Hayırseverlik 'yardım' olarak algılanıyor

TÜSEV araştırmasında, Türkiye’de bireylerin yardım ve bağış yaptığı, ancak bu bağışları STK’lara yapmayı tercih etmedikleri görülüyor. Türkiye’de hayırseverlik denince akla ilk olarak muhtaç ve yoksullara yardım geliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Bağış ve yardımların STK’ların mali sürdürülebilirlikleri açısından önemine rağmen, TÜSEV (Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı) tarafından 2015 yılında 68 ilde toplam 2 bin 495 kişi ile gerçekleştirilen “Türkiye’de Biresel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması” sonuçları Türkiye’de STK’lar aracılığıyla bağış yapma oranının düşük olduğunu ortaya koyuyor. Yine TÜSEV tarafından 2006 yılında yayınlanan “Türkiye’de Hayırseverlik: Vatandaşlar, Vakıfl ar ve Sosyal Adalet” Araştırması’nın sonuçlarıyla kıyaslandığında aradan geçen on senede STK’lara yapılan bağışlarda bir azalma izleniyor.

Araştırmaya göre, Türkiye’de yapılan tüm yardım ve bağışların toplam 13.7 milyar TL olarak tahmin ediliyor. Türkiye’de bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların toplamı kişi başı 228 TL’ye denk geliyor. Bu bağış miktarı Türkiye GSYİH’sının yüzde 0.8’ini temsil ediyor. STK’lar aracılığıyla yapılan bağışlar değerlendirildiğinde ise bu oran kişi başına 16.7 TL’ye, yani GSYİH’nın yüzde 0.06’sına geriliyor. Avrupa ülkelerinde yapılan bağışların ülkelerin GSYİH’sına oranı ortalama yüzde 0.2. ABD’de bu oran yüzde 1.5. Bu verilerle kıyaslandığında, Türkiye’de bireylerin yardım ve bağış yaptığı, ancak bu bağışları STK’lara yapmayı tercih etmedikleri görülüyor.

Peki hayırseverlik Türkiye’deki vatandaşlar için ne ifade ediyor? Bağışlar STK’lar aracılığıyla yapılmıyorsa, nasıl yapılıyor?

Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de hayırseverlik denince akla ilk olarak muhtaç ve yoksullara yardım geliyor. Öğrenci okutmak, burs vermek, okul ve yurt binası yaptırmak, yoksullara sadaka vermek ve cami yaptırmak gibi faaliyetler de hayırseverlik olarak nitelendiriliyor.

Bu cevapların TÜSEV’in 2006 yılında yapmış olduğu araştırma ile aynı olması, Türkiye’de geçtiğimiz 10 yıl içinde hayırseverlik anlayışının değişmediğini ve geleneksel yaklaşımların devam ettiğini gösteriyor.

Birbirimize güvenmiyoruz

Araştırmaya göre Türkiye’de her 10 kişiden yalnızca 1’i diğerine güveniyor ve güven ilişkisi genellikle aile, hemşehrilik gibi bağlarla bağlı olan kişilerle kuruluyor. Bu durum bir taraftan Türkiye’deki sosyal sermaye eksikliğine işaret ederken, diğer yandan çelişkili bir durum ortaya koyuyor; çünkü yapılan yardımların mali değerine bakıldığında, en yüksek bağış miktarının dilencilere verildiği görülüyor.

Öte yandan STK’ların toplumsal sorunların çözümünde etkisi olduğunu düşünenlerin oranı da son 11 yıl içinde azalmış durumda. Katılımcıların yüzde 23’ü, STK’ların Türkiye’de politikaların belirlenmesinde etkisiz olduğunu düşünüyor. Yardımlarını ihtiyaç sahiplerine bir kuruluş aracılığıyla yapmayı tercih edenlerden yüzde 34’ü bir kamu kuruluşunu tercih ederken, STK’ları tercih edenlerin oranı sadece yüzde 18.

Araştırmada öne çıkan sonuçlardan birisi de, bireylerin hayırseverlik kapsamında nitelendirdikleri yardımları daha çok aile üyelerine, komşularına ya da hemşerilerine yapmayı tercih etmeleri. Öte yandan dini vecibeleri yerine getirmek yüzde 32.5 ile bireylerin bağış ve yardım yapma motivasyonları arasında ilk sırada yer alıyor. Bunu toplumsal gelenekler ve görenekler izliyor. “Yaşanan topluma karşı hissedilen borç” duygusu ise önemli bir motivasyon olarak görülmüyor.

Demokratikleşme için STK’lar güçlenmeli

TÜSEV Genel Sekreteri Tevfik Başak Ersen, “STK’ların faaliyetlerini güçlenerek devam ettirebilmeleri Türkiye’nin demokratikleşmesi için büyük önem taşıyor” derken, bağışların artması, sürekli hale gelmesi ve bağışçılık kültürünün yaygınlaştırılabilmesi için bilgi ve veri üretiminin de çok önemli olduğunun altını çiziyor.

Toplumdaki sivil toplum algısını düzeltmek için STK’ların bireylere verdiği güven duygusunu artırması gerekiyor. Bu güveni artırmanın yolları ise STK’ların kendilerini ve amaçlarını topluma aktarabilmeleri; hesap verebilir olmaları; özel sektör ve uluslararası kuruluşlar arasında bir araya getirici rol üstlenmelerinden geçiyor.

STK algısı hala yeterli değil

Koç Üniversitesi’nden Ali Çarkoğlu ve S. Eydem Aytaç imzalı “Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Raporu”nda öne çıkan veriler şöyle:

► Araştırmaya katılanların yüzde 88’i, ihtiyaç sahiplerine doğrudan yardım etmeyi tercih ediyor. Kuruluşlar aracılığıyla bağış yapmayı tercih edenlerin oranı yüzde 12.

► Türkiye’de bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların toplamı kişi başı yaklaşık 228 TL. Bu yardım ve bağışların kişi başı değeri açısından ilk sırada 53.2 TL ile dilenciler geliyor. İkinci sırada 41.9 TL ile fitre; üçüncü sırada 41.9 TL ile zekat; dördüncü sırada ise 41.1 akrabalara yardım geliyor.

► Katılımcıların yüzde 20.5’i fakirlere ve düşkünlere yardım eden STK’lara bağış yapmayı tercih ediyor; yüzde 13.9’u yetimlere yardım eden STK’ları; yüzde 11.8’i ise eğitim alanında faaliyet gösteren STK’lara bağış yapmayı tercih ediyor. Bunu yüzde 9.1 ile çocuk ve gençlere yardım izliyor. En az tercih edilen alanlar ise çevre koruma, hayvan bakımı ve koruma, sanat, tarih ve kültürün korunması, mültecilere yardım olarak sıralanıyor.

► Son bir yılda 25 TL ve üzerinde yapılan bağışların yüzde 16’sı dini faaliyetlerde bulunan kurumlara, yüzde 24’ü resmi ve yarı resmi kurumlara, yüzde 52’si STK’lara yapılıyor.

► Türkiye’de faaliyet gösteren vakıf ve dernekler arasında ilk sırada akla gelenler yüzde 26.8 ile Kızılay; yüzde 9.8 ile LÖSEV; yüzde 8.2 ile Türk Hava Kurumu; yüzde 6.0 ile TEMA.

► Kurumlara duyulan güven sıralamasında ise ilk sırada Kızılay geliyor. Kızılay’ı sırasıyla, LÖSEV, Silahlı Kuvvetler, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu, TEMA, TEV izliyor.