'Philip Morris/Sabancı’da tepe yönetimin yüzde 60’ı kadın'

Çıktığı ‘Çeşitlilik ve Kapsayıcılık’ yolculuğunda önemli derecede ilerleyen Philip Morris/Sabancı’da tepe yönetimin yarıdan fazlası kadınlara geçti. Türkiye’den global şirkete yetenek ihracatı da dikkat çekiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DÜNYA

İSTANBUL - Üst yönetim ekibindeki 12 üyeden 7’sinin kadınlardan oluştuğunu söyleyen Philip Morris/Sabancı Genel Müdürü ve Murrahas Azası Enrique Jimenez “İş hedeflerimize ulaşmak için çeşitliliğe ihtiyacımız var. Çeşitlilik ve kapsayıcılık bizim için ‘moda bir konu’ değil” dedi. 

Sürdürülebilir Markalar 2016 Konferansı çerçevesinde düzenlenen oturumda deneyimlerini paylaşan Philip Morris/Sabancı Genel Müdürü Enrique Jimenez, panelin moderatörü DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın sorularını şöyle yanıtladı: 

• Kapsayıcılık’ ve ‘çeşitlilik’ açısından değerlendirdiğinizde Philip Morris International’de ve Philip Morris Türkiye’deki durum nedir? 

Philip Morris International da giderek daha fazla cinsiyet dengesi, çok nesilden oluşan iş gücü ve kültürel çeşitlilik üzerine yoğunlaşıyor. Bir kere, iş hedefl erimize ulaşmak için çeşitliliğe ihtiyacımız var. Çeşitlilik için yenilikler yapmaya, yenilikler yapmak için de farklı gruplardan insanları kapsayan ekiplere ihtiyacımız var. Tabii çeşitliliğimizi geliştirmek için de katılımı yüreklendirmeye ihtiyacımız var. 

• Çeşitliliği w için önemli bir unsur olarak mı görüyorsunuz… 

Öyle… Hem Philip Morris International hem de Philip Morris Türkiye’deki vizyonumuz aynı… ‘Çeşitlilik’ ve ‘Kapsayıcılık’ faaliyet gösterdiğimiz karmaşık iş ortamında gelişimimizi ve rekabet avantajımızı güçlendirecek, farklı cinsiyet ve nesilleri içinde barındıran, güvene dayalı, açık ve kapsayıcı bir iş ortamını desteklemek... Açık söyleyeyim: Çeşitlilik ve Kapsayıcılık bizim için ‘moda bir konu’ değil. Şirketimizin başarısının temelinde ‘Çeşitlilik ve Kapsayıcılık’ değerleri yatıyor. 

• Bunu somutlamak mümkün mü? 

PMI olarak, dünya çapında 190 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Sadece bu bile düşünüldüğünde; farklı kültür, etnik köken, nesil ve cinsiyetlere sahip tüketici bazı ve ayrıca farklı rekabet ekonomileri, kanun ve yönetmelikler, mali ve jeopolitik farklılıklar, çeşitliliği açıkça ortaya koyuyor. Paralel olarak, tüketicilerimize en uygun hizmeti verebilmek, onların ihtiyaç ve isteklerini anlayabilmek ve tahmin edebilmek için bizim ekiplerimiz içinde de aynı şekilde çeşitliliğe ihtiyaç duyuyoruz. 

• Siz çeşitlilik ve kapsayıcılığı artırmak için neler yapıyorsunuz Philip Morris’te? 

Öncelikle bence sorun insanların kadın ve erkek arasındaki dengeyi çoğunlukla bir program olarak görmelerinden kaynaklanıyor. Oysa ‘Çeşitlilik ve Kapsayıcılık’ bir düşünme biçimi. Şirketlerin; ne kadar değişik olursak, o kadar güçlü olacağımızı fark etme yetenekleri. Bizi güçlü yapan benzerliklerimiz değil, farklılıklarımızdır. Örneğin, Türkiye’de mükemmel bir cinsiyet dengesi örneğine sahibiz. 

• Nasıl bir denge? 

