Senaryoların olası sonuçları

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Geçen yazıda olası seçim sonuçlarına ilişkin senaryoları tartıştım. Üç temel senaryo kurulabileceğini düşünüyorum. Mevcut AKP iktidarının anayasayı değiştirmesine imkan verecek rahat bir çoğunlukla seçimi kazanması bunlardan birisi. AKP’nin çok dar bir çoğunlukla seçimi kazanması ikinci bir senaryo çerçevesi oluşturuyor. Üçüncü olasılık ise AKP seçimde birinci parti olsa dahi oylarının tek başına hükümet kurmasına imkan vermemesi. Kamuoyu yoklamaları ikinci senaryonun gerçekleşme olasılığının daha yüksek olduğunu ima ediyor. En düşük olasılık da birinci senaryoya veriliyor. 

Senaryolar değişik olasılıklardan hareketle kurgulanıyor. Her olasılığın hem siyasal hem de ekonomik sonuçları olacak. Aslında bu senaryo egzersizinin esas amacı bu sonuçları öngörmek ve tartışmak. Farkındaysanız ben bu işlerin siyasi yanını mümkün olduğu kadar bu işin ustalarına bırakmak eğilimindeyim. Bu defa da öyle yapacağım. Senaryoların olası ekonomik sonuçlarına bir göz atacağım. 

AKP’ye mutlak çoğunluk veren birinci senaryonun tartışılması gereken iki özelliği olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birisi uzun süredir iktidar olan AKP’nin bu konumunu devam ettirecek olmasıdır. Bunun belirsizliği azaltıp, risk algısını törpüleyeceği ve ekonomi açısından avantaj sağlayacağı düşünülebilir. Ancak bu avantajı önemli ölçüde azaltacak iki unsuru da gözden uzak tutmamak gerekir. AKP eski konumunu sürdürse dahi bunu yeni ekonomi kadrosu ile yapmak zorunda kalacaktır. Bu bir. AKP’nin aynı kadro ile uzun süre ekonomiyi yönetip başarı kazandığı dönemde geçerli olan ekonomi modelinin yeni küresel koşullarda uygulama olasılığı kalmamıştır. Modelin yenilenmesi gerekir. Yeni kadro böyle bir beceriye sahip olacak mı sorusu şu anda yanıtsızdır. Bu da iki. 

Seçim sonuçlarını ilişkin birinci senaryonun ikinci ve daha önemli özelliği AKP’ye anayasayı değiştirme ve siyasi düzeni parlamenter sistemden başkanlık rejimine dönüştürme imkanını verecek olmasıdır. Bu dönüşümün halktan gerekli desteği bulamadığını, siyasi aktörlerin önemli bir kısmının da böyle bir dönüşüme karşı olduğunu biliyoruz. Bu koşullarda böyle bir siyasi düzenlemeye gidilmesinin dayatma olarak algılanması ve ekonomide ciddi belirsizlikler üretip, risk algısını beslemesi ihtimali yüksek olur diye düşünüyorum. 
Seçim sonuçlarına ilişkin ikinci senaryo AKP’nin oyunun önemli ölçüde düştüğü, takatinin azaldığı ama alacağı oyların anayasayı değiştirmesine olanak vermese de tek başına iktidar olmasına yeteceği bir durumunu tarif etmektedir. Bu senaryonun da iki özelliği olduğu söylenebilir. Anayasayı ve rejimi değiştirme imkanını elde edemeyen AKP iktidarı, önceden oluşturulan koşullar nedeniyle, iki başlı bir yönetime tutsak olacaktır. Bu bir. Ne zaman olacağını kestirmek güç ama iki başlılık zaman içinde kendi içinde siyasi çekişme ve çatışma üretecektir. Bu da iki. Bu durumda, gücü seçim sonuçlarıyla zaten budanmış olan AKP’nin daha da güçsüzleşmesi ve siyasi etkinliğini kaybetmesi olasılığı yüksektir. Böyle bir gelişme ekonomi açısından bazı maliyetler üretir. En önemli maliyet de iktisadi kararları önceleyen siyasi kararlarda ciddi bir zafiyetin doğacak olmasıdır. Bu belirsizlik ve risk üretecek bir süreçtir. Çok ciddi maliyetleri olur. Yakın dönem siyasi tarihimiz bu tür maliyetlerin sayısız örneği ile doludur. 

Üçüncü senaryo seçim sonucunda AKP’nin tek başına iktidar olmasına imkan tanımayan bir oy dağılımından hareketle kurgulanmıştır. Bu bir koalisyon olasılığı olarak da tanımlanabilir. Koalisyonları mutlaka sakınca üreten siyasi çözümler olarak düşünmek doğru olmaz. Hedefl eri üzerinde anlaşmış ciddi siyasi ortaklıkların önemli işlere imza attığı bilinir. Öte yandan, şartların dayatması ile oluşan gönülsüz koalisyonların da ekonomide belirsizliği neredeyse sürekli hale getirdiğini, risk algısına tavan yaptırdığını, ülkeye ciddi maliyetler yüklediğini en iyi bilen ülkelerden birisi de biziz. Koalisyon durumu biraz da mevcut koşullara bağlıdır. Bu günün koşullarında Türkiye’de çok gönüllü bir koalisyon yapılabileceği kanısında değilim. Böyle bir koalisyon kaçınılmaz hale gelirse bunun kısa süreli olacağını, bu süre içinde belirsizliği yoğunlaştırıp risk algısının yükselterek ekonomiye belli bir maliyet yükleyeceğini düşünüyorum. Öte yandan, siyasi hedefl erinde uzlaşmış bir koalisyonun da Türkiye’de siyasete yerleştirilen hoyratlığı azaltacağı, kaba üslubu yumuşatacağı, ayrışmaları onaracağı, kısacası siyasi hayatın normalleşmesine katkı yapacağı kanısındayım. Bu da ekonomiyi olumlu bir kulvara yerleştirecek önemli bir gelişme olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018