Sonbahar geldi, kat kat giyinme sanatını gösterme zamanı

Sonbahar, insanı fark ettirmeden hasta edebiliyor. Bu yüzden beslenmeye, giyinmeye özen göstermek ve dışarı çıkarken, mümkünse, bir hırka alıp çıkmak ya da kat kat giyinmek gerekiyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Önünüze düşen sarı, daha doğrusu sararmış bir yaprak, aniden bastıran yağmur ya da dışarıda üşümemek için yanınıza bir hırka alma ihtiyacı hissetmek... Bütün bunlar neyi hatırlatıyor size? Gelen ve gitmekte olan sonhabarı değil mi? Tam da öyle çünkü yukarıda saydığım durumları yaşamanın yanında teknik olarak da sonbahar aylarının içindeyiz. Yani yarımkuremizde eylül, ekim ve kasım ayları sonhabara tekabül ediyor. Laf arasında söyleyelim bu mevsim güz, hazan ve bağ bozumu olarak da nitelendiriliyor. Bu mevsimde etraftaki çiçek sayısı azalıyor. 

Asıl söylemek istediğim hususa geleyim. Bu mevsim insanı fark ettirmeden hasta edebiliyor. Bu yüzden mevsim geçişlerinde beslenmeye, giyinmeye özellikle dikkat etmek gerekiyor. Dışarı çıkarken, mümkünse, bir hırka alıp çıkmak ya da kat kat giyinmek gerekiyor. Peki, daha başka ne yapmak gerekiyor? 

Örneğin, sonbahar en sık hangi hastalıklara kapı aralıyor? Sonbaharda, nezle, üşütme gibi potansiyeler hastalıkların belirtileri neler olabilir? Tabii ki bir uzmana soracağız. Şişli Florence Nightingale Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Tuba Kayan Tapan’a soracağız. 

Öncelikle bir noktayı belirtmekte fayda var. Tam da bu dönemler bir geçiş süreci, mevsimin dönmeye başladığı zamanlar olduğu için vücudumuz bu yeni döneme hazırlanmaya çalışıyor. Bir nevi çalışma düzenini, ritmini yeni döneme göre ayarlıyor.

İşte bunun sonucu olarak vücudumuz hastalıklara karşı daha açık hale geliyor. Peki, nasıl oluyor? 

Dyt. Tuba Kayan Tapan diyor ki: “Yazdan sonbahara geçişte güneşin etkisini azaltması ile ısı değişimlerine maruz kalan cilt ve metabolizma, soğuk hava ile daha kolay mücadele etmek için yavaşlamaya başlar. Güneşin etkisi azaldığı için anksiyete, depresyon ve yorgunluk hissinde artış görülür. Bu nedenle havaların soğumaya başladığı mevsim geçişlerinde soğuk algınlığı, grip ve bronşit gibi hastalıklara yakalanma riski de artar.” 

Süt, yoğurt, peynir tüketin 

Etrafınızda mutlaka birileri hapşıruyor, konuştuğunuz kişinin gözleri kızarmış ya da bir başkası üzerinden bir türlü atamadığı yorgunluktan bahsediyor. Evreka! Tüm bunların nedeni de sarı sonbahar. Peki, nasıl beslenmeliyiz, vücudumuzu nasıl güçlü, daha dirençli hale geitirmeliyiz? Dyt. Tuba Kayan Tapan’a kulak verelim: “Doku yapımı ve onarımındaki güçlü etkileri nedeniyle proteinler, günlük beslenmeden eksik edilmemelidir. Enfeksiyon geçirildiği dönemlerde, protein kaynaklarının yeterli tüketilmesi, vücutta oluşan yıkımı, yapıma çevirmesi için oldukça önemlidir. Süt, yoğurt, peynir, yumurta, et, tavuk ve balık gibi gıdalar proteinin en iyi kaynaklarıdır.” 

İyimser arkadaşlarla vakit geçirin 

Peki, çağımızın hastalığı depresyonun en çok sonbahar aylarında görüldüğünü biliyor muydunuz? Dahası, bu mevsimsel depresyonun görülme sıklığının sonbaharla başlayıp kış sonuna kadar en yüksek oranlara ulaştığını? Yani depresyonun da nedeni sonbahar. Çünkü yağışlı ve bulutlu hava şartları nedeniyle güneş ışığının eksikliği beyinde mutluluk nden etti rlerind n az Sonbahar geldi, kat kat giyinme sanatını gösterme zamanı hormonu ve D vitamini üretici etkisinin azalıyor. Peki, çaresi nedir depresyondan kurtulmanın, sağlıklı bir sonbahar geçirmenin? 

İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü Dr. Özgür Şamilgil bakın ne tavsiye ediyor: “Çalıştığımız ortamın mümkünse gün ışığını bol miktarda alacak şeklide konumlandırılması öneriliyor. Bu nedenle güneşi az gören kuzey Avrupa ülkelerinde hastanelerde depresyon tedavisi için güneş ışığını taklit eden ışık tedavi odalarının kullanıldığı biliniyor. Diğer bir çözüm de işe gidip gelirken vasıtadan bir durak önce inip gün ışığında yürümek. Bu, gözlük takmadan yapıldığında, güneş ışığının gözbebeğimizden beyne ulaşımını kolaylaştırıyor. İyimser yapılı arkadaşlarla ve hobiler ile meşgul olmak, sosyalleşmek depresyon riskini azaltıyor.” 

Ayrıca diyor Şamilgil, "Güneş yardımıyla cildimizde üretilen D vitamini, bağışıklık sisteminin 20’ye yakın antibiyotik benzeri silah üretimini sağlıyor. Özellikle yazın yeterli güneş görmeyen veya tatil yapamayanlar, havaların soğumasıyla virüslerle oluşan grip benzeri hastalıklara çok daha kolay yakalanıyor ve zor iyileşiyorlar. Bu kişilerin hekimlerine başvurarak kanda D vitamin seviyelerini ölçtürüp, takviye almaları gerekiyor." 

Serin havada egersiz yapın! 

Sonbaharda hem depresyondan hem de potansiyel hastalıklardan kurtulmak için son bir öneri verelim. Japonya’dan bir araştırmaya göre, ormanda 2 saatlik yürüyüş bağışıklık hücrelerinin kısa sürede artmasını, güçlenmesini sağlıyor. Bahar aylarında daha sık görülen soğuk algınlığı virüsleri, grip virüsleri kadar ağır hastalık yaratmıyor. Düzenli egzersiz yapanlar bu hastalıklara yüzde 50 daha seyrek yakalanıyor. Yakalandığında kendini yorgun hissetmiyorsa, egzersize devam etmekle yüzde 30 çok daha çabuk iyileşiyor. Mevsimsel ısı farkına uyum için en az 3 gün 30-40 dakika yürüyüşe çıkmak gerekiyor.

Protein tüketiminizi artırın!

•Uykunuza özen gösterin! 
Bağışıklık sistemi, ortalama 7 saat kadar kesintisiz uykuya ihtiyaç duyuyor. Biyolojik saate bağlı hormonlarımıza uyması için gece 11:00’den geç yatılmaması hep aynı saatte yatılmaya çalışılması gerekiyor. 

•B12 eksikliğine dikkat! 
Sonbahar aylarında beslenmenizde protein içeriği yüksek besinlenmek, hem üst solunum yolu enfeksiyonlarına iyi geldiği gibi aynı zamanda, omega 3 ve B 12 vitamini içermesinden dolayı, oluşabilecek, depresyon ve bunalım halini ortadan kaldırmada yardımcı olacaktır. 

•Unutmayın: En az 8 bardak su! 
Sonbahar aylarında toksin atımını hızlandırmak ve vücudumuzu canlandırmak için günlük en az 8 bardak su içilmelidir. 

•Greyfurt ve avokado yiyin! 
Avakado antioksidan olan E vitamininden oldukça zengindir. Sonbaharda güçlü bir metabolizmaya sahip olabilmek için, kilo kontrolü sağlamak için, depresyon ve mutsuzluk yaşamamak için bu besinleri tüketmek gerekiyor. 

•Hareket edin! 
Dış ortamın soğuk havasına uyum sağlamak için egzersiz yapmayanlar üşümemek için daha çok şekerli besinler yiyerek kilo alıyor ve ciltaltı yağ dokularını arttırıyorlar. Bu nedenle kolay hastalanmamak için probiyotik yani faydalı bakteri içeren doğal yoğurt, sarımsak, soğan, sirke ev yapımı turşu, boza, kefir, şalgam, bol taze koyu yeşil, koyu kırmızı, mor renkli sebze tüketimi öneriliyor.

En güçlü antioksidan kaynakları:
A vitamini: Karaciğer, yeşil yapraklı sebzeler, havuç, kayısı, yumurta

C vitamini: Kuşburnu, maydanoz, yeşil sivri biber, karalahana, karnabahar, çilek, limon, portakal, greyfurt

E vitamini: Soya yağı, bitkisel yağlar, yağlı tohumlar

Selenyum: Deniz ürünleri, böbrek, yürek ve diğer etler.

Çinko: Et, karaciğer, bulgur, balık, süt, yumurta, badem içi, ceviz, elma, kuru baklagiller.

Bu konularda ilginizi çekebilir