Son iktisadi gelişmeler ve MB'nin faiz kararı

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

 

Son dönemde, gelişmiş ülkelere paralel olarak, Brezilya, Çin ve Kore başta olmak üzere pek çok gelişmekte olan ülkenin de faiz indirimine gittiği görülmekte. Bu indirimlerde Batı ekonomilerinin süregelen zayıf performansı kadar, enflasyon oranlarında (emtia fiyatlarındaki düşüşlerin de etkisiyle) gerilemenin etkisi de var.

Bernanke'nin, dünkü konuşmasında net bir parasal genişleme (QE3) işareti vermemesine rağmen, eğer somut toparlanma işaretleri görülmez ise, sonbahar aylarında seçimleri beklemeden kaçınılmaz olarak bu yönde bir karar alacağını düşünmekteyim. Yakın zamanda ABD'nin de parasal olarak gevşeyenler vagonuna katıldığını görebiliriz.
Kısacası, bizim Merkez Bankası açısından küresel konjonktür para politikasının gevşetilmesini destekliyor. Geniş bir çerçeveden bakıldığında, yurtiçi gelişmeler de bu yönde. Mesela gevşeme yönünde bir engel olabilecek büyüme artışı konusunda her ne kadar son dönemde pozitif sinyaller alınmakta olduğu iddia edilmekteyse de, ben o kanaatte değilim doğrusu. Evet, görünürde işsizlik oranında bir düşüş, banka kredilerinde bir miktar artış ve ithalatta da bir kıpırdanma söz konusu. Ancak: 1- İşsizlikteki düşüş inşaat sektöründen kaynaklanıyor ve genele yayılmış değil. 2- İthalattaki kıpırdanma büyük ölçüde İran'a ödeme yapmak için yeniden külçe altın ithal edilmesinden kaynaklanıyor. 3- Son haftalarda görülen banka kredilerindeki artış ise dönem sonu etkisinden kaynaklanmış olabilir. (Son 4 yılda haftalık kredi artış oranı tüm haftaların ortalamasında %0.4, çeyrek sonlarına gelen haftaların ortalamasında ise %1.6 olmuş!)
Kapasite kullanım oranı, güven endeksleri, vergi gelirleri ve ihracat rakamlarında ise büyüme aleyhine daha net işaretler söz konusu. Haziran'da reel kesim ve tüketici güven endeksleri ile kapasite kullanımı sırasıyla %5.7, %0.4 ve %2.1 azaldı. Ekonomik aktiviteyi gösteren dahilde alınan KDV'de ise önceki 2 aya göre gerileme söz konusu. İhracat ise Temmuz'un ilk 17 gününde geçen seneye göre %8.4 daha düşük bir düzeyde.
Öte yandan, cari açık azalmaya devam ederken, son günlerde döviz girişlerinde belirgin bir artış da söz konusu. Sepet kur neredeyse 1 yıl önceki seviyesine gerilemiş durumda. Her ne kadar bu durum enflasyon açısından pozitif bir gelişme ise de, 2.0'ın altındaki bir kur sepetinin ihracat açısından arzu edilir olmadığı da bir gerçek. Kısacası, döviz dengesi bakımından MB'nın faiz düşüşünü zora sokacak bir gelişme ufukta görülmüyor.

Yukarıda özetlediğim küresel ve yerel iktisadi ortam karşısında, bugün Merkez Bankası'nın özellikle faiz koridorunun üst bantı olan borç verme faiz oranında 50 baz puan kadar bir indirim yapması sürpriz olmayacaktır. (Halen %5.75 ile uzun dönemli enflasyon beklentilerinin bile altında olan politika faizinde ise bu aşamada bir indirim beklemiyorum.) Bu indirim zaten %8'e gerilemiş olan ortalama fonlama maliyetlerinde fiili olarak bir değişiklik yaratmayacak, MB'nın enflasyonun gidişatı ve döviz dengesi konusunda güvenli duruşunu ortaya koyacaktır. Faiz indirimi ile birlikte önceki toplantı özetinde ifade edildiği gibi TL zorunlu karşılıklar için döviz ve altın cinsinden tesis edilebilen oranlarda bir miktar daha artış da söz konusu olabilir.
Öte yandan, faizlerin sabit kalmasının ve/veya hiç bir parasal genişleme yaratılmamasının ise ister istemez, "acaba ekonomide piyasa tarafından dikkate alınmamış (ör: bütçenin öngörülenden çok daha fazla açık verme ihtimali gibi) bazı riskler mi söz konusu?" sorusunu gündeme getirerek negatif olarak algılanacağı kanaatindeyim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019