Terketmekten üniversite tercihlerine

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Bir ayı aşkın bir süredir yazı yazamadım bu köşeye. Çok yoğundum, çok çalıştım bu dönemde gibi asil nedenlerim yok benim. İş değiştirdim, iş değişikliğinden faydalanıp bu dönemde tam anlamıyla boş gezdim, ciddi hiçbir şey yapmadım. Asil bir nedenim yok dedim ama sakın yanlış anlaşılmasın, boş gezebilmek maharet ister. Her şeyi, her anı planlamak zorundasın eğer sıkıntıdan patlamak istemiyorsan. Bunu birkaç yıl önce bir merkez valisi abimiz söylemişti ama o zaman ne demek istediğini tam anladığımı söyleyemem. Ama bu dönemde çok iyi anladım. 

İş değiştirmek bazı açılardan zevkli bazı açılardan çok ama çok sıkıntılı bir süreç olabiliyormuş. Yeni bir ortam, yeni insanlar, yeni meydan okumalar gibi insanın silkelenip kendisini daha dinç hissetmesini sağlayan etkenler kadar mesela terkeden gibi hissetmesini sağlayan ya da sağlamak isteyenlerin de karşısına çıkması sıkıntı yaratabiliyor. Aslında bunlara Murathan Mungan’ın dizeleriyle “aslında giden değil kalandır terkeden” diye bir cevap verip durumu biraz daha karmaşık hale getirerek aradan sıyrılmak olanaklıdır. Ama kolaya kaçmadan da kendini insan haklı çıkarabilir bu durumda. Terk etmenin asil bir yanı, cesur bir havası vardır aslında. İşte ve özel yaşamda ne çok birliktelikte tarafların birbirine içten içe beddualar ederek devam ettiğini düşününce hele. 

İnsanlar genel olarak mevcut durumun değişmesini isteseler bile değişimden korkabilir ve sırf bu nedenle çok hoşnut olmasalar bile içinde bulundukları ortama katlanabilirler. Bu korku sadece iş veya özel hayatta da değil oy verme davranışlarında bile gözlemlenebilir. Özellikle küçük seçmen gruplarının olduğu, ilişkilerin daha da bireyselleşebildiği gruplarda gözlemlenebilir bir korkudur bu. 

Konuya dönersek, yeni bir ortamı seçebilmek bir açıdan cesaret ister diyebilirim. Aslında cesaret tam doğru kelime sayılmayabilir. Finans teorisinden örnek alırsak, bireylerin riske katlanmalarının temelinde kazanç elde etme istekleri yer almaktadır. Dolayısıyla hayatımızda risk almamızın temelinde de bir beklenti olması gerekmektedir. Bu beklenti günlük heveslerle oluşabileceği gibi belirli bir hedefe ulaşma isteği ile de ortaya çıkabilir. Sanırım sağlıklı olanı, daha uzun vadeli olan önceden belirlenmiş bir hedefe doğru ilerleyebilmek kaygısıdır. Strateji oluşturmak, hedefler koymak dediğimiz zaman ise karşımıza yine hayaller çıkıyor. Her şeyden önce hayal kurabilmelidir insan. Olmak istediği yeri, ulaşmak istediği noktayı hayal edebilmelidir. Ancak o zaman hedefler koyabilir, stratejiler oluşturabilir. 

Tam da üniversite tercihlerinin yapıldığı bu dönemde bu görüşün çok önemli olduğunu söylemeliyim. Tercih yapacak öğrencilerin tercihlerinde temel kriterleri aldıkları puan veya sıralamaları ile üniversitelerin taban puan veya sıralamaları değil, ileride kendisini mutlu edeceğine inandığı mesleği, bölümü belirlemesine yardım edebileceği hayalleri olmalıdır. 

Ankaralılar bilirler otobüsleri işleten, eskiden havagazı dağıtımını gerçekleştiren kurum olan EGO’yu. Biz bunun açılımını, otobüslere atıfla “erken gelen oturur” diye yapardık. Hayatta her zaman erken gelenlerin avantajları olmuştur. Bu üniversiteler için de geçerlidir. Eski üniversiteler bu tercih yarışına her zaman bir adım önde başlarlar. Bu konuda adaylara küçük bir tavsiye de bulunayım. Geçmiş başarılar, yapılanlar önemlidir ama en az bunlar kadar önemli olan potansiyel ve sunulan olanaklarda dikkatli bir şekilde araştırılmalı ve dikkate alınmalıdır. Unutmamak lazım ki, her ne kadar gençlik tecrübe eksikliğini beraberinde getirse de yapabilme kabiliyetini, esnekliği ve uyum yeteneğini beraberinde taşımaktadır.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018