İthal ettiği 215 milyon TL'lik ilacı artık Türkiye'de üretecek

Astra Zeneca, Sağlık Bakanlığı'nın son düzenlemesinin etkisi ile Türkiye'de piyasaya sürdüğü ilaçların yüzde 90'ını bu topraklarda üretmek için harekete geçti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Türkiye'de istihdamı artırmanın en sürdürülebilir yolu ithal ikamesi. İlaç sektöründe bu yolda alınan kararlar karşılık buluyor ve yabancı dev üreticiler birer birer üretimlerini Türkiye'ye getiriyor. Bunlardan biri de Astra Zeneca. Şirketin Türkiye'deki ilk Türk Ülke Başkanı Pelin Eriştiren İncesu, merkezlerini ithal ettikleri 215 milyon TL'lik ilacı burada üretmeye ikna ettiklerini açıklıyor. Böylece Astra Zeneca'nın Türkiye'de sattığı ilaçların yüzde 90'ı bu topraklarda üretiliyor olacak. İncesu'nun hayali, burada bir fabrika ve bölgeye ihracat. Ancak bunun için atılması gereken adımlar var.

ABD ve Arabistan ilaçta bizimle aynı sürece giriyor

Astra Zeneca, çokuluslu bir şirket. Türkiye birimi şirket için neredeyse bir yetenek havuzu olmuş. Türkiye'den pek çok yönetici yurtdışına transfer edilmiş. Türkiye'de ilaç sektöründe son 10 yılda yaşanan dönüşüm, düşük fiyat uygulaması şimdi dalga dalga tüm dünyada yayılıyor. Bu tecrübeye sahip olan yöneticilerin değeri bu nedenle artıyor. Son olarak ABD'de Trump yönetimi ile ilaçta fiyatlar geri çekiliyor. İncesu, "Referans fiyatlama sistemi ile çoğu ülkeden ucuzuz Türkiye olarak. Bu, yeni bir ilacı ülkeye getirme konusunda zorlayıcı oluyor. Bir dezavantaj. Ancak şimdi birçok ülke bizim sistemi, altyapıyı örnek olarak alıyor. Son olarak Suudi Arabistan kendi içinde adil bir fiyatlama sistemi oturtma yolunda çalışmalar yapıyor" diyor.

Fabrika kurma aşaması için kazan kazan ilişkisi önemli

Türkiye, nüfusu ile yarattığı dev pazar açısından cazip ancak yeni ilaçların ruhsatlandırma sürelerinin uzunluğu ve ilaç fiyatlarının düşürülmesi sonrası çok uluslu şirketlerin yatırım radarından çıkmıştı. Geçen yıl sektörde dengeleri değiştirecek bir yasal düzenleme yapıldı ve patent süresi dolmuş ilaçların birden fazla biyoeşdeğeri piyasada satılıyorsa geri ödemesinin yapılması için Türkiye'de üretilmesi koşulu getirildi. "Bu düzenleme şirket merkezlerine karşı yöneticiler olarak elimizi güçlendirdi" diyen İncesu, daha önce Türkiye pazarına verdikleri ilaçların yüzde 50'sini burada ürettirdiklerini, şimdi hedeflerinin bu oranı yüzde 90'a çıkarmak olduğunu belirtiyor.

Türkiye'de ilaç fabrikaları yaklaşık yüzde 50 kapasite ile çalışıyor. Global ilaç üreticisi şimdilik yeni yatırımdan önce bu atıl kapasiteyi kullanmaktan yana. Astra Zeneca bir önceki yıl ithal edip pazara sunduğu 215 milyon TL'lik ilacını önümüzdeki dönemde Türkiye'de ürettirecek. Bu tutarın ne kadarı zorunlu üretim? "Bu miktarın içinde aslında bizden istenmeyenler de var" diyor Ülke Başkanı ve devam ediyor: "Bu havuzun içinde getirebileceğimiz kadar ürünü Türkiye'ye getirebilmek adına müzakeremizi yurtdışı ile yaptık. Bizden istenen 100 milyon TL'lik bir ilacın üretimini getirmekti, biz bunun iki katını getirmiş olacağız."

Peki bundan sonrası? İncesu'nun hayali bir fabrika yatırımı ve buradan bölge ülkelerine ihracat. Bunun olması için kazan kazan ilişkisinin öneminin altını çiziyor:

"Bizim ruhsatlandırma sürecimizin uzunluğu ile yeni ilaçların piyasaya geç girmesi elimizi bağlıyor. Bu olmasa, yeni ilaçları da ülkede üretebilme yolunda elimiz güçlü olur. Hem ilaçlar ucuz, hem geç çıkıyor, hem de çevresel faktörler hızla değişiyor. Yurtdışı stabil bir ortam görmek istiyor. Şimdilerde Ankara ile aynı dili konuşuyoruz, onlar da yenilikçi ilaçların buraya daha erken gelebilmesi noktasında bizimle süreçleri hızlandırmaya çalışıyorlar."

Yatırımı çekmek için çok ülke ile savaştık

Pelin İncesu üretimi Türkiye'ye çekme noktasında, şirketin farklı ülkelerdeki birimleri ile kıyasıya bir rekabete girdiklerini anlatıyor. Her ülke yatırımı kendi ülkesine çekmek istiyor, şimdilerde her ülke yatırımı cezbetmek için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Şu anda ilaçta Türkiye'deki dinamizm, bizim düzenlemelerin yerini bulduğunu gösteriyor. İlaçta bir üretim üssü olma potansiyelimiz yıllardır söylenir. Gerçekçi mi? "2016'yı yaşadıktan sonra biraz daha temkinli konuşmakta fayda var" diyor Astra Zeneca Türkiye Başkanı, "Bu yıl sadece ilaçta değil tüm sektörlerde bence Türkiye'ye güvenin altının çizileceği bir ülke olacak. Beklemede herkes. Bundan önce hep çıkışları yaşadık, geçtiğimiz yıl çok olağanüstü bir yıldı. Bu yıl güveni oluşturma yılı olacak, üs olma konusu bence bu güven tekrar oluştuktan sonra konuşulacak."

Öksürük şurubunu artık sistem ödemesin...

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği'nin bir üyesi olan İncesu, bütçenin artırılamayacağını bildiklerini, bu noktada farklı çıkış noktaları bulunabileceğini anlatıyor. Gereksiz antibiyotik kullanımının engellenmesi gibi... Pelin İncesu, bir ilaç şirketi yöneticisinden beklenmeyebilecek bir öneri getiriyor bu noktada: "Over The Counter (OTC) dediğimiz öksürük şurubu, ateş düşürücü gibi ilaçlar artık sistem tarafından ödenmesin. Bu sayede yeni ilaçları daha hızlı ülkemize getirebilmek, ruhsat süresini kısaltabilmek için bütçe yaratılabilir. Ankara bizi dinliyor ancak pratikte bürokrasi zincirinde kaybolabiliyoruz. Burada bir gelişme ve inovasyon odaklı bir bakış ile ilaç sektörü global rekabette öne geçebilir."

KANSERİN İLACI İSTANBUL'DA BULUNABİLİR

"Klinik araştırmalarımızı üç katına çıkardık. Türkiye'de bir sonraki aşamaya geçtik: İlaç keşfi. Dünyadaki 25 araştırma merkezimizden biri artık İstanbul'da. Koç Üniversitesi ile bir anlaşma yaptık ve ilk defa bir ilaç şirketi ile bir üniversite ilaç keşfi adına çalışmaya başladı. Astra Zeneca molekül bazında bütün veri tabanını Koç Üniversitesi ilaç geliştirme laboratuvarındaki bilim insanlarına açtı. 5-6 molekül seçildi ve şu anda üzerine çalışılıyor. Hepsi kanser üzerine. Prostat, meme, mesane, hepsi üzerine çalışıyoruz. Belki bizden çıkacak kanserin ilacı. Son 3 yılda Türkiye'de 25 milyon TL yatırım yaptık klinik araştırmalara. Gelecekte kullanılacak ilaçlara yaptık bu yatırımı."

''Türkiye’de 7 milyonun üzerinde diyabetli yaşıyor. 12 yıllık artış oranı yüzde 90’ın üzerinde. Burada büyük bir tehlike var. Son yayımlanan IDF Diyabet Atlası’na göre Türkiye, Avrupa'daki diyabet prevalansının en yüksek olduğu ülke. Burada önleyici tıbbın önemi artıyor. Bilinçlenmenin artırılması şart. AstraZeneca olarak bu alan odaklarımızdan birini oluşturuyor.''

İMMUNO ONKOLOJİDE İLAÇ DEVLERİ REKABETİ BIRAKIP EL ELE VERDİ

► Sağlık sektörü büyük bir dönüşümün içinde. Sizi bu süreçte en çok heyecanlandıran gelişme ne?

Hastalık yönetimi önümüzdeki dönemin konusu olacak. Hastalıkları oluşmadan önlemek için çalışmalar hızlanacak. Okullarda masalardan tuzun kaldırılması gibi.. Yepyeni ilaçlar keşfediliyor. Bir çağ değişimi yaşanıyor, o nedenle çok heyecanlıyız. En heyecan verici gelişmelerden biri immuno onkoloji dediğimiz, hücrelerin kendi kanser hücrelerini yok etmesini sağlayan buluş. Farklı şirketler belirli platformlarda birlikte işbirliği içinde çalışıyor. İlla biyopsi yapılması gerek kalmadan kanda yüzen tümör DNA parçaları var mı yok mu belirli testlerle anlaşılabilecek. Bu testin güvenilirliği yüzde 90'ları zorluyor.

► Bu hızlı değişen işi yönetirken, çalışanlarınızı yeni döneme nasıl hazırlıyorsunuz?

Tersine mentörlük diye bir proje ürettik. 400'ün üzerinde çalışanımız var. Bize aldığımız eğitimlerde hep "Siz x'ler y'leri eğitemezsiniz" deniliyor. Biz de o zaman onları dinleyelim, taleplerini anlayalık dedik. Yeni kuşak sağlık konusunda daha bilinçli. Öğleden sonraları kek, pasta değil meyve dağıtıyoruz. Organizasyonda paylaşımcı perşembe, sendromsuz pazartesi gibi her güne bir farklılık katıyoruz. Serotonin adlı bir grubumuz var, iş yerindeki mutluluğu artırmak için 25 kişilik çalışan temsilcileri periyodik olarak biraya gelip her türlü öneriyi getiriyor.

► Bu dünyada diğer Astra Zeneca'larda da yapılan bir uygulama mı?

Hayır, Türkiye'de biz yaptık ilk. Uluslararasında en iyi işyeri uygulaması olarak ödül aldık. En iyi uygulama olarak diğer ülkelere de sunuldu.

► Kadın yönetici olmanın getirdiği bir hassasiyet mi bu? Nedir şirkette kadın çalışan oranı?

Kadınların detaylara daha fazla hakim, daha hassas olduğunu görüyorum ben. Şirkette yönetimde yüzde 65 ile ağırlıkta kadın oranı. Yurtdışında da "Türkiye'nin kadınları" olarak biliniyoruz.

AKCİĞER KANSERİ İLACI TÜRKİYE'YE AVRUPA'DAN EN AZ 3 YIL GEÇ GELECEK

Astra Zeneca, onkoloji, diyabet, astım gibi alanlarda yeni ilaçların araştırılmasına büyük yatırım yapan bir şirket. Bu yıl örneğin akciğer kanseri ile ilgili yeni bir ilacının raflarda olması planlanıyor. Peki bu ilaç Türkiye'ye ne zaman gelir? İlaç sektörünün bugünkü en önemli sorunu bu sorunun cevabında gizli. Pelin İncesu yanıtlıyor: "Türk hastası gelecekte ilaçla nasıl buluşacak, bu bizim uykularımızı kaçırıyor. Ruhsatlandırma süreçleri çok uzun. Tesisin denetlenmesi 2-3 yıl, ruhsat süreci birkaç yıl, onun üzerine de geri ödeme süreci derken 6 ila 9 yıllık bir dönemden bahsediyoruz... Bazı ilaçlar için bu sürecin kısaltılabilmesi için Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışıyoruz. Örneğin bizim akciğer kanseri ile ilgili ilacımız için böyle bir çalışma başlattık ama minimum 3-4 yıl geç geliyor birinci kategoriye seçilen ilaçlar. Yeni ilaçları, gelişmeleri bilip de bunları ülkenize getiremeyince bir Türk vatandaşı olarak içiniz acıyor tabii. Şimdi ara formüller, hasta bazlı formüller yapılabilir mi Sağlık Bakanlığı onun çalışmasını yürütüyor. Alternatif geri ödeme sistemi üzerinde çalışıyorlar. Bizim temennimiz daha hızlı olsun."

OHAL endişelendirdi ama...

OHAL sürecinde bizi ilaca erişimin engellenmesi ihtimali endişelendirdi. Ancak pratikte hiçbir hastaya ulaşamama gibi bir durum olmadı. Klinik araştırmalarımız aksamadı. Büyük kongrelerimiz vardı yabancı konukların geldiği, onlar iptal oldu. Şimdi biraz daha stabilize oldu ortam, gidişat daha olumlu. 2016 çok zordu, bu yıl için umutluyuz.

Bu konularda ilginizi çekebilir