Kafatasımın içinde

Özellikle ‘beynin mimarisi’ üzerine ortaya koyulan bulgular insanın sosyal davranışları, yetenekleri ve karakteri üzerine bilgilerimizi güncelledi. Beyni aydınlatmak için atılmış en büyük adımlardan biri Human Connectome Projesi oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kendinizi tanıyor musunuz? Stresle başa çıkmada çok başarılıyken, bir ekibin üyesi olarak çalışmaya pek de uygun değil misiniz? Edilgen, dikkatli, kısa hedeflerle çalışmaya uygun, inatçı ve daha bir sürü şey. Bunlardan hangisi size daha uygun düşüyor dersiniz.

Beynin ‘insanı insan yapan’ bölgesi diyebileceğimiz neokorteks, günümüzde genellikle tıbbi kullanım için tasarlanmış olmak üzere birçok versiyonu bulunan, EEG cihazları ile taranıyor. Beynin gerçek zamanlı aktivite ölçümleri yapılıyor. Bu ölçümlerin sonuçlarında ise beynin çeşitli koşullara verdikleri tepkiler, tabiri caizse ‘Makine Dili’nde, elektriksel olarak izlenebiliyor.
Southern California Üniversitesi’nde yürütülen Human Connectome Projesi insan beyni üzerine söylenmiş, düşünülmüş birçok tezi sınamakla birlikte yeni bir haritalama yapma üzerine de çalışmak üzere yola koyuldu. Ortaya koyduğu sonuçlar doğru/yanlış birçok yaklaşımı sınama imkanı sundu. Geçmişte 50 civarı bölgeye ayrıldığı düşünülen beynimizde 200’e yakın bölge tespit edildi.

Bilimsel olarak birçok yeni yaklaşım geliştirildi. Özellikle ‘ beynin mimarisi’ üzerine ortaya koyulan bulgular insanın sosyal davranışları, yetenekleri ve karakteri üzerine bilgilerimizi güncelledi. Beynin karanlık bağlantılarını aydınlatmak için atılmış en büyük adımlardan biri Human Connectome Projesi oldu.

Tüm bu gelişmelerin doğrultusunda gündelik hayatımıza etki eden birçok uygulama da, araştırmaların sonuçlarını temel alan değişiklikler gerçekleşti elbette. Dünyanın en büyük restoran zincirlerinin iç mekan tasarımlarından, kullanıcı deneyimi çalışmalarında kullanılacak yaklaşımlara kadar birçok yenilik bunlardan birkaçı.

Projenin, iş hayatına ve özellikle insan kaynakları alanına dokunan kısımları ise oldukça ilgi uyandırıcı oldu. İşe alımda global bir standart haline gelmiş İşe Alım Testleri/Değerlendirmeleri hazırlanırken kullanılan bilimsel yaklaşımlar neredeyse bütünüyle değişime uğradı.

Her beyin, parmak izi gibi kendine has iletişim ağları kurabiliyor

Okullar, şirketler, yetenek kaşifleri ve işe alım danışmanları beynin gerçekten nasıl çalıştığını değerlendirmek için teknolojinin kullanımını araştırıyorlar. Hala öğrenilmesi gereken çok şey olsa da, iş uygulamaları ve bilimsel bulgular kişilik ve karakter testlerinde birleştiriliyor.
Her beyin, parmak izi gibi kendine has iletişim ağları kurabiliyor. Bu ağlar, yeni bağlantılar yaratarak ‘ bizi biz yapan’ unsur olarak yeteneklerimizi ve karakterimizi ortaya çıkarıyor. Kişilik envanterlerinde ve karakter değerlendirme testlerinde doğru soruları, doğru sıralarla sorabilmeniz halinde kişiye has birçok özelliği tespit edebiliyorsunuz. Ancak bu tek başına yeterli değil, artık bir adım öteye geçerek doğru yeteneklerden ve karakterlerden oluşan ekipler seçilirken tıpkı lego oyununda olduğu gibi tek başına parçaların değil, birbiriyle uyumlu ve işlevsel parçaların kullanımı önem kazanıyor.

Bu durum bizi yeni denebilecek bir kavrama götürüyor ‘Ekip Beyni’. Bilim, organizasyonlara bir takımın potansiyelini daha iyi anlama ve gerçekleştirebilme konusunda yardımcı olabilir mi? Bu sorunun çok net bir yanıtı var: Evet.

‘Ekip beyni’ni harekete geçirebilmek için

Ekip’in önemini kişisel deneyimlerimizi hızlıca tarayarak bulabiliriz. Herkesin kendini yanında daha iyi, daha zeki, daha yaratıcı hissettiği bir arkadaş grubu ya da en azından bir arkadaşı vardır. Hiç aklınıza gelmiyorsa, belki o kişi diğer arkadaşlarınız için sizsinizdir. ‘Ekip beyni’ni harekete geçirebilmek için, birçok konuda kendimizi daha kolay motive etmemizi sağlayacak takım arkadaşlarına ihtiyacımız vardır.

İşe alırken 'beyin araması'

İnsan Kaynakları uzmanları başta olmak üzere, iş dünyasında yetenek ve karakterin stratejik önemini bilerek adım atması gereken tüm unsurlar, artık bilimsel yaklaşımları temel almak durumunda. Doğru insanı bulmak tek başına yeterli olmuyor, onu doğru insanlarla buluşturmak gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda bir standart haline gelmeyecek olsa dahi, EEG ölçümlerinin ve bir dizi ‘beyin taraması’ işleminin işe alım sürecinde karşımıza çıkma olasılığı pek de düşük değil.