Tekrar internet

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan ikinci baskısı çıkan Akıllı Perakendecilik isimli kitabının girişinde Richard Hammond internetten ve mağazada perakende satış hakkında diyor ki, “Her ikisi de gelişkin sistemler, harika müşteri hizmetleri ve etkin iletişim desteğiyle zenginleştirilmiş, alışveriş keyfi veren hoş ortamlarda insanlara istedikleri ürünleri satma işine dayanıyor… Buradaki temel ilke şu: Eğer bir perakende satış mağazanız varsa, güvenilir bir online satış noktanızın bulunmaması akılsızlıktır.” 

Aslında adamın bu söylediğini alıp sakız gibi sağa sola çekiştirerek çok farklı konulara el atmak olanaklı olmakla beraber, ben bu cümleleri okuyunca aklıma geçenlerde burada paylaştığım bir şey geldi. Ben de benzer bir eğilimin eğitim sektörü için söz konusu olduğundan bahsetmiş, hatta örgün ve uzaktan eğitimi birbirinden ayırmaya çalışmanın doğru olmadığını vurgulamıştım. Her iki görüşün ortak vurgusu online hizmetlerin ayrı bir kategori olarak değerlendirilmeyip, bir anlamda tamamlayıcı olduğudur. Bu birlikteliğin altında yatan temel mantık ise, nüfusun önemli bir kısmını oluşturan genç kuşaklar için teknoloji kullanımının özel bir uğraş olmaktan çıkması ve hayatın doğal bir parçası haline gelmesidir. 

Dünyada ve ülkemizde birçok işletme bu gerçeğin farkında artık. Sadece sundukları hizmetler açısından değil, örneğin reklam bütçeleri açısında da benzer bir yaklaşımı kabul etmiş gibiler. Önümüzdeki yıl şirketlerin reklam bütçelerinde hangi aracın ne kadar ağırlığa sahip olacağına ilişkin bir araştırmanın sonuçlarına göre bütçe artışı yaşanacak araçların başında dijitaller gelirken, basılı yayınlardakine, televizyon ve radyo reklamlarına ayrılan bütçelerin kısılması planlanmaktadır. 

Bütün bu tespitlerin ve araştırma sonuçlarının arkasında yatan temel düşünce ise nüfusun önemli bir kısmını oluşturan genç nüfusun teknoloji ile ilişkisidir. Bu genç nüfusun önemli bir kısmı için özellikle internet hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Hatta çoğu zaman kullanmak istedikleri hizmetin internette sunulmaması o hizmeti başka sağlayıcılardan talep etmelerine neden oluyor. Yine eğitim sektöründen bir örnek vermek gerekirse, Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir araştırmaya göre üniversite seçim sürecinde araştırdıkları üniversitelerin mobil uygulamalarının olmaması veya mobil cihazlara uyumlu internet sayfalarının olmaması durumunda adayların bu üniversiteleri seçenek dışında bıraktıkları tespit edilmiş. 

Tam da bu noktada ilginç bir detaya takıldım. Bana mı öyle geldi yoksa doğru tespit mi bilmiyorum ama özellikle vakıf üniversiteleri başta olmak üzere bu sene televizyonlardaki üniversite reklamlarının geçen yıllara göre çok fazla arttığını fark ettim. Bunu fark eden bir tek ben değilim ki sokakta, evde ve basında çeşitli eleştirilere tanık oldum. Eleştirilerin içeriği bir yana, internet kullanımının en yoğun olduğu kitleye hizmet sunmayı amaçlayan kurumların, tüketicisine ulaşmak için televizyonu bir araç olarak kullanmayı seçmesi bana da ilk bakışta biraz değişik geldi. Bu kuşkusuz detaylı olarak araştırılmalı ancak temel nedenlerden birinin hizmeti kullanan ile hizmetin ödemesini yapanların farklı olmasının, bu tercihte önemli bir belirleyici olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu yeni nesil karar verici pozisyonları daha çok işgal etmeye başladıkça geleneksel yaklaşımlar ile internet tabanlı yaklaşımların ayrı tutulması olanağı tamamen ortadan kalkacak ve o noktada başarılı olmak isteyen şirketlerin süreçleri içine interneti bir şekilde, ayrı bir fonksiyon gibi değil, işin doğal bir parçası gibi dahil etmeleri kaçınılmaz olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018