Üst yönetim ekibimizin ben dahil 12 üyesinden 7’si kadın. Bunu daha alt seviyelere de yayma çabası içindeyiz. Çünkü bu dengenin tüm organizasyonumuzda, özellikle satış teşkilatında ve üretim alanlarında da görülmesi lazım. Kadınların başarılı bir kariyere sahip olmalarının önündeki engelleri kaldırmak için yaratıcı çözümler tasarlıyoruz. Hali hazırda, çalışanlarımızın toplamının yüzde 32’sini, yönetici kademesindeki çalışanlarımızın ise yüzde 26’sını kadınlar oluşturuyor. Tepe yönetiminin ise yüzde 60’ı kadın. Fakat çeşitlilik dengesinin bir de farklı nesillerin uyum içinde çalışabilmesi açısından değerlendirilmesi gerekir. 

• Kuşak çeşitliliği bakımından nasıl durumunuz? 

Bugün PM Türkiye’de; X, Y ve ‘Baby Boomers’ olmak üzere, farklı nesillerin yeteneklerini birbiriyle paylaşarak ve birbirlerinden öğrenerek beraber çalıştığı, sağlıklı bir nesil dengesi bulunan bir iş ortamının ayrıcalığını yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. 

• Bu zamana dek Philip Morris Sabancı’daki çeşitlilik ve kapsayıcılık politikaları ne gibi sonuçlar üretti? 

Bir kere, PM Türkiye olarak, yarattığımız iş sonuçları ve gerçekleştirdiğimiz “yetenek ihracatı” ile Philip Morris International’e önemli katkı sağlıyoruz. Bu da 1700’ün üzerindeki çalışanımızın farklı profilleri, kendilerine özgü hikayeleri ve bireysel arzu ve tutkularının toplamının oluşturduğu bir güç sayesinde mümkün olabiliyor. Üst yönetim olarak bizlerin amacı, en iyi insanları işe almak ve onların eşsiz, benzersiz halleri ile “kendileri” olmalarını sağlamak. PM Türkiye yetenek geliştirme ve ihraç etme gücüne sahip. Şirketimizin en önemli özelliği şu: Biz katılıma ve kapsayıcılığa çok değer veriyoruz, dolayısıyla insanların kendileri olmalarına izin veriyoruz. Benim en çok gurur duyduğum şeylerden biri şu: işe aldığımız ve iki yılın ardından hala aramızda olan çalışanlarımızın oranı yüzde 98. 

• Somut olarak, kapsayıcılık ve çeşitliliğin devamını sağlayacak bir mekanizma var mı Philip Morris’te? 

PM Türkiye olarak, şirketimizi daha güçlü konumlara taşımak, kenetlenmiş ve aidiyet duygusu yüksek organizasyonumuzu korumak için, güçlü bir şeklide sahiplendiğimiz bir yol haritasıyla Çeşitlilik ve Kapsayıcılık yolculuğumuza çıktık. 2015 Ağustosu’nda çeşitli görev, düzey, cinsiyet, kıdemlerden ve farklı yerel ve uluslararası deneyim sahibi bireylerden oluşan bir “Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Komitesi” oluşturduk. Elde ettiğimiz samimi bulgular mevcut durumumuz için yaptığımız sayısal analizleri tamamlayan çok değerli bilgiler sağladı. 

• Çeşitlilik ve kapsayıcılık önemli ama liyakat da önemli. Çeşitlilik olsun, kapsayıcı olalım derken işi hak edene verememe tehlikesi var mı? Meritrokrasinin önemini kaybetmemesini nasıl sağlıyorsunuz? 

Çok doğru, kişisel yetenek ve özellikler şirketimizdeki bütün faaliyetler için göz önüne aldığımız en önemli koşul ve bundan taviz veremeyiz. Yetenek ve performans yönetimi uygulamalarımız bize terfi ve kariyer fırsatlarının cinsiyetler ve nesiller arasında en çok hak edene verilmesini garanti edecek şekilde rehberlik ediyor. Eşit fırsatları sağlayarak beklenen performans ve davranışları başarıyla gösteren kişileri belirliyoruz. 

• Panelin sonunda, oturumun sunuculuğunu yürüten Fatmanur Erdoğan’ın yeteneği nasıl tanımlamadığını sorması üzerine Enrique Jimenez şu yanıtı verdi: 

“Bu da zor bir soru. Size yine kişisel yaklaşımımı söyleyeyim. Bence yetenek; karşınızdakini şaşırtabilmektir. Bir kişi, bir söz, bir davranışı ile karşısındakini şaşırtabiliyorsa yetenek gösterir. Tabii ki olumlu anlamda…”