kısa periyotlu form dalgalanmaları dışında uzun süreli liderlik ve sezonu ilk sırada bitireceğini hissettiren bir takım çıkıyor karşımıza. Demek ki; geçtiğimiz sezon içinde kadronun, teknik heyetin ve yönetimin harmonisinden başka bir deyişle uyumlu çalışmasından söz edilebilir. Peki, ne oldu da henüz sezon başında ipler bu denli gerildi ve koptu? Bu konudaki iddialar muhtelif. Hepsi birden doğru olabileceği gibi hiçbiri tevatürden öteye gitmeyen lafl ardan ibaret de olabilir. Örneğin bazı yabancı futbolcuların Ersun Yanal’dan memnun olmadıkları ve onunla çalışmak istemedikleri söyleniyor ki, bu iddia doğruysa kaynağını bilmek lazım. Şayet sosyal ilişkilerden/tutum ve tavırlardan kaynaklanan bir problem varsa buna denecek bir şey yok ancak çalışma temposu oyuncuları sıktıysa, futbolcuların genel anlamda çok yükleme yapan çalıştırıcıları sevmedikleri bilinen bir gerçek. Geçen sezon Fenerbahçe’nin ligin en çok koşan takımlarından biri olması bu denklemin neresine konmalı ve denklem nasıl çözüme ulaşmalı bunun yanıtını vermek için de zaman gerekiyor. Üstelik yıldız futbolcular istediği için bir teknik adamın gönderilmesi, ilerleyen süreçteki muhtemel otorite zaafına davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir. 

Mental gevşeklik 

Aziz Yıldırım’ın takımın sezonu geç açmasından, verilen izinlerin fazlalığından ve düşük tempodan şikâyetçi olduğu medyaya yansıyan söylemlerinden kolaylıkla anlaşılabiliyor. 25 Ağustos’ta Galatasaray ile Süper Kupa maçına çıkacak Fenerbahçe, sezonu 14 Temmuz tarihinde açtı. Ezeli rakibi ise 11 Temmuz günü. Aradaki fark üç gün. İlk resmi maçını 30 Temmuz’da Feyenoord ile oynayan Beşiktaş ise sezonun startını 24 Haziran’da vermişti. Yani ilk resmi maçından 36 gün önce. Sarı-lacivertliler ise ilk resmi maçlarından 42 gün önce çalışmalara başlamışlar. Bu noktada bir problem gözükmüyor. Beşiktaş’ın an itibariyle form bakımından diğer iki ezeli rakibinin önünde olması, maç temposunu erken yakalama zorunluluğundan. Ocak ayına kadar sürecek dönemde bunun Beşiktaş’a nasıl etkileri olacak onu da hep birlikte görüp değerlendireceğiz. Eğer takıma verilen izinler yönetim kurulu tarafından tepki çektiyse, takım sporlarında kadroya izin verilmesinin her zaman “ödül” olarak değerlendirilmemesi gerektiği bilinmeli. Teknik adamlar bazen oyuncularına “gidin kafanızı toplayın gelin” diyerek bir anlamda “bu haliniz nedir?” mealinde izinler de verebilirler. Hazırlık maçlarında alınan skorların ve ortaya konan oyunun kimseyi tatmin etmediği doğru ama bu biraz da bizim kültür ve yaşayışımızla ilgili bir olay. “Mental gevşeklik” de diyebiliriz. Örneğin, hazırlık dönemlerinde milli takımın fırtına gibi estiği kaç maçı hatırlıyorsunuz? 

İşin özüne inecek olursak, yaşananlar biraz da Aziz Yıldırım’ın yönetim tarzından kaynaklanıyor. İster beğenin ister beğenmeyin Aziz Yıldırım, otoriter ve müdahaleci bir başkan. Kulübü sahiplenme noktasında bu durum “canhıraş çaba” olarak takdir toplarken, futbol takımının idaresi konusunda ise zaman zaman ego çatışmalarının fitilini ateşleyebiliyor. Bu sebeple Fenerbahçe’nin Aziz Yıldırım başkanlığında dünya futbolunda ağırlığı olan kariyeri tartışılmaz bir teknik adamla çalışması da zor görünüyor. Bu tür bir teknik adamın devre arasında soyunma odasına inen başkanın vereceği taktiklere, yapacağı müdahalelere ya da takımın izin süresinin başkan tarafından belirlenmesine tahammül etmeyeceği çok açık. Açık söylemek gerekirse, kariyerli bir teknik adamın Fenerbahçe’nin başında bir yılı doldurması bile beklenmedik bir gelişme olur.

 

TÜRKİYE LİGLERİNDEN HABERLER

- Norveç Ligi ekiplerinden Molde’de forma giyen 22 yaşındaki sağ bek Martin Linnes Beşiktaş’ın bir numaralı transfer hedefi. Molde ile Avrupa Ligi ön eleme maçlarında Gorida ve Lugansk karşılaşmalarında da boy gösteren Linnes, takımının Avrupa’dan da elenmesi ile birlikte artık Beşiktaş’a daha yakın. İddialara göre Beşiktaş ile Molde’nin Linnes konusunda anlaştığı bonservis bedeli ise 1,4 milyon Euro.

- Transfer çalışmalarını sürdüren Bursaspor’un, Porto’nun 23 yaşındaki orta saha oyuncusu Josue Filipe ile el sıkıştığı öğrenildi. Yeşil-beyazlı yönetimin ayrıca, geçtiğimiz sezon Fransa ekibi Olympique Lyon da forma giyen Jimmy Briand ile de prensip anlaşmasına vardığı belirtildi. Bu arada başkan Recep Bölükbaşı da kampın bitimine kadar yeni transferleri bitirmek için çaba harcayacaklarını ifade etti.

- Transfer sezonunun en hareketli takımı olan Trabzonspor’un Mehmet Ekici transferlerinde de büyük aşama kaydettiği iddia ediliyor. Bu transferlerin resmileşmesinin ardından Mevlüt Erdinç ve Tarık Çamdal için de son teklifini sunacak olan bordo-mavili takım daha sonra da transfer çalışmalarına son verecek. Teknik direktör Vahid Halilhodzic’in takımda düşünmediği Arjantinli Gustavo Colman ile Fildişi Sahilli futbolcu Sol Bamba’nın ise ayrılmak için para talep ettikleri öğrenildi

- Spartak Moskova CEO’su Roman Askhabadze, Galatasaray ve Beşiktaş’ın transferi için girişimlerde bulunduğu kaydedilen Serdar Taşcı’nın durumu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Askhabadze, “Serdar Taşcı için transfer konuşmaya hazır değiliz. Dinamo Moskova maçında gördünüz. Rakip atakların sıklaştığı bir dakikada oyuna dâhil oldu. Galatasaray yöneticileri ile benim bir görüşmem olmadı. Taşçı için herhangi bir kulüp ile de özel bir görüşmem olmadı” ifadelerini kullandı.

- Sarı-Kırmızılı kulüpte son sezonunu yaşayan tecrübeli futbolcu Hamit Altıntop, Prandelli ile yaptığı görüşmede sağ bekte oynamak istemediğini söyledi. Bu taleple birlikte İtalyan hocanın elinde sağ bek olarak sadece Veysel Sarı kaldı. Kadro dışı bırakılan Sabri’nin ise affedilme ihtimali doğdu. Galatasaray yönetiminin bu konuda kararı Prandelli’ye bırakacağı, sağbek transferi konusundaki çalışmaların ise süreceği öğrenildi.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016