Gelecekte bir gün

Akıllı robotlar ve yapay zeka yaygınlaştıkça, insanlığın bu teknolojilere karşı rekabet etmek yerine, onlarla fiziksel olarak bütünleşmek zorunda kalabileceği öne sürülüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Teknolojinin günlük hayatımıza, davranış biçimlerimize ve doğrudan ‘Biz’e etkisi arttıkça; hem bizim geleceğimiz hem de teknolojinin geleceği üzerine iyisiyle kötüsüyle birçok öngörüde bulunuyoruz. Bu öngörüler kimi zaman ‘Robotlar gelecek bizi yok edecek!’ tadında olsa da, genel olarak teknolojinin birçok konuda hayatımızı ne kadar kolaylaştıracağı üzerine oluyor.

Güney Afrika asıllı Amerikalı girişimci Elon Musk şubat ayında Dubai’de gerçekleştirilen Dünya Yönetimi Zirvesi’nde ( World Government Summit) teknoloji ve insan ilişkisine bakış açısını gözler önüne seren bir konuşma yaptı. Konuşmasında akıllı robotlar ve yapay zeka yaygınlaştıkça, insanlığın bu teknolojilere karşı rekabet etmek yerine, onlarla fiziksel olarak bütünleşmek zorunda kalabileceğini öne sürdü. ABD'li yazar, bilim insanı, mucit ve fütürist olmasının yanında Google’ın yapay zeka projelerinin de başında bulunan Ray Kurzweil’ın son yazılarından birinin başlığı ise şu: ‘Teknolojilerimizle Birleşince Neye Dönüşeceğiz?’ Kurzweil insanlığın geleceği üzerine düşüncelerini ‘Tekillik’ (Singularity) kavramı üzerinden ortaya koyuyor. Öngörülerine göre insanlık zamanla bedeninin ve beyninin biyolojik sınırlarını aşacak, geri döndürülemez ve ölümsüz bir insan-üstüne dönüşecek. Tekillik bir düşünce akımı olmanın da ötesinde birçok fütüristin özellikle teknoloji ve insan birlikteliği üzerinden öngörüler sunduğu bir bilgi havuzuna dönüşüyor. Beden ve beynin sınırlarını aşıp teknoloji ile birleştiğimiz yeri tasvir eden ‘Teknolojik Tekillik’ ise, yeni hayatımızın varacağı son durak. Ray Kurzweil bu teknoloji-insan birlikteliğine o kadar inanıyor ki, çok uzakta olmadığını düşündüğü bu geleceği görmeden ölmek istemediği için onlarca vitamin ve gıda takviyesi ile uzun bir süre ölmemeyi garanti altına almaya çalışıyor. 1999'da yayınlanan The Matrix filminde insanlığın kurtarıcısı olarak seçilmiş kişi olan Neo’yu yok etmek üzere çalışan Ajan Smith’e kulak verelim: “Bu gezegendeki tüm memeliler, yaşadıkları çevre ile içgüdüsel olarak bir denge kuruyorlar. Ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bölgeye yerleşiyorsunuz ve tüm doğal kaynakları tüketene kadar çoğalıyorsunuz. Canlı kalabilmenizin tek yolu başka bir bölgeye yayılmak. Bu gezegende bu şekilde yaşamını sürdüren bir organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musunuz? Virüsler.” İnsanlık, evrenin geri kalanı için bir virüs olabilir mi dersiniz? Belki şöyle düşünmek de mümkündür: ‘Biz teknolojiden değil, teknoloji bizden korksun!”.

Yapay zeka ile biyolojik zeka birleşecek

İnsanın gitgide bir makineye dönüştüğü gelecek için en basit öngörü ise fütüristlerin artık neredeyse emin oldukları yapay zeka ve biyolojik zekanın birleşmesi olarak ortaya çıkıyor. Elbette bu öngörüler bir yandan sağlık, ekonomi, teknoloji alanlarında gelişimimizin mutlak bir sonucu olarak müthiş bir yaşam deneyimini vadetse de; aynı zamanda robotlaşacağımız ve insani tüm duygulardan yoksun kalacağımız bir geleceği düşündürdüğü için korkutucu da olabiliyor. “İnsanlık kendi sonunu kendi elleriyle mi getirecek?” sorusu aklımızı ciddi biçimde kurcalıyor.