Ne kadar baskı olursa olsun, para politikasında bu kadar gelgit olmamalı

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU dunyaweb@dunya.com

2012-2014 arasında ortalama enflasyon yüzde 8.4 düzeyindeydi. 2006’dan itibaren de alsanız ortalama enflasyon değişmiyor. Enflasyondaki katılığı gösteriyor bu rakamlar. Bazı aylarda bu ortalamanın altına düşüyor, bazı aylarda da üzerinde kalıyor. Ne var ki, altta ya da yukarıda kaldığı dönemler uzun sürmüyor. Bu durumda enflasyonda herhangi bir aydaki gelişmenin fazla önemi yok. Önemli olan gelecek aylarda enflasyonda kalıcı bir düşüş olup olmayacağı. Hem düşüşün hem de düşüşün kalıcılığını sağlayacak unsurların devrede olması gerekiyor farklı bir ifadeyle.

Dün merakla beklenen ocak ayı enflasyonu açıklandı: Yüzde 7.24. Sözünü ettiğim ortalamadan daha düşük bir değer bu. Salt bu karşılaştırma ile yetinilirse sevimli bir gelişme. Üstelik bu düşüşün birkaç ay daha sürmesi bekleniyor. Peki, o birkaç aydaki düşüş sonrası -diyelim ki enflasyon yüzde 6.5 oldu; bu düşüş kalıcı olabilir mi? Yanıtım çok açık: Hayır, olamaz. Dört nedenle:

1. Az önce sözünü ettiğim gibi enflasyonda katılık var. Ta 2006’dan bu yana yüzde 8.4 ortalamasının kâh altında kâh üstünde seyrediyor. Kalıcı bir düşüş için, enflasyonu düşürecek unsurların kalıcı olması gerekiyor.

2. Oysa şu anda enflasyonu düşüren en temel neden petrol fiyatlarındaki keskin düşüş. Petrol fiyatları şu andaki düzeyinde ya da yakınında 2015 boyunca kalır mı? Bu düzey 2016’da da geçerli olur mu? ‘Evet’ yanıtı veremiyorum.

3.  Birkaç ay sonra ABD Merkez Bankası faiz artırma sürecini başlatacak. Bizim gibi ülkelere eskisine kıyasla daha az dış kaynak gelecek (daha az dış borç bulacağız). Farklı bir ifadeyle, döviz arzı eskisi kadar bol olmayacak; döviz kurunda yükselme baskısı oluşacak. Bu baskı şiddetli olmayabilir; ama hissedilecek.

4. Merkez Bankası ne yazık ki düz bir çizgi tutturamıyor. Kafa karıştırıcı açıklamalar geliyor o taraftan.
Yazının geri kalanında bu sonuncuya odaklanmak istiyorum. Çok önemli çünkü. 
Çoğu önemli kararda ve uygulamada olduğu gibi, para politikası kararını alırken ve uygularken sakin olmak gerekiyor. ‘Tam saha baskı’ altında sakin kalmak zorlaşıyor şüphesiz. Ama olmak gerekiyor. Olamayınca talihsiz açıklamalar geliyor. “Ocak ayı enflasyonu bir ay öncekine kıyasla 1 puan daha düşük gelirse, Para Politikası Kurulu olağanüstü toplanacak” demek neresinden bakarsanız çok talihsiz bir açıklama.

Aralık ayında yıllık enflasyon yüzde 8.17 düzeyinde gerçekleşti. Dün açıklanan ocak enflasyonu ise yüzde 7.24 düzeyindeydi. Bu durumda enflasyonda düşüş 1 puanın altında kaldı. Bu gelişme çerçevesinde Merkez Bankası hemen bir duyuru yayınladı ve Para Politikası Kurulu’nun normal zamanında toplanacağını belirten ve dolayısıyla erken bir tarihte faiz kararının gözden geçirilmeyeceğini ima eden bir açıklama yaptı. Birkaç gün önce, kurun belirgin biçimde yükselmesine ve bir dolu tartışmaya yol açan gereksiz bir açıklama… Şimdi ise ‘yok, vazgeçtik’ açıklaması. Para politikasında bu kadar gelgit olmaz. Olmamalı. 

İş bununla da kalmadı. Arkasından önemli mevkilerde bulunanlardan açıklamalar geldi. Ekonomi Bakanı, Para Politikası Kurulu’nun hemen toplanıp faizi düşürmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı önemli bir noktaya işaret etti. Mealen şöyle: “Evet, enflasyonda düşüş 1 puandan az oldu ama sonuçta 0.93 puan düşüş gerçekleşti. Aradaki fark sadece 0.07 puan. Şimdi enflasyon 0.07 puan daha fazla olsaydı faiz düşürecektiniz, olmayınca düşürmeyecek misiniz?” Bir merkez bankasının bu tür hesaplamalara uygun bir zemin hazırlamaması gerekiyor. Kredibilitesi azalıyor çünkü. Bu açıdan bakınca da Merkez Bankası Başkanı’nın ‘koşullu olağanüstü toplantı’ açıklaması talihsiz bir açıklama.

Bitmedi. Bu açıklamanın talihsiz olmasının önemli bir nedeni daha var. Gözden kaçıyor oysa. Kaçmamalı. Şu: Özellikle enflasyonla mücadelede başarılı olamayan ülkelerde para politikası açısından önemli olan geleceğin enflasyon. Zira şimdi açıklanan enflasyon, geçmişin dinamiklerini yansıtıyor. Oysa o geçmiş iyi değil; enflasyonla mücadelede başarılı olunmamış. Geçmişteki enflasyonun kalıcı olarak düşüp düşmeyeceği ise ileride belli olacak. Türkiye’ye döneyim: Enflasyon yüzde 8.4 etrafında salınıp durmuş. Ocak ayında yüzde 7.2 olmuş ama bu düşüşün kalıcı olamayacağına dair çok sayıda gösterge var. Üstelik hedeflediğiniz enflasyon yüzde 5. Düşmüş hali bile hedefin çok üzerinde. Bu durumda, tek bir ayın enflasyonunun ne önemi var? Bu düşüş acaba ileride gerçekleşmesi beklenen enflasyona yansıyacak mı? En azından buna bakmak gerekir. Yetmez; düşüşü kalıcı kılacak unsurlar devrede mi?

Daha başka bir şey söylemek içimden gelmiyor.   
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018