Cari açık finanse edilemedi!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

 

Evet, yanlış okumadınız; cari açık ocak ayında finanse edilemedi. Ama bakın aradan bir buçuk ay geçti, bu durumdan kimsenin haberi olmadı, adeta ruhumuz duymadı... Ne demek istediğimizi açıklayacağız; ama gelin önce ocak ayındaki gerçekleşmeyi özetleyelim:
Cari işlemler dengesinde ocak ayında geçen yıldan yalnızca 25 milyon dolar daha az açık verildi. Ocak ayı açığı 5 milyar 998 milyon dolar oldu. Beklenen açık 5.5 milyar dolar civarındaydı. Aradaki fark, çok büyük bir sapma olarak görülemez. Cari açığı 1-2 milyar dolar beklemiyorduk ki 6 milyara şaşalım. Ocak ayında verdiğimiz dış ticaret açığı, zaten ne miktarda cari açık oluşacağının öncü göstergesiydi; beklenenin bir miktar üstüne çıkıldı, hepsi bu...
Gelelim cari açığın finanse edilemediği gerçeğine. Sonunda korkulan oldu, "cari açık ya finanse edilemezse" diye kaygılananlar haklı çıktı!
Şaka bir yana, bir şehir efsanesine dönüşen, bizim de her seferinde "bu saçmalıktır" demekten dilimizde tüy bitmesine yol açan "finansman meselesi", hayret ki hayret, yine gündemde. Ekranları kimselere bırakmayan "ekonomi cemiyet hayatının" ünlü yüzleri, dün açıklanan rakama bakarak "Cari açığın finansman boyutu ileride sorun olmaya aday" diye buyurdular yine. Bunu söylerken keşke ocak ayındaki tabloyu biraz irdelemiş olsalardı.
Çünkü ocak ayında korkulan oldu ve cari açık "finanse edilemedi". Ocakta 6 milyar dolar açık verdik vermesine ama, sağlanan finansman 2.5 milyar dolarda kaldı. Yani tamı tamına 3.5 milyar dolarlık bir açık oluştu. Bir başka ifadeyle bırakınız ilerisi için sorun olabilir diye düşünmeyi, finanse edememe durumu ocak ayında ortaya çıktı bile.
Ocak ayında cari açığı "finanse edemedik" ama bir sorun da yaşamadık, değil mi... Peki bu nasıl oldu; buna biraz kafa yormak gerekmez mi... Hem ayrıca, Merkez Bankası, "6 milyar dolar cari açık verildi, ama üzgünüz bu açık finanse edilemedi" diye bir açıklama da yapmadı, yoksa böyle bir açıklama var da biz mi göremedik?
Peki, bunu nasıl hissetmedik? Yıllardır iliklerimize işlemiş olan olumsuzluğu yaşadık yaşamasına da, nasıl anlayamadık? Kolay kolay anlayamazdık; çünkü açıkla finansman arasındaki fark, Merkez Bankası rezervinden kapatıldı. Yani kendi paramızı kullandık.
Ocak ayındaki cari açık 6 milyar oldu. Finansman 2.5 milyar. Aradaki 3.5 milyarlık fark nasıl kapatıldı peki? Ocakta 2.7 milyar dolar rezerv kullanmışız. Net hata ve noksan da 834 milyon olmuş. Böylece; finansman, rezerv kullanımı ve net hata ve noksanın toplamı olan 6 milyar, cari açığa denk gelmiş.
Demek ki neymiş; cari açık finanse edilemediği(!) zaman pek de sorun yaşanmıyormuş. Çünkü dışarıdan para (finansman) gelmediğinde rezervler devreye giriyormuş.
Finansman bulamazsanız, kullanacağınız rezerv de olmazsa, ithalat yapmaya da mecbursanız o zaman döviz kurları fırlar gider zaten.
 

Yıllık cari açık beş aydır yatay
 

Cari açık geçen yılı 77 milyar 157 milyon dolar düzeyinde kapattı. Bu yıl ocaktaki yıllık düzey ise 77 milyar 132 milyar dolar oldu. Yani yıllık rakam neredeyse hiç değişmedi.
Yıllık cari açık zaten beş aydır yatay seyrediyor denilebilir. Eylül sonunda 77.4 milyar dolar olan yıllık açık, ekim sonunda 78.6 milyar dolarla zirveye çıkmıştı. Daha sonra gerilemeye başlayan açık kasımda 78.1 milyar dolara inmişti. Aralık ve bu yılın ocak ayındaki açık da biraz önce aktardığımız gibi 77.16 ve 77.13 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
 

65.4 milyara iner mi?
 

2012 yılının cari açık tahmini 65.4 milyar dolar. 2011'in yüzde 8.0-8.5 aralığında beklenen büyüme hızından bu yılın yüzde 4'üne inilirken cari açığın azalması da gayet normal zaten. Aslında büyüme hızı yarı yarıya azalırken, cari açığın 77.2 milyardan 65.4 milyara gerileyeceğinin öngörülmesi, mütevazı bir hedef gibi görünüyordu. Oysa son dönemde enerji faturasında oluşan tablo, büyüme çok yavaşlasa da 65.4 milyarın zorlanabileceğini gösterir bir durum çıkardı ortaya.
OVP'de 2012 yılının ham petrol fiyatı varil başına 97 dolar öngörülmüştü. Bu rakam, 2012 yıllık programında biraz revize edildi ve 100 dolara çıkarıldı. Petrolün varilindeki her 10 dolarlık artışın Türkiye'nin enerji faturasını 4 milyar dolar büyüttüğünün dile getirildiğini bir kez daha hatırlatalım. Şu an öngördüğümüzün yaklaşık 25 dolar üstünde bir petrol fiyatı olduğuna göre, yıllık bazda 10 milyar dolarlık bir ek maliyetle karşı karşıyayız demektir.
Dolayısıyla cari açıkla ilgili olarak iki görüş dile getirmek mümkün. Birincisi; büyüme hızındaki yavaşlama bizi 65.4 milyarın altında bir cari açıkta tutabilir. İkincisi; petroldeki bu artış, büyüme hızının yavaşlamasıyla elde edilecek avantajı yok eder ve biz yine 70 milyar dolar civarında bir açık veririz.
Ama tablonun biraz netleşmesi için birkaç ay daha geçmesi, büyüme hızına ilişkin yeni öncü göstergelerin gelmesi ve petrol fiyatlarının yönünün belirginleşmesi şart...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar