Sosyal medyanın 'tehlikeli' yan etkisi

'Gelişmeleri kaçırma korkusu' olarak tanımlanan FOMO'nun sosyal medyaya bağlı olarak giderek yaygınlaştığı bildirildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bir çeşit kaygı bozukluğu ve gelişmeleri kaçırma korkusuyla gereksiz yere pişmanlık duyma davranışı olarak tanımlanan Fear of Missing Out'un (FOMO), sosyal medyaya bağlı olarak yaygınlaştığı bildirildi.  

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, popüler psikiyatride "gelişmeleri kaçırma korkusu" olarak bilinen FOMO'nun sosyal medya kullanımıyla doğrudan bağlantılı olduğunu söyledi.  

Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya araçlarında bilginin çok hızlı aktığını belirten Tarhan, "Bazı insanlar uyanır uyanmaz, sosyal medya hesabından kendisiyle ilgili yorumları inceliyor. Olumsuz eleştirileri okuyor, beğenileri takip ediyor" diye konuştu. 

'Sanal uyuşturucu'

Prof. Dr. Tarhan, sosyal medyaya aşırı ilgi duyan kişilerde bazı ruhsal problemlerin ortaya çıkabildiğine değinerek, şunları kaydetti: 

"Sosyal medyaya aşırı ilgi duyan kişilerin beyni, herhangi bir uyuşturucu madde almadığı halde, sanki almış gibi haz duyar ve bazı hormonlar salgılar. Biz buna 'sanal uyuşturucu' diyoruz. FOMO belirtileri gösteren bu kişiler, ödüllendirilme ihtiyacı hissediyor ve bazı kaygılar taşıyor. Bu kişiler, sanal ortamda yer almadığı zamanlarda kendisini kötü hissediyor. Böyle bir duygu beyinlerine yerleşiyor." 

'Sosyal medya, amaç değil araç olmalı' 

Geçmişte sosyal çevrenin aile, ev ve iş çevresiyle sınırlı olduğunu hatırlatan Tarhan, "Sosyal medyadaki ağlar nedeniyle kullanıcılar, bir anda on binlerce insana ulaşabilir hale geldi. Onlardan gelecek bildirimleri alma imkanına kavuştu. Bu durum, sosyalliğin yeniden tanımlanmasına sebep oldu" değerlendirmesinde bulundu. 

Prof. Dr. Tarhan, sosyal medyanın bir amaç için kullanılmasının daha doğru olacağını söyledi. Kişinin kendini geliştirmesi için sosyal medyadan faydalanmasında bir sakınca olmadığının altını çizen Tarhan, "Sosyal hedefleri ve amaçları olmayan gençler, FOMO'ya kurban gidebilirler. Bir süre sonra onlar sosyal medyayı değil, sosyal medya onları yönetmeye başlar" ifadelerini kullandı. 

Tarhan, son yıllardaki bilimsel çalışmalarda insanlarda yeniliği arama geninin keşfedildiğini anlatarak, şunları söyledi:  

"Bu gene sahip kişiler FOMO konusunda daha da risk taşıyor. Bu gen, Türk milletinde de var. Örneğin Türkler yeni model telefonları ya da teknolojiyi satın almada dünyada ilk sırada yer alıyor. Biz, dünyada yeniliğe en çok ilgi duyan ve takip eden toplumlardan biriyiz. Bu durum bizim at üzerinde gelişen geçmişimizle ilgili. Gen havuzumuzda yenilik arayışı geni var. Özetle kişi tüm zamanında sosyal medya ile meşgulse günlük yaşam aktivitelerini, işini, eşini ya da çocuğunu aksatacak derecede sosyal medyayla ilgileniyorsa tedavi gerekir." 

Nevzat Tarhan, ebeveynlerin ergenlerin sosyal medya kullanımına dikkat etmesi gerektiğini ifade ederek, "Özellikle Z kuşağındaki gençler, özgürlükçü, zevkçi ve sabırsız olma özelliklerine sahipler. Bunları taşıyan gençler de FOMO risk grubunu oluşturuyor. Bu gençler, madde bağımlılığı riskini de taşıyorlar" diye konuştu. 

'FOMO uyuşturucudan daha tehlikeli'

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi, Sosyal Medya Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık da  FOMO'nun uyuşturucudan daha tehlikeli olduğunu savundu.  

Kırık, FOMO'nun "çağın en büyük teknolojik hastalığı" olduğunu kaydederek, "Akıllı telefonların ortaya çıkmasıyla birlikte bireyler internetin olduğu her noktadan sosyal paylaşım ağlarına erişebilir duruma geldiler. FOMO hastalığı bu zemin üzerinde hayat buldu" değerlendirmesini yaptı. 

Sosyal medyada akıllı telefonlarla aracılığıyla oynanan bazı oyunların bağımlılığı arttırdığını ifade eden Kırık, şöyle konuştu: 

"Sosyal medyadaki rekabet ortamı ve oyunların sürekli olarak kullanıcıları çevrimiçi olmaya teşvik etmesi FOMO'nun yaygınlaşmasını sağlayan en temel etmenlerden. Gelişmeleri kaçırma korkusu bireyleri kültürel açıdan da olumsuz yönde etkiliyor. Onları sosyal medyanın oluşturduğu sanal kültürün bir parçası durumuna getiriyor. Özellikle Facebook üzerinden paylaşılan içeriklerin beğenilmemesi de FOMO hastalığını tetikleyen diğer bir etmen. Paylaştığı içeriklerin beğenilmemesi bireyi sürekli olarak sosyal medyayı kontrol etmeye itmekte ve bu durum davranış bozukluklarının meydana gelmesine neden olmaktadır." 

Yrd. Doç. Dr. Kırık, FOMO'nun belirtileri arasında sosyal medyadaki kullanıcı bilgilerin sık sık güncellenmesi, profil fotoğraflarının gün aşırı değiştirilmesi, iş esnasında paylaşımların takibi ile anlamsız şekilde sürekli konum bildirimi yapılmasının yer aldığını dile getirerek, "FOMO'dan kurtulabilmek için, farklı sosyal etkinliklere katılmak, sosyal çevreyle daha fazla vakit geçirmek, sanal ortamda geçirilen süreyi sınırlamak ve değişik hobiler edinmek gerekir" dedi.   

Bu konularda ilginizi çekebilir