Şirketler suyu paylaşmayı öğrenmeli

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Çin hükümdarlarına göre, ülkeyi kontrol altında tutmanın temel yolu, suyu kontrol altında tutmaktan geçer. Bu aslında herkes için geçerli. Özellikle de su kaynaklarının, su talebini karşılamakta zorlandığı günümüzde. OECD'ye göre 2050 yılına kadar küresel su ihtiyacı yüzde 55 oranında artacak. Bu artışın yüzde 400'ü imalat sektöründen; yüzde 140'ı elektrik ihtiyacından; yüzde 130'u ise evsel kullanımdan kaynaklanacak.

Dünya Bankası, su sıkıntısının 2030 yılında tüm dünyada ciddiyet kazanacağını; 2030'a gelindiğinde küresel su talebinin yüzde 40'ının karşılanamayacağını söylüyor. Artan nüfusları beslemek için tarımda yaşanacak rekabet ortamı da dikkate alındığında, sudaki arz-talep dengesizliğinin çok ciddi sonuçlarını yaşayacağımız kaçınılmaz bir gerçek. Bu yüzden su, hem küresel toplum, hem de iş dünyası için öncelikli riskler arasında yer alıyor. 

Dünya Ekonomik Forumu'nun 2015 Küresel Riskler Raporu'da bunu ortaya koyuyor. Rapora göre, iş dünyasının kullandığı suyu herkesle paylaşması gerekiyor. Hem sanayi ile, hem çiftçilerle, hem de toplumla. Dolayısıyla yeterli, temiz ve uygun maliyetli suya ulaşabilmek öncelikli riskler arasında yer alıyor. Nitekim, PwC tarafından her yıl yayımlanan CEO araştırmasına göre, CEO'ların yüzde 46'sı, önümüzdeki 5 yıl içinde kaynak yetersizliği ve küresel ısınmanın iş yapış şekilleri tamamen değiştireceğini düşünüyor. 

Orta Doğu ve Afrika

Ekonomik kalkınma sürecinde olan Orta Doğu ve Afrika'da su kıtlığı net bir şekilde kendini gösteriyor. Ciddi bir kuraklık sorunu yaşayan Güney Afrika'da, tarım ve günlük tüketim için gerekli olan su miktarı üzerinde oldukça yoğun bir baskı var. Güney Afrika'da suyun en fazla tüketildiği alan tarım. Tarım sektörü büyük ölçüde sulama yöntemine dayanıyor. Tarım alanlarının sadece yüzde 12'si yağmur alıyor. Tabii ki su, sadece gıda üretimi ve evsel tüketim için gerekli değil. Güney Afrika'da su kaynaklarının yüzde 10'u madencilik ve enerji üretimi için kullanılıyor. Artan nüfus ve ekonomik büyüme, su kullanımının çok daha fazla artmasına neden olacak. Su talebi artarken, kullanılabilir suyun kalitesinde de sorun yaşanıyor. Bunun başlıca nedeni hızla artan nüfus, hız kazanan şehirleşme ve gelişen sanayinin yanında altyapı ve su yönetiminin yetersiz kalması. 

Çin'in büyümesi önünde en büyük engel

Çin; tarım ve fabrikaların aşırı su tüketimi nedeniyle, bugün su kaynaklarını kaybetmiş bir ülke konumunda. Dünya Bankası'na göre, su kıtlığının Çin'e maliyeti yıllık GSYIH'nın yüzde 2.3'üne denk gelecek. Çin, su talebini ve tüketimini sınırlamadığı; su kaynaklarının daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamadığı sürece, geri dönüş mümkün görünmüyor. Ülke sanayinde atık su yönetimi sınırlı. Sanayide kullanılan suların sadece yüzde 40'ı geri dönüşüme tabi tutuluyor. Bu oran Avrupa'daki oranların yarısı. Atık suların geri kalanı nehirlere dökülüyor. Çin, hava kirliliğinde dünyanın ilk sıralarında giliyor. Yer altı sularının yarısından fazlası temiz değil. 

Gelişmiş ekonomilerin de gündemi

Suyun doğru kullanımı, sadece gelişen ekonomilerin değil, gelişmiş ekonomilerin de öncelikli gündem maddesi; çünkü su, hem şirketlerin kendi operasyonlarını hem de tedarik zincirini yakından ilgilendiriyor. Çok su kullanmak; yeterince suya ulaşamamak, suyun kirlenmesi; ya da suyun çok pahalı olması.. Bunların her biri iş dünyası için önemli bir risk ve her birinin gerçekleşme oranı hızla artıyor. Suyu doğru yönetememek ise sadece üretimi riske atmıyor; şirketlerin varlığını da tehdit ediyor. 

Suyu sorumlu kullanmak sadece ekonomik açından değil; dünyanın geleceği açısından da çok önemli. Yani resmin tamamını görmek gerekiyor. İş, suyu satın almak ve kullanmakla bitmiyor; önemli olan suyu doğru yönetmek. Bu su yönetimini genele yaymak. Bunun için diğerleri ile işbirliği içinde hareket etmek; daha büyük etki yaratacak bir hareketin parçası olmak gerekiyor. PwC'nin "Collaboration: Preserving water through partnering that works"  isimli raporu, sorumlu su kullanımında işbirliğinin önemine dikkat çekiyor. 

Su, petrol veya yetenek kıtlığından çok daha önemli büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor. Bunun başlıca nedeni, iklim değişikliğinin de çok önemli etkisiyle, su arzında, kalitesinde, kirlemesinde, kıtlığında veya bolluğunda yaşanan tutarsızlıklar. Dünyanın bir yeri seller altında kalırken, başka bir yerinde kuraklık yaşanması. Bazıları içecek su bulamazken, diğerlerinin arabalarını litrelerce sularla yıkaması... 

Su savaşları yaşamak yerine, suyun yolunu birlikte belirlemek en iyisi...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